43Fatır Suresi 7-8
Hatalı Çevrilen Ayetler
43Fatır Suresi 7-8
Hatalı Çeviri:
7. İnkâr edenler için şüphesiz çetin bir azap var, iman edip iyi işler yapanlara da mağfiret ve büyük bir mükâfat vardır.
8. Kötü işi kendisine güzel gösterilip de onu güzel gören kimse (kötülüğü hiç istemeyen kimseye benzer) mi? Allah dilediğini sapıklığa yöneltir, dilediğini doğru yola iletir. O halde onlar için üzülerek kendini helak etme. Allah onların ne yaptıklarını biliyor.
Doğru Çeviri:
7Kâfirler; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddetmiş olan şu kimseler; onlar için şiddetli bir azap vardır. İman etmiş ve düzeltmeye yönelik işleri yapmış kişiler; onlar için bir bağışlanma ve büyük bir ödül vardır.
8Onun için, kötü ameli kendisine süslü gösterilen sonra da onu güzel gören kişi mi? Şüphe yok ki Allah dilediğini/dileyeni şaşırtır, dilediğine/dileyene de kılavuzluk eder. Onun için canın onlara karşı hasretlerle/ üzüntülerle sıkılıp gitmesin. Şüphesiz Allah, onların yapmakta olduklarını çok iyi bilir.
7Kâfirler; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddetmiş olan şu kimseler; onlar için şiddetli bir azap vardır. İman etmiş ve düzeltmeye yönelik işleri yapmış kişiler; onlar için bir bağışlanma ve büyük bir ödül vardır.
Kur’an’da çok sık rastlanan yönteme uygun olarak bu ayette de yine uyarılardan sonra inananlar ile inanmayanların akıbetleri beyan edilmektedir.
8Onun için, kötü ameli kendisine süslü gösterilen sonra da onu güzel gören kişi mi? Şüphe yok ki Allah dilediğini/dileyeni şaşırtır, dilediğine/dileyene de kılavuzluk eder. Onun için canın onlara karşı hasretlerle/üzüntülerle sıkılıp gitmesin. Şüphesiz Allah, onların yapmakta olduklarını çok iyi bilir.
İnananlar ile inanmayanların akıbetlerine ait açıklamaya bu ayette de devam edilmiş ve bir lütuf olarak özgürlük verilen insanın tercihini yanlış kullanması sonucu kendisini mahvedişi, özel bir ifade tarzı ile vurgulanmıştır. Ayetteki cümle yapısına dikkat edilirse, ilk cümlede soru sorulmuş ama cevap verilmemiştir. Bu ifade şekli, sorulan soruya herkesin kendi anlayışına göre cevap takdir etmesine fırsat veren bir edebî sanattır. Yanlış tercih yapanların kesinlikle inanan ve salihatı işleyenler gibi olmayacakları [onlara iyi davranılacağı] belli olduğuna göre, ayetin ilk cümlesindeki soruya verilecek cevaplardan biri şu olabilir: "Ona da en kötü ceza verilecektir. İman eden, salihatı işleyene büyük ödül var diye, kötü işler kendisine güzel gösterilen, kendisi de onları güzel gören kötü kişiye de onun gibi mi davranılacak? Şüphe yok ki Allah dilediğini /dileyeni şaşırtır, dilediğine /dileyene de kılavuzluk eder. O hâlde canın onlara karşı hasretlerle [üzüntülerle] sıkılıp gitmesin. Onlar kendi gayretleriyle, çabalarıyla bu hale düşmüşlerdir. Acınacak durumları yoktur, acımaya da gerek yoktur. Onlar kendileri etti, kendileri buldu. Şüphesiz Allah, onların yapmakta olduklarını çok iyi bilir."
Ayetin ikinci cümlesinde geçen "Allah’ın dilediğini mi yoksa dileyeni mi şaşırttığı ve dilediğine mi yoksa dileyene mi kılavuzluk ettiği" konusu, Tekvir suresinin tahlilinde açıkladığımız "meşiet" kavramı çerçevesinde değerlendirilmesi gereken bir konudur. Kısaca söylemek gerekirse; "Allah’ın dilemesi", insanların özgür iradeleri ile tercih edebilecekleri bütün seçeneklerin Allah tarafından yaratılmış olduğu anlamına gelmektedir.
Ayetin üçüncü cümlesi peygamberimizi teselli etmektedir. Çünkü Kur’an’ın bildirdiğine göre, birçoğu akrabası olan Mekkelilerin tevhide yönelmeyip şirkte ısrar etmeleri sebebiyle peygamberimiz çok büyük üzüntü duymakta ve bu üzüntü onu âdeta kahretmektedir. Bu durumu bilen Rabbimiz, pek çok ayette, insanların hidayete erip ermemelerinin kontrolünün bizzat Kendisinde olduğunu bildirmiş, elçinin görevinin sadece tebliğ ve tebyin olduğunu hatırlatarak onu uyarmış ve teselli etmiştir:
* Kesinlikle sen sevdiğini kılavuzlanan doğru yola iletemezsin; ama Allah dilediğine doğru yolu gösterir ve O, kılavuzlanan doğru yolu kabullenecek olanları daha iyi bilir. [Kasas/56]
* Onları doğru yola getirmek senin boynuna borç değildir, ancak Allah dilediği kimseyi doğru yola getirir. Ve hayırdan harcamada bulunduğunuz şeyler sırf kendiniz içindir. Ve siz yalnızca Allah rızasını gözetmenin dışında harcamada bulunmazsınız. Ve hayırdan ne harcamada bulunursanız, o, size tastamam ödenecektir. Ve siz, haksızlığa uğratılmayacaksınız. [Bakara/272]
* Sonra da sen onlar bu Kur’ân'a inanmazlarsa, onların yaptıklarından dolayı, üzüntüden neredeyse kendini harap edeceksin! [Kehf/6]
* Küfürde Allah'ın ilâhlığını, rabliğini bilerek reddetmekte yarışan şu kişiler de seni üzmesin. Onlar, Allah'a hiçbir şekilde asla zarar vermezler. Allah onlara âhirette herhangi bir pay vermemeyi istiyor. Ve onlar için çok büyük bir azap vardır. [Âl-i Imran/176]
* Onlar; Kur’ân'ı sihir, şiir, esatir (mitolojik söylentiler), uydurulmuş söz gibi birtakım parçalar, kötü sözler kabul eden kimseler, iman edenler olmuyorlar diye sen kendini yıkıma uğratacaksın! [Şuara/3]
8. ayetin son cümlesi olan "Şüphesiz Allah, onların yapmakta olduklarını çok iyi bilir" ifadesinde, inkârcılara dolaylı bir tehdit ve inananlara da bir uyarı vardır. Ayrıca bu cümlede geçen "بما يصنعون bima yasneûn" ifadesi de dikkat çekicidir. Çünkü başka yerlerde genellikle "بما تعملون bima ta’melûn" ifadesi geçmesine karşılık Rabbimiz burada "sanayi, endüstriyel üretimler, sanatsal yapılar" anlamına gelen özel bir sözcük seçmiştir. Buna göre Rabbimiz, bu ifadeyi kullanarak müminlerin dikkatini düşmanlarının her türlü sanayii kullanarak kendilerini yıldırmaya çalışacaklarına çekmekte ve müminlere sanayiye önem vererek düşmanlara karşı hazırlıklı olmaları gerektiği mesajını vermektedir.*
*İşte Kuran, Fatır Suresi
Yorumlar -
Yorum Yaz