Hatalı Çevrilen Ayetler
74Müminun Suresi 23-32
Hatalı Çeviri:
23. Andolsun ki, Nuh'u kavmine gönderdik ve o: Ey kavmim! Allah'a kulluk edin. Sizin için O'ndan başka bir tanrı yoktur. Hâla sakınmaz mısınız? dedi.
24. Bunun üzerine, kavminin inkarcı ileri gelenleri şöyle dediler: «Bu, sadece sizin gibi bir beşerdir. Size üstün ve hâkim olmak istiyor. Eğer Allah (peygamber göndermek) isteseydi, muhakkak ki melekler gönderirdi. Biz geçmişteki atalarımızdan böyle bir şey duymadık.»
25. «Bu, yalnızca kendisinde delilik bulunan bir kimsedir. Öyle ise, bir süreye kadar ona katlanıp bekleyin bakalım.»
26. (Nuh), Rabbim! dedi, beni yalanlamalarına karşı bana yardım et!
27. Bunun üzerine ona şöyle vahyettik: Gözlerimizin önünde (muhafazamız altında) ve bildirdiğimiz şekilde gemiyi yap. Bizim emrimiz gelip de sular coşup yükselmeye başlayınca her cinsten birer çift ile, daha önce kendisi aleyhinde hüküm verilmiş olanların dışındaki aileni gemiye al. Zulmetmiş olanlar konusunda bana hiç yalvarma! Zira onlar kesinlikle boğulacaklardır.
28. Sen, yanındakilerle birlikte gemiye yerleştiğinde: «Bizi zalimler topluluğundan kurtaran Allah'a hamdolsun» de.
29. Ve de ki: Rabbim! Beni bereketli bir yere indir. Sen, iskân edenlerin en hayırlısısın.
30. Şüphesiz bunda (Nuh ve kavminin başından geçenlerde) birtakım ibretler vardır. Hakikaten biz (kullarımızı böyle) deneriz.
31. Sonra onların ardından bir başka nesil meydana getirdik.
32. Onlar arasından kendilerine: «Allah'a kulluk edin. Sizin O'ndan başka bir tanrınız yoktur. Hâla Allah'tan korkmaz mısınız?» (mesajını ileten) bir peygamber gönderdik.
Doğru Çeviri:
23Andolsun ki Biz, Nuh'u toplumuna elçi gönderdik de o, “Ey toplumum! Allah'a kulluk edin. Sizin için O'ndan başka ilâh yoktur. Hâlâ Allah'ın koruması altına girmeyecek misiniz?” dedi.
24,25Bunun üzerine, toplumundan kâfir; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden ileri gelenler (ÜST TABAKA), “Bu, sizin gibi bir beşerden başka bir şey değildir. Size fazlalık sağlamak istiyor. Eğer Allah isteseydi, kesinlikle melekleri indirirdi. Biz evvelki atalarımızda bunu duymadık. Bu, yalnızca kendisinde delilik bulunan bir adamdır. Öyle ise, bir süreye kadar o'nu umutla bekleyin” dediler.
27-29Bunun üzerine Biz o'na: “Bizim gözetimimiz ve vahyimiz ile KURTULUŞ GEMİSİNİ yap. Sonra Bizim emrimiz gelip de tandır kaynayınca; iş kızıştığı zaman, her cinsten eşler hâlinde iki tane ve bir de onlardan, Daha Önce Kendisi Aleyhinde Söz Geçmiş Olanların dışındaki aileni, yakınlarını, inananlarını KURTULUŞ GEMİSİNE sok. Şirk koşarak yanlış; kendi zararlarına iş yapmış olanlar konusunda Bana başvurma. Şüphesiz onlar büyük belalara BATMIŞ, PERİŞAN OLMUŞLARDIR.
28,29Sonra sen ve beraberindeki kişiler CÖMERT, BEREKETLİ TOPRAKLARA yerleştiğinizde de: ‘Tüm övgüler, bizi şirk koşarak yanlış; kendi zararlarına iş yapanlar topluluğundan kurtaran Allah içindir; başkasını övmeyin’ de! Ve: ‘Rabbim! Beni bolluk olan bir yere indir/bana bolca ikramda bulun. Sen, indirenlerin/ikramda bulunanların en iyisisin’ de” diye vahyettik.
