• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Kur'an İncelemeleri

 
Site Menüsü

59Zümer Suresi 49-52




Hatalı Çevrilen Ayetler


59Zümer Suresi 49-52


Hatalı Çeviri:
49. İnsana bir zarar dokunduğu zaman bize yalvarır. Sonra, kendisine tarafımızdan bir nimet verdiğimiz vakit, «Bu bana ancak bilgimden dolayı verilmiştir» der. Hayır o, bir imtihandır, fakat çokları bilmezler.

50. Bunu onlardan öncekiler de söylemişti; ama kazandıkları şeyler onlara fayda vermedi.

51. Bunun için yaptıkları kötülüklerin vebali onları yakaladı. Bunlardan da zulmedenlerin işledikleri kötülükler, başlarına gelecektir. Bu hususta Allah'ı âciz bırakamazlar.

52. Bilmiyorlar mı ki Allah, rızkı dilediğine bol bol verir, dilediğinden de kısar. Şüphesiz bunda inanan bir kavim için ibretler vardır.


Doğru Çeviri:
49İşte, insana bir sıkıntı dokunuverince Bize yalvarır, sonra kendisine tarafımızdan bir nimet bahşettiğimiz zaman da: “O, bana bir bilgi üzerine verildi” der. Aslında verilen nimetler, bir imtihan aracıdır. Velâkin onların çoğu bilmezler.

50Gerçekten “O bana bir bilgi üzerine verildi” sözünü, bunlardan önceki kimseler de söyledi de o kazandıkları şeyler, kendilerine yarar sağlamadı.

51Sonunda kazandıkları şeylerin kötülükleri, kendilerine isabet etti. Şunlardan şirk koşarak yanlış; kendi zararlarına iş yapmış olan o kimseler; onların da kazandıkları şeylerin kötülükleri kendilerine isabet edecektir. Ve onlar âciz bırakanlar değildir.

52Hâlâ, şüphesiz Allah'ın, rızkı dilediğine yaydığını ve ölçülendirdiğini bilmediler mi? Şüphesiz bunda iman edecek bir toplum için kesinlikle nice alâmetler/göstergeler vardır.



Bu ayet gurubu, insan psikolojisindeki bir zaafa atıf yaparak başlamaktadır. Daha önce de tahlil ettiğimiz gibi, insan bir nimete eriştiğinde memnun olmakta, sıkıntıyla karşılaştığında ise çabucak Rabbine küsmektedir. Oysa her iki durum da Allah’ın insanı sınaması olarak kabul edilmelidir. Pasajda, bu sınamanın sonucu olarak dünya ve ahirette insanın başına gelecek durumlar hatırlatılmakta ve insanlar uyarılmaktadır. Ayetlerde Karun’a ve Sebe halkına da gönderme yapılmıştır. Sebe halkı ve Karun gibi akılsızlar kendilerine verilen nimetleri Allah katında saygın kimseler olduklarının bir belirtisi olarak yorumlamakta, dolayısıyla da onları kendi bilgi ve becerileri ile elde ettiklerine inanmaktadırlar. Hâlbuki bütün bunlar Allah’ın fitnesinden, denemesinden, imtihan etmesinden başka bir şey değildir. Dünyada verilen nimetler ikram olsun diye değil, imtihan için verilmektedir. Az kazançlı olmak seviyesizlik, çok kazançlı olmak da seviyeli, makbul biri olmak değildir.

KARUN VE SEBE’ HALKI:

Zenginliğin sembolü olarak bilinen Karun adlı şahsiyet hakkında Kur’an’da şu bilgiler verilmektedir:

76,77Şüphesiz Karun, Mûsâ'nın toplumundan idi de, onlara karşı azgınlık etmişti. Biz ona öyle hazineler vermiştik ki, şüphesiz onun anahtarları güçlü kuvvetli bir topluluğa ağır gelirdi. Bir zaman toplumu ona demişti ki: "Şımarma! Şüphesiz ki Allah şımarıkları sevmez. Ve Allah'ın sana verdiğinde âhiret yurdunu iste. Dünyadan da nasibini unutma! Allah'ın sana ihsan ettiği gibi, sen de ihsanda bulun. Ve yeryüzünde bozgunculuğu isteme. Şüphesiz ki Allah, bozguncuları sevmez."
78Karun, "Bu servet, bana ancak kendimdeki bilgi sayesinde verildi" dedi. Bilmez miydi ki Allah, kendinden önceki nesillerden, ondan daha güçlü, ondan daha çok taraftarı, birikimi olan kimseleri kesinlikle değişime/yıkıma uğratmıştı. –Ve bu günahkârlar, diğerlerinin günahlarından sorumlu tutulmaz.–
79Derken Karun, süs, görkem içinde toplumunun karşısına çıktı. Dünya hayatını isteyen kimseler, "Keşke Karun'a verilen gibi bizim de olsaydı! Şüphesiz ki o Karun, çok büyük bir nasip sahibidir" dediler.
80Ve kendilerine bilgi verilmiş olan kimseler ise, "Yazıklar olsun size! İman eden ve sâlihi işleyen kimseler için Allah'ın vereceği ödül daha hayırlıdır. Ona da ancak sabredenler kavuşabilir" dediler.
81Sonunda Biz onu ve evini yere geçirdik. Artık Allah'ın astlarından kendisine yardım edecek bir taraftar da olmadı ve o, kendini savunup kurtarabilecek kimselerden de değildi.
82Ve daha dün onun yerinde olmayı isteyenler, "Demek ki Allah kullarından dilediğine rızkı genişletiyor ve daraltıyor. Şâyet Allah bize armağan vermiş olmasaydı, bizi de yerin dibine geçirirdi. Ve demek ki kâfirler; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddedenler kendilerini kurtaramıyorlar" diyerek sabahladılar. [Kasas/76-82]

