73Enbiya Suresi 25-29
Hatalı Çevrilen Ayetler
73Enbiya Suresi 25-29
Hatalı Çeviri:
25. Senden önce hiçbir resûl göndermedik ki ona: «Benden başka İlâh yoktur; şu halde bana kulluk edin» diye vahyetmiş olmayalım.
26. Rahmân (olan Allah, melekleri) evlât edindi, dediler. Hâşâ! O, bundan münezzehtir. Bilakis (melekler), lütuf ve ihsana mazhar olmuş kullardır.
27. O'ndan (emir almazdan) önce konuşmazlar; onlar, sadece O'nun emri ile hareket ederler.
28. Allah, onların önlerindekini de, arkalarındakini de (yaptıklarını da, yapacaklarını da) bilir. Allah rızasına ulaşmış olanlardan başkasına şefaat etmezler. Onlar, Allah korkusundan titrerler!
29. Onlardan her kim: «Tanrı O değil, benim!» derse, biz onu cehennemle cezalandırırız. İşte biz, zalimlere böyle ceza veririz!
Doğru Çeviri:
25Ve Biz senden önce hiçbir elçi göndermedik ki ona: “Gerçek şu ki, Benden başka ilâh diye bir şey yoktur. Onun için Bana kulluk edin” diye vahyetmiş olmayalım.
26-28Ve onlar: “Rahmân [yarattığı bütün canlılara dünyada çokça merhamet eden Allah], çocuk edindi” dediler. Rahmân, bundan arınıktır. Aksine onlar armağanlar verilmiş kullardır. Onlar, O'nun sözünün önüne geçemezler; onlar, yalnız O'nun emriyle iş yaparlar. O, Rahmân'ın çocukları saydıkları şeylerin önlerinde olanı ve arkalarında olanı bilir. Ve onlar, O'nun hoşnut olduğu kimselerden başkasına yardımda/destekte bulunmazlar. Bununla birlikte onlar O'na duydukları derin saygı ve sevgiden dolayı ondan uzaklaşma korkusundan tir tir titrerler.
29Ve onlardan her kim: “Ben, şüphesiz O'nun astlarından bir ilâhım” derse, artık Biz onu cehennemle cezalandırırız. İşte şirk koşarak yanlış; kendi zararlarına iş yapanları Biz böyle cezalandırırız.
Tevhid inancının akli delilleri üzerinde durulduktan sonra, bu pasajda da "Rahman çocuk edindi" diyen müşrikler kınanmaktadır. Bu müşrikler, Allah’ın kendisine çocuk edindiğini iddia ettikleri varlıklar için "onlar bizim şefaatçilerimizdir, onlar bizi Allah’a yaklaştıracaklar, bizim günahlarımızı üstlenecekler" diyerek ve buna inanarak şirke bulaşmışlardı. Pasajda, müşriklerce ilahlaştırılan bu kulların aslında ilahlık iddiası olmayan saygın kullar olduğu, hiçbir varlığın ilahlık iddiasında bulunmadığı ve bulunamayacağı mesajı verilerek şirk inancı şiddetle eleştirilmektedir.
Klasik kaynaklarda bu ayetlerin iniş sebebinin Mekke’deki bir topluluk olduğu nakledilmektedir:
Bu âyet-i kerîme, "Melekler Allah'ın kızlarıdır" dedikleri için Huzaalılar hakkında inmiştir. Onlar meleklerin kendilerine şefaat edecekleri umuduyla meleklere ibadet ediyorlardı. [Kurtubi; el Camiu li Ahkami’l Kur’an]
Bu ayet, Huzaa Kabilesi hakkında nazil olmuştur. Çünkü onlar "Melekler Allah'ın kızlarıdır" diyorlardı ve buna, Allah Teâlâ'nın da "(Onlar) O [Allah] ile cinler arasında bir hısımlık uydurdular (Sâffat/158)" ayetiyle işaret ettiği gibi, Allah'ın evlenmek suretiyle cinlerle akraba olduğunu ekliyorlardı. [Razi; el Mefatihu’l Gayb]
Biz, bu pasajda konu edilen inanç sahiplerinin Yahudi ve Hıristiyanlar olduğu kanaatindeyiz. O dönemde kıyıda köşede bulunan küçük kabilelerin nasıl bir inanca sahip olduklarını bilemiyoruz. Bildiğimiz, Doğru Haberci’den öğrendiğimiz bu inançların Yahudi ve Hıristiyan dinleri müntesiplerine ait olduğudur.
