77Mülk Suresi 25-30
Hatalı Çevrilen Ayetler
77Mülk Suresi 25-30
Hatalı Çeviri:
25. «Doğru sözlü iseniz (söyleyin), bu tehdit hani ne zaman (gerçekleşecek)?» derler.
26. De ki: O bilgi, ancak Allah'a mahsustur. Ben ise sadece apaçık bir uyarıcıyım.
27. Ama onu (azabı) yakından gördükleri zaman, inkâr edenlerin yüzleri kararacak ve (kendilerine): İşte sizin isteyip durduğunuz budur! denecektir.
28. De ki: Allah beni ve beraberimdekileri (sizin istediğiniz üzere) yok etse veya (öyle olmayıp da) bