Hatalı Çevrilen Ayetler
69Kehf Suresi 103-108
Hatalı Çeviri:
103. De ki: Size, (yaptıkları) işler bakımından en çok ziyana uğrayanları bildirelim mi?
104. (Bunlar;) iyi işler yaptıklarını sandıkları halde, dünya hayatında çabaları boşa giden kimselerdir.
105. İşte onlar, Rablerinin âyetlerini ve O'na kavuşmayı inkâr eden, bu yüzden amelleri boşa giden kimselerdir ki, biz onlar için kıyamet gününde hiçbir ölçü tutmayacağız.
106. İşte, inkâr ettikleri, âyetlerimi ve resûllerimi alaya aldıkları için onların cezası cehennemdir.
107. İman edip iyi davranışlarda bulunanlara gelince, onlar için makam olarak Firdevs cennetleri vardır.
108. Orada ebedî kalacaklardır. Oradan hiç ayrılmak istemezler.
Doğru Çeviri:
103De ki: “Ameller bakımından en çok zarara uğrayanları haber verelim mi? 104Onlar, yapay olarak, güzellik ürettiklerini sanırken, dünyadaki çalışmaları da boşa gitmiş olan kimselerdir.”
105İşte onlar, Rablerinin âyetlerini ve O'na ulaşmayı bilerek reddetmiş/ inanmamış kimselerdi de bu yüzden yaptıkları bütün amelleri boşa gitti. Artık kıyâmet günü onlar için; onların yararına hiçbir ölçü tutturmayız/ hiç bir değer vermeyiz.
106İşte, küfürleri; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddetmeleri, Benim âyetlerimi ve elçilerimi alaya almaları sebebiyle, onların cezaları cehennemdir.
107,108Şüphesiz iman etmiş ve düzeltmeye yönelik işler yapmış şu kimseler, içlerinde sürekli kalmak üzere Firdevs bahçeleri onlar için ikram olunmuştur. Onlar, oradan hiç ayrılmak istemezler.
103De ki: “Ameller bakımından en çok zarara uğrayanları haber verelim mi? 104Onlar, yapay olarak, güzellik ürettiklerini sanırken, dünyadaki çalışmaları da boşa gitmiş olan kimselerdir.”
105İşte onlar, Rablerinin âyetlerini ve O’na ulaşmayı bilerek reddetmiş/ inanmamış kimselerdi de bu yüzden yaptıkları bütün amelleri boşa gitti. Artık kıyâmet günü onlar için; onların yararına hiçbir ölçü tutturmayız/ hiçbir değer vermeyiz.
106İşte, küfürleri; Allah’ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddetmeleri, Benim âyetlerimi ve elçilerimi alaya almaları sebebiyle, onların cezaları cehennemdir.
Bu ayet grubunda Rabbimiz “en çok zarara uğrayanlar”ı elçisi aracılığı ile açıklamaktadır. Buna göre en çok zarara uğrayanlar, dünyada güzel şeyler yapıp ürettiklerini sanırken çalışmaları boşa gitmiş olan kimselerdir. Zira onlar yanlışın en büyüğünü yapmış, Allah’ın ayetlerini ve ahıreti inkâr etmişlerdi. Bu yüzden tüm emekleri boşa gitmiş, yaptıklarının teraziye konulması bile söz konusu olmamıştır. İnkâr etmeleri ve elçiyi alaya almaları yüzünden gidecekleri yer de sadece cehennemdir.
Birçok ayette belirtildiği gibi, burada da amellerin bir kıymet ifade etmesi iman şartına bağlanmıştır. Ortaya konulan terazide onların menfeaatine bir şey olmayacaktır. İman olmadan ameller değerlendirilmeyecektir. Onların terazileri hafif basacaktır. Karia/ 4- 9, A’raf/ 8, 9 ve Mü’minun/ 102, 103’de açıklanmıştır.
