• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Kur'an İncelemeleri

 
Site Menüsü

57Lokman Suresi 10-11




Hatalı Çevrilen Ayetler


57Lokman Suresi 10-11


Hatalı Çeviri:
10. O, gökleri görebildiğiniz bir direk olmaksızın yarattı, sizi sarsmasın diye yere de ulu dağlar koydu ve orada her çeşit canlıyı yaydı. Biz gökyüzünden su indirip, orada her faydalı nebattan çift çift bitirdik.

11. İşte bunlar Allah'ın yarattıklarıdır. Şimdi (ey kâfirler!) O'ndan başkasının ne yarattığını bana gösterin! Hayır (gösteremezler)! Zalimler açık bir sapıklık içindedirler.



Doğru Çeviri:
10Allah, gökleri dayanak olmadan oluşturmuştur, bunu görmektesiniz. Yeryüzünde de, size sofra hazırlasın diye sarsılmaz dağlar bıraktı ve oralarda irili-ufaklı her canlıdan türetip yayıverdi. Ve Biz gökten su indirdik, böylelikle orada her değerli çiftten bitki bitirdik.

11İşte bu, Allah'ın oluşturmasıdır. Haydi, gösterin Bana! O'nun astlarından olan kimseler ne oluşturmuştur? Aslında o şirk koşarak yanlış; kendi zararlarına iş yapanlar, apaçık bir sapıklık içindedirler.




Rabbimizin "Aziz" ve "Hakim" olduğunun vurgulandığı 9. ayetten sonra bu ayette de O’nun bu iki sıfatının evrendeki yansımaları, göklerdeki ve yeryüzündeki sayısız mucizelerini açıklanmıştır: "O [Allah], gökleri dayanak olmadan yaratmıştır, bunu görmektesiniz. Yeryüzünde de, size sofra hazırlasın diye sarsılmaz dağlar bıraktı ve oralarda irili-ufaklı her canlıdan türetip yayıverdi. Ve Biz gökten su indirdik, böylelikle orada her kerim çiftten bitki bitirdik."

11. ayette ise "Haydi, gösterin Bana! O'nun astlarından olan kimseler ne yaratmıştır?" denilerek müşriklerce olağanüstü güçleri olduğuna inanılan kişi ve nesnelerin hiçbir şey yaratamadıkları, dolayısıyla onları ilah ve rabb olarak kabul etmenin çok anlamsız olduğu beyan edilmektedir. Böylece aklın başa toplanarak sahte ilahların terk edilmesi gerektiği yönünde müşriklere açık ve sert bir uyarı yapılmaktadır.

22De ki: "Allah'ın astlarından yanlış inandığınız kimselere yakarın. Onlar, göklerde ve yeryüzünde zerre ağırlığına malik olmazlar. Onlar için bu ikisinde [gökler ve yeryüzünde] herhangi bir ortaklık yoktur. O'nun için onlardan bir yardımcı da yoktur."
23O'nun nezdinde yardım, destek, iltimas, sadece O'nun izin verdiği kimseye yararı olur. Sonunda kalplerinden dehşet giderildiği zaman: "Rabbiniz ne dedi?" derler. Onlar: "Hakkı" derler. Ve O, çok yücedir, çok büyüktür. [Sebe’/22, 23]

3Biz gökleri, yeryüzünü ve ikisi arasındakileri ancak "hak" ile ve "adı konmuş bir süre sonu" ile oluşturduk. Şu kâfirler; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden kimseler ise uyarıldıkları şeylerden/uyarılmaktan yüz çevirenlerdir.
4De ki: "Allah'ın astlarından yakardığınız şeyleri gördünüz mü/hiç düşündünüz mü? Onlar, yeryüzünden neyi oluşturmuşlar, bana gösterin. Yoksa onların göklerde bir ortaklıkları mı var? Eğer siz doğru kimseler iseniz bana Kur’ân'dan önce bir kitap veya bilgiden bir kalıntı getirin." [Ahkaf/3, 4]

73Ey insanlar! Bir örnek verilmektedir, şimdi ona kulak verin: Sizin Allah'ın astlarından şu yakardıklarınız bir araya gelseler bile, bir sineği asla oluşturamazlar. Ve sinek onlardan bir şey kapsa onu kurtaramazlar. İsteyen ve istenen güçsüzdür. [Hacc/73):]

10. ayetteki " ترونهاterevneha" ifadesinin cümledeki öğelik konumunu itibariyle ayetten iki anlam çıkarmak mümkün olmaktadır:

* O [Allah], gökleri dayanak olmadan yaratmıştır, bunu görmektesiniz.

* O [Allah], gökleri sizin göreceğiniz dayanak olmadan yaratmıştır.

İkinci alternatife göre ifadeyi biraz daha açarsak "Aslında dayanaklar var, ama siz onları göremiyorsunuz" anlamı takdir edilebilir.

Gerçekten de Dünya, Güneş, Ay ve diğer gezegenler arasında var olan çekim gücü, evrendeki gök cisimlerinin boşlukta akmasını sağlayan bir dayanak işlevini görmektedir. Ne var ki, ilk kez Isaac Newton tarafından "Çekim Yasası" olarak formüle edilen bu çekim gücü gözle görülememekte, ancak teknik gözlemlerle elde edilen verilerin kullanıldığı teorik hesaplamalardan anlaşılmaktadır.