30Şüphesiz bunda kesinlikle birtakım alâmetler/göstergeler vardır. Ve Biz, kesinlikle sınayanlarız.
31Sonra, Biz onların ardından başka bir nesil var ettik.
32Sonra da onların içinde, “Allah'a kulluk edin, sizin için O'ndan başka bir ilâh yoktur. Hâlâ Allah'ın koruması altına girmeyecek misiniz?” diye uyaran, kendilerinden bir elçi gönderdik.
23Andolsun ki Biz, Nuh’u toplumuna elçi gönderdik de o, “Ey toplumum! Allah’a kulluk edin. Sizin için O’ndan başka ilâh yoktur. Hâlâ Allah’ın koruması altına girmeyecek misiniz?” dedi.
24,25Bunun üzerine, toplumundan kâfir; Allah’ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden ileri gelenler (ÜST TABAKA), “Bu, sizin gibi bir beşerden başka bir şey değildir. Size fazlalık sağlamak istiyor. Eğer Allah isteseydi, kesinlikle melekleri indirirdi. Biz evvelki atalarımızda bunu duymadık. Bu, yalnızca kendisinde delilik bulunan bir adamdır. Öyle ise, bir süreye kadar o’nu umutla bekleyin” dediler.
Nuh kavinin mele’leri (ileri gelenler, üst tabaka) yirmi dördüncü ayette de konu edilmektedir.
26Nûh: “Rabbim! Beni yalanlamalarına karşı bana yardım et!” dedi.
27-29Bunun üzerine Biz o’na: “Bizim gözetimimiz ve vahyimiz ile KURTULUŞ GEMİSİNİ yap. Sonra Bizim emrimiz gelip de tandır kaynayınca; iş kızıştığı zaman, her cinsten eşler hâlinde iki tane ve bir de onlardan, Daha Önce Kendisi Aleyhinde Söz Geçmiş Olanların dışındaki aileni, yakınlarını, inananlarını KURTULUŞ GEMİSİNE sok. Şirk koşarak yanlış; kendi zararlarına iş yapmış olanlar konusunda Bana başvurma. Şüphesiz onlar büyük belalara BATMIŞ, PERİŞAN OLMUŞLARDIR.
مِنْ كُلٍّ
MİN KÜLL Hepsinden
Ayetteki “min küllin (hepsinden)” ifadesi, İsrailiyatın etkisiyle yeryüzündeki canlıların tümü olarak kabul edildi maalesef. Yani Nuh, yeryüzündeki canlıların hepsinden erkekli- dişili birer çifti gemisine bindirecekmiş. Çünkü yeryüzünde Nuh’un gemisine bindirilenlerin dışında canlı kalmayacakmış. Bundan sonra insanlar ve hayvanlar Nuh’un taşıdıklarından üreyip türeyeceklermiş. (!) Hâlbuki ayette hayvandan- haşerattan bahsedilmez. Diğer ayetlerden de anlaşılacağı üzere Nuh’un İslam Gemisi’nde kurtardığı kimseler, ailesinden ve toplumundan İslam- Tevhit Dinine girmiş olanlardır.
28,29Sonra sen ve beraberindeki kişiler CÖMERT, BEREKETLİ TOPRAKLARA yerleştiğinizde de: ‘Tüm övgüler, bizi şirk koşarak yanlış; kendi zararlarına iş yapanlar topluluğundan kurtaran Allah içindir; başkasını övmeyin’ de! Ve: ‘Rabbim! Beni bolluk olan bir yere indir/bana bolca ikramda bulun. Sen, indirenlerin/ikramda bulunanların en iyisisin’ de” diye vahyettik.
BU pasajda gemiye giriş “ حملhaml” ifadesiyle değil “ سلوكsüluk (girmek, sokmak)” ifadesi ile yer alıyor.
28. Ayette Sonra sen ve beraberindeki kişiler gemilere yerleştiğinizde de “Tüm övgüler, bizi şirk koşarak yanlış; kendi zararlarına iş yapanlar topluluğundan kurtaran Allah içindir; başkasını övmeyin’ de! Ve: ‘Rabbim! Beni bolluk olan bir yere indir/bana bolca ikramda bulun. Sen, indirenlerin/ikramda bulunanların en iyisisin’ de.” DİYE dua et emri veriliyor.