5Haberiniz olsun! Şüphesiz onlar, Elçi’den/ vahiyden gizlenmek için göğüslerini dürüp bükerler. Haberiniz olsun! Onlar örtülerine bürünürlerken, gizledikleri şeyleri, açığa vurdukları şeyleri Allah biliyor. Şüphesiz Allah, göğüslerdekileri en iyi bilendir.
6Ve yeryüzünde hiçbir küçük-büyük canlı yoktur ki, rızkı Allah’a ait olmasın. Allah, onun yerleşik yerini de geçici bulunduğu yeri de bilir. Hepsi apaçık bir kitaptadır. (Hud/15, 16)
91Şüphesiz ki küfretmiş; Allah’ın ilâhlığını, rabliğini bilerek reddetmiş ve bu durumda oldukları hâlde de ölen şu kişilerin hiçbirinden, yeryüzü dolusu altın –onu fidye/kurtulmalık verseler bile– asla kabul edilmeyecektir. İşte onlar, dayanılmaz azap kendileri için olanlardır. Onlar için yardımcılardan da yoktur. (Al-i Imran/91)
18Kâfirlerin; Rablerini bilerek reddeden/ inanmayan kimselerin durumu, onların yaptıkları tıpkı fırtınalı bir günde rüzgârın şiddetle savurduğu bir kül gibidir. Kazandıklarından hiçbir şeyi elde tutamazlar. İşte bu, uzak sapıklığın ta kendisidir. (İbrahim/18)
23Ve Biz, Bize kavuşmayı ummayanların amelden her yaptıklarının önüne geçtik de onu saçılmış toz zerreleri durumuna getiriverdik. (Furkan/23)
39,40Ve kâfirler; Allah’ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddetmiş olan şu kişiler; onların amelleri, ıssız çöllerdeki serap gibidir ki susayan onu su zanneder, ona vardığında da orada herhangi bir şey bulamaz. Yanında Allah’ı bulmuştur. Sonra da Allah ise onun hesabını tastamam ödemiştir. Allah, hesabı çok çabuk görür. Yahut çok derin, engin bir denizdeki yoğun karanlıklar gibidir; onu dalga üstüne dalga kaplamakta; üstünde de bulut vardır. Birbiri üstüne karanlıklar… Kime, elini çıkarıp uzatsa, nerdeyse onu dahi göremez. Ve Allah, kime nûr vermemişse, artık o kimse için nûrdan herhangi bir şey yoktur. (Nur/39,40)
107,108Şüphesiz iman etmiş ve düzeltmeye yönelik işler yapmış şu kimseler, içlerinde sürekli kalmak üzere Firdevs bahçeleri onlar için ikram olunmuştur. Onlar, oradan hiç ayrılmak istemezler.
Bu ayetlerde ise inanan ve salihatı işleyenlerin durumu ortaya konmuştur. Onlar Firdevs bahçelerine yerleştirilecek, orada sürekli kalacaklar ve oradan hiç çıkmak istemeyeceklerdir.
FİRDEVS BAHÇELERİ
Ayette yer alan “Firdevs”, genel kanaate göre sonradan Arapçalaşmış bir sözcüktür. Rumca “bahçe” demektir. Şam bölgesi halkı verimli bahçelere Firdevs derler. Firdevs sözcüğünün çoğulu olan “Ferâdis” Suriye’de [Şam’da] bir yerin adıdır.[52]
“Firdevs bahçeleri” ifadesiyle müminler cenneti kazandıracak işler yapmaya özendirilmektedir. Klasik kaynaklardaki nakillere göre, Katade Firdevs’in cennetin merkezi ve en üstün yeri olduğunu ileri sürerken, Kâ’b da “Cennetler içinde Firdevs’ten daha üstün ve yücesi yoktur” demektedir.
Ayetten, müminlerin ahirette Firdevs bahçeleri ile ödüllendirileceği anlaşıldığı gibi, bu ayetin indiği dönemde henüz Bizans toprağı olan Suriye’deki Firdevs bahçelerinin bir gün inananların olacağı müjdesi de anlaşılabilir.*
*İşte Kuran, Kehf Suresi