30Ve Yahudiler; "Uzeyr Allah'ın oğludur" dediler. Hristiyanlar da, "Mesih Allah'ın oğludur" dediler. Bu, onların ağızlarıyla geveledikleri sözler olup, güya bununla, daha önce yaşayan kâfirlerin; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden kimselerin sözlerini taklit ediyorlar. Allah, onlarla savaşmıştır. Nasıl da döndürülüyorlar! [Tevbe/30]
72Andolsun, "Allah, Meryem oğlu Mesih'in kendisidir" diyen kimseler kesinlikle kâfir; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden birileri olmuşlardır. Hâlbuki Mesih, "Ey İsrâîloğulları! Benim Rabbim ve sizin Rabbiniz Allah'a kulluk edin. Şüphesiz kim Allah'a ortak koşarsa kesinlikle Allah ona cenneti haram eder, onun barınağı da Ateş'tir. Ve şirk koşarak, küfrederek yanlış; kendi zararlarına iş yapanlar için yardımcılardan kimse yoktur" demişti. [Mâide/72]
116-118Ve hani Allah demişti ki: "Ey Meryem oğlu Îsâ! Sen mi insanlara: ‘Beni ve annemi, Allah'ın astlarından iki tanrı edinin’ dedin?" Îsâ: "Sen arınıksın, benim için gerçek olmayan bir şeyi söylemem bana yakışmaz. Eğer ben onu demiş olsam, Sen, bunu kesinlikle bilmiştin. Sen, benim içimde/özümde olanı bilirsin, ben ise Senin zatında olanı bilmem. Şüphesiz Sen; görülmeyeni, duyulmayanı, sezilmeyeni, geçmişi, geleceği en iyi bilenin ta kendisisin! Ben, onlara sadece, Senin bana emrettiklerini; ‘Benim ve sizin Rabbiniz olan Allah'a kulluk edin’ dedim. Ve ben, içlerinde olduğum müddetçe onlar üzerine tanıktım. Ne zaman ki Sen, beni vefat ettirdin; geçmişte yaptıklarımı ve yapmam gerekirken yapmadıklarımı bir bir hatırlattırdın/beni öldürdün, Sen, onları gözetleyenin ta kendisi oldun. Ve şüphesiz Sen, her şeye en iyi tanık olansın. Eğer onlara azap edersen, şüphesiz onlar, senin kullarındır ve eğer onları bağışlarsan, şüphesiz Sen, en üstün, en güçlü, en şerefli, mağlûp edilmesi mümkün olmayan/mutlak galip olanın, en iyi yasa koyan, bozulmayı iyi engelleyen/sağlam yapanın ta kendisisin" dedi.
119Allah dedi ki: "Bu, doğru kimselere doğruluklarının yarar sağladığı gündür. Onlar için, içinde sonsuz kalıcılar olarak altlarından ırmaklar akan cennetler vardır." Allah, onlardan razı olmuş, onlar da O'ndan razı olmuşlardır. İşte bu, en büyük kurtuluştur. [Maide/116-119]
Konumuz olan pasajda geçen "Ve onlar, O’nun hoşnut olduğu kimselerden başkasına şefaat edemezler" ifadesindeki "şefaat", dünyadaki tavassut ve yardım anlamındadır. Bu konuya ait detay Necm suresinde verilmiştir.*
*İşte Kuran, Enbiya Suresi
Yorumlar -
Yorum Yaz