Zengin ve müreffeh toplumlara örnek olarak gösterilen Sebe halkı hakkında ise Kur’an’da şu bilgiler verilmektedir:

15Andolsun ki Sebe toplumu için yurt tuttukları yerde bir alâmet/gösterge vardı: Sağdan ve soldan iki bahçe! –"Rabbinizin rızkından yiyin ve O'nun için nimetlerin karşılığını ödeyin! Ne güzel bir belde ve çok bağışlayıcı bir Rabb!"–
16Fakat onlar yüz çevirdiler; nimetlerin karşılığını ödemediler. Biz de üzerlerine barajların selini salıverdik ve iki bahçelerini onlara buruk yemişli, ılgınlık ve içinde biraz da "sidir ağacı" bulunan iki bahçeye çevirdik.
17Bu, onların küfretmiş; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddetmiş olmaları nedeniyle Bizim onları cezalandırmamızdır. Ve Biz sadece çok nankör olanları cezalandırırız.
18Ve Biz onlarla o bereket verdiğimiz memleketler arasında, sırt sırta şehirler meydana getirmiştik. Ve onlara da muntazam gidiş geliş düzenledik: –Buralarda gecelerce ve gündüzlerce emniyet içinde gidin gelin!–
19Sonra da onlar: "Rabbimiz! Seferlerimizin arasını uzaklaştır!" dediler ve nefislerine yanlış; kendi zararlarına işler yaparak haksızlık ettiler. Şimdi de Biz onları efsaneler yaptık ve tamamen didik didik dağıttık. Şüphesiz ki bunda tüm kendisine verilen nimetlerin karşılığını çokça ödeyen sabreden için elbette alâmetler/göstergeler vardır.
20Ve andolsun ki İblis/düşünce yetisi onlar hakkındaki zannını tasdik etti de mü’minlerden ibaret bir kesimden başkası İblis'e uydular.
21Hâlbuki İblis için onlar üzerinde hiçbir kudret yoktu. Fakat Biz âhirete imanı olanı, onun hakkında yeterli bilgisi olmayandan ayırt edecektik, bildirecektik. Ve senin Rabbin her şeyi iyice koruyandır. [Sebe/15-21]

34Ve Biz herhangi bir memlekete uyarıcı gönderdikse, kesinlikle oranın varlık ve güç sahibi şımarık önde gelenleri: "Biz, sizin kendisiyle gönderildiğiniz şeyleri/mesajları bilerek reddedenleriz /inanmayanlarız" dediler.
35Ve yine dediler ki: "Biz malca ve evlatça daha çoğuz ve biz azaba uğrayacaklardan değiliz."
36De ki: "Şüphesiz benim Rabbim dilediği kimseye rızkını genişletir ve ölçülendirir. Fakat insanların çoğu bilmezler."
37Ve sizi huzurumuza yaklaştıracak olan, mallarınız ve evlatlarınız değildir. Ancak kim iman eder ve düzeltmeye yönelik işleri yaparsa, işte onlar; kendileri için yaptıklarına karşı kat kat karşılık olanlardır. Ve onlar, yüksek köşklerinde güven içindedirler.
38Ve âyetlerimiz/alâmetlerimiz/göstergelerimiz hakkında âciz bırakmak için yarışan şu kimseler, azap içinde hazır edilenlerdir.
39De ki: "Şüphesiz benim Rabbim kullarından dilediği kimse için rızkını genişletir ve onun için ölçülendirir. Ve siz her ne şeyden harcamada bulunursanız hemen O, arkasını getirir. Ve O, rızık verenlerin en hayırlısıdır."
40Ve o gün Allah, onları hep birlikte toplayacak, sonra meleklere: "Şunlar mı size tapıyorlardı?" diyecektir.
41Onlar: "Seni tenzih ederiz. Onlara karşı bizim koruyucu, yol gösterici yakınımz Sensin. Tam tersi onlar gizli güçlere tapıyorlardı. Çoğu onlara inananlardı" dediler.
42Artık bu gün bazınız bazınıza yarar ve zarara malik olmaz. Ve Biz, ortak koşma inancına batmış o kişilere: "Tadın bakalım o kendisini yalanlayıp durduğunuz ateşin azabını!" deriz. [Sebe/34-42]

51. ayetteki "Sonunda kazandıkları şeylerin kötülükleri kendilerine isabet etti. Şunlardan o zulmetmiş olan kimseler; onların da kazandıkları şeylerin kendilerine isabet edecektir. Ve onlar aciz bırakanlar değildir" ifadesinden müşriklerin azaptan kurtulmalarının söz konusu olamayacağı anlaşılmaktadır.

134Şüphesiz sizin vaat olunduğunuz şeyler kesinlikle gelecektir. Ve siz, bunu engelleyecek birileri değilsiniz. [En’am/134]

53Ve "O azap gerçek mi?" diye senden haber almak istiyorlar. De ki: "Evet. Rabbime andolsun ki o, kesinlikle bir gerçektir. Ve siz, âciz bırakanlar değilsiniz." [Yunus/53]*




*İşte Kuran, Zümer Suresi



Yorumlar - Yorum Yaz
Site Haritası
Takvim