2-4Allah, gökleri gördüğünüz şekilde, direkler olmadan yükselten, sonra en büyük taht üzerinde egemenlik kuran, güneşe ve aya boyun eğdiren/varlıkların yararlanacağı özelliklerde yaratan Zat'tır. –Hepsi adı konmuş bir süre sonuna akıp gidiyor.– O, işi yönetir, Rabbinize kavuşacağınız güne kani olursunuz diye âyetleri ayrıntılı olarak açıklar. Ve O, arzı uzatan, orada sabit dağlar ve ırmaklar oluşturandır. Ve O, orada bütün meyvelerden iki eş yaptı. O, geceyi gündüzün üzerine örtüyor. Şüphesiz bunda iyiden iyiye düşünen bir toplum için alâmetler/göstergeler vardır. Ve O, yeryüzünde bir tek su ile sulanan birbirine komşu kıtalar, üzümlerden bahçeler, ekinler, çatallı ve çatalsız hurmalıklar oluşturandır. Ve Biz, meyvelerinde, kokularında, tatlarında onların bazısını bazısı üzerine fazlalıklı kılıyoruz. Şüphesiz aklını kullanan bir toplum için bunda birtakım alâmetler/göstergeler vardır. [Ra’d/2]

Konuyla ilgili bilim teknik kitaplarında ayrıntılı bilgi bulunmaktadır.

10. ayette "size sofra hazırlasın diye sarsılmaz dağlar bıraktı" buyrulmaktadır. Dağların şekli, yaratılış nedeni ve bir nevi balans görevi yaptıkları ile ilgili olarak Kur’an’da birçok ayet bulunmaktadır. Bu konunun detayı daha evvel Mürselat suresinde verildiğinden, burada sadece birkaç ayeti örnek vermekle yetiniyoruz:

15,16Ve Allah size sofra olması için yeryüzünün içinde sabit-sağlam dağlar, ırmaklar ve siz kılavuzlandığınız doğru yolu bulasınız diye yollar ve daha nice âlametler bıraktı. Ve Onlar yıldızlarla/Kur’ân âyetleri öbekleriyle yollarını bulurlar. [Nahl/15]

31Ve Biz, yeryüzünün içinde, size sofra olsun diye sağlam kazıklar yaptık. Ve orada kılavuzlandıkları yollarını bulsunlar diye bol bol yollar oluşturduk. [Enbiya/31]

27-33Oluşturuluşça siz mi daha çetinsiniz yoksa gök mü? Göğü, Allah yaptı; boyunu yükseltti, sonra da onu düzene koydu, gecesini kararttı ve ışığın parlaklığını çıkarttı. Ve ondan sonra, sizin ve hayvanlarınız için bir yararlanma olmak üzere yeryüzünü döşedi/yeryüzünden suyunu ve otlağını çıkardı, dağları da demirledi/sağlam bir şekilde yerleştirdi. [Naziat/27- 33]

Demek oluyor ki, yeryüzünün sabit durması dağların işlevi sayesindedir. Dağlar olmasaydı sular ve rüzgârlar sebebiyle yeryüzü erozyona uğrar, çölleşir ve bitki örtüsü diye bir şey olmazdı. Allah yeryüzünü kum gibi yaratsaydı, ziraata elverişli, sabit bir halde kalamazdı. Nitekim kumlu arazilerde kumların rüzgârla bir yerden başka bir yere gittiği görülmektedir. Dağların, yeryüzünün canlılara sofra olması konusunda Bilim Teknik Kitaplarında ayrıntılı bilgiler mevcuttur.

Yine 10. ayette "Ve Biz gökten su indirdik, böylelikle orada her kerim [keremli; yararlı/ikram eden] çiftten bitki bitirdik" buyrulmaktadır. Burada bitkilerin çift [eşli] olarak ve sayısız yararları olmak üzere yaratıldığı vurgulanmıştır. Bu, bilimin yakın dönemlerde bulduğu büyük bir gerçektir. Her bitkinin erkeklik ve dişilik özellikleri vardır. Bunlar ya tek bir çiçekte bir arada, ya da tek gövdedeki iki ayrı çiçekte bulunmaktadır. Bazen de iki gövdede veya iki bitkide ayrı ayrı bulunmaktadır. Her bitkinin meyvesi, bitki çiftleri arasındaki döllenmeyle meydana gelmektedir.

Gerek insan, hayvan ve bitki gibi biyolojik canlıların, gerekse bilinen ve bilinmeyen tüm diğer varlıkların erkekli-dişili olarak zıtlı, karşıtlı, çiftler hâlinde yaratıldığı başka ayetlerde de bildirilmiştir:

49Ve Biz, siz iyice düşünürsünüz/öğüt alırsınız diye her şeyden iki eş oluşturduk. [Zariyat/49]

Bu konu Ya Sin suresinin 36. ayeti tahlil edilirken "Bilinen ve Bilinmeyen Tüm Varlıkların Çift Yaratılmışlığı" başlığı altında detaylı olarak ele alınmış ve Kur’an Araştırmaları Gurubu tarafından hazırlanan bir yazıyla desteklenmişti. Önemine binaen ilgili bölümün tekrar okunmasının yararlı olacağını düşünüyoruz.*



*İşte Kuran, Lokman Suresi




Yorumlar - Yorum Yaz
Site Haritası
Takvim