55Enam Suresi 158
Hatalı Çevrilen Ayetler
55Enam Suresi 158
Hatalı Çeviri:
158. Onlar ancak kendilerine meleklerin gelmesini veya Rabbinin gelmesini yahut Rabbinin bazı alâmetlerinin gelmesini bekliyorlar. Rabbinin bazı alâmetleri geldiği gün, önceden inanmamış ya da imanında bir hayır kazanmamış olan kimseye artık imanı bir fayda sağlamaz. De ki: Bekleyin, şüphesiz biz de beklemekteyiz!
Doğru Çeviri:
158Meleklerin gelmesinden yahut Rabbinin gelmesinden, ya da Rabbinin bazı alâmetlerinin/ göstergelerinin gelmesinden başka bir şey mi bekliyorlar? Rabbinin alâmetlerinden/ göstergelerinden bazısı geldiği gün, daha önce iman etmemiş yahut imanında bir hayır kazanmamış kimseye, artık inanması bir yarar sağlamaz. De ki: “Bekleyiniz; şüphesiz biz de bekleyicileriz.”
Bu ayette, önceki ayetlerde onca detay verildikten sonra hâlâ küfür ve şirk üzerinde inat edenlere, bu durumlarını ne zamana kadar sürdürecekleri sorulmakta ve eğer bela, musibet, ölüm veya kıyametle yüz yüze gelince inanacaklarsa, o inanmanın yararı olmayacağı bildirilmektedir.
Ayetteki "Rabbinin gelmesi" ifadesi mecazi bir ifadedir. Kur’an’da pek çok yerde geçen bu tür ifadelerin gerçek anlamda anlaşılmamaları gerekir. Çünkü Allah’ın gelmesi, gitmesi asla söz konusu değildir.
Rabbimiz bu ayettekilere benzer uyarıları başka ayetlerde de yapmıştır:
21-23Kesinlikle sizin düşündüğünüz gibi değil! Yer üst üste sarsıntılarla dümdüz edildiği zaman, Rabbinin hesaba çektiği, gönderdiği vahiyler tanık olarak saf saf dizildiği zaman, o gün cehennem de getirilmiştir; o insanın, o gün aklı başına gelecektir, artık aklının başına gelmesinin kendisine ne yararı var ki! [Fecr/21-23]
Ayette geçen "bazı ayetlerin gelmesi" ifadesi, kimileri tarafından "Güneş’in batıdan doğması", "Deccal’in gelmesi", "Dabbetülarz’ın ortaya çıkması", "İsa’nın Şam’da beyaz minareye inmesi" gibi başlıklarla dile getirilen kıyamet alametleri olarak değerlendirilmiş ve bunları doğrular mahiyetteki birçok rivayetle birlikte ele alınmıştır. Ancak bunların hiç birisi sağlam delile dayanmamaktadır. Ayette konu edilen olgu, başta ölüm esnasında çektirilen sıkıntı olmak üzere, müşriklerin dünyada iken uğratıldıkları cezalandırılmalardır.
Ayetteki "Rabbinin ayetlerinden bazısı geldiği gün, daha önce iman etmemiş yahut imanında bir hayır kazanmamış kimseye, artık inanması bir fayda sağlamaz" ifadesi, "iman-ı yeis" ve "iman-ı beis" diye kavramlaşmış olan; sıkıntı ve ümitsizlik içinde iken çaresizlikten, zoraki yapılan imanın işe yaramadığını bildirmektedir.
ZORAKİ İMAN
Allah’a, Allah’ın peygamberlerine ve âhiret gününe iman etmeyen bir kimse, eğer ölüm anında, ölümün şiddetleri kendisine gelip çattığı ve ilâhî azabı kesinkes görüp hissettiği zaman iman ederse, bu imana "iman-ı ye’s" veya "iman-ı be’s [zoraki iman]" denir.
Zoraki iman şu üç durumda söz konusu olur:
1- Hayatta iken karşılaşılan felâketler karşısında.
2- Ölüm anında.
3- Kıyamette ve kıyamet sonrası dirilişte.
Bu üç durumdan biriyle karşılaştıktan sonra iman edenlerin imanları kabul edilmez. Çünkü onlar özgür iradeleri ile değil, karşılaştıkları belâların sebep olduğu korku ve ümitsizlikle, yani zoraki olarak iman etmişlerdir. Bu nedenle de, bu imanları kendilerine hiçbir fayda vermez.
Bu konu hakkında Kıyamet suresinin tahlilinde detaylı açıklama yapıldığından, ilgili bölümün oradan okunmasını öneriyoruz.*
*İşte Kuran, Enam Suresi
Yorumlar -
Yorum Yaz