الْفُلْكِ FELEK/fülk
Yirmi sekizinci ayetteki “flk” sözcüğü, bizim kanaatimize göre burada “ فلكf fülk” olarak değil “ فَلَكْ felek” olarak okunması gerekiyor. Felek sözcünün anla mı kadim lügatlerde “والــفَلَك: قطع من الأَرْض تستدير وترتفع عَمَّا حولهَا. (Yeryüzünün, yuvarlak, yüksek tepesinden, çevrenin gözetlenebildiği toprak parçası olarak açıklanmaktadır.
Bu ayete göre Nuh Peygamber ve beraberindeki mü’minler böyle bir araziye yerleşmiştir. Bu sözcük Cudi sözcüğünün de tefsiridir. Bolluk ve bereket, bunlar Allah’ın ikramıdır.
Rabbimiz insanlara verdiği nimetleri sayarken 22. ayette “ve gemilerin üzerinde taşınırsınız, yüklenirsiniz” diyerek insanın sudan yararlanma akıl ve yetisine de değinmişti. Buna örnek olarak bu pasajda Rabbimiz Nuh peygamberi gündeme getirmiş ve onunla ilgili özet bir açıklama yapmıştır.
Nuh peygamber ile ilgili geçmiş surelerde (Nuh suresi, (A’raf/59 -64, Yunus/71 -73, Hud/25-48, Kamer/11, 12) çok uzun açıklamalar yer almıştır.
Nuh kıssasına baktığımızda görülmektedir ki, Nuh’un (as) toplumu da Resulullah’ın toplumu [Kureyşliler] gibi elçinin beşerliğini bahane edip atalar dinini körü körüne taklit etmekte direnen cahil ve akletmeyen bir toplumdur. Geçmişte Nuh ile Resulullah arasında yaşamış elçiler ile kavimleri arasında da hep aynı şeyler yaşanmıştır.
Ayetteki “tandır kaynayınca” ifadesi, tufanın başlamasını mecazen ifade eden bir “iş kızıştı” anlamında bir deyim olabileceği gibi, tufanın başlama saatini bildiren “şafak söktüğü zaman” anlamında bir deyim de olabilir.
25. ayette geçen müşriklerin “Öyle ise, bir süreye kadar o’nu umutla bekleyin” ifadesi, “o yakında davasından vaz geçer, yakında aklını başına toplar. Siz onu gözetim altında tutun” demektir.
30Şüphesiz bunda kesinlikle birtakım alâmetler/göstergeler vardır. Ve Biz, kesinlikle sınayanlarız.
31Sonra, Biz onların ardından başka bir nesil var ettik.
32Sonra da onların içinde, “Allah’a kulluk edin, sizin için O’ndan başka bir ilâh yoktur. Hâlâ Allah’ın koruması altına girmeyecek misiniz?” diye uyaran, kendilerinden bir elçi gönderdik.
gark
غرق gark
غرق Gark sözcüğü genelde “suda boğulma” olarak kabul ediliyor. Halbuki kadim lügatların hepsinde mutlak “batmak” anlamında olduğu “suya batmak, borca batmak, belaya batmak” şeklinde aldığı tümleçle birlikte kullanıldığı görülmektedir.
Burada Nuh’un toplumunun batması, boğulması da suda batma, suda boğulma değil Saffat/ 76’da ayette açıklandığı gibi belaya batma; belada boğulmadır. Hûd/39 da açıklandığı üzere rüsvalık azabıdır.
Hûd/39
فَسَوْفَ تَعْلَمُونَۙ مَنْ يَأْت۪يهِ عَذَابٌ يُخْز۪يهِ وَيَحِلُّ عَلَيْهِ عَذَابٌ مُق۪يمٌ ﴿39﴾
Saffat/76:
وَنَجَّيْنَاهُ وَاَهْلَهُ مِنَ الْكَرْبِ الْعَظٖيمِؗ
76Biz de o’nu ve ailesini, yakınlarını, o büyük sıkıntıdan kurtardık.
Kısacası Nuh ve beraberindekiler nde Can Kurtaran Gemi’de yani İslam-Tevhid Dininde olduklarından büyük beladan; rezillik azabından kurtulmuşlardır.*
*İşte Kuran, Müminun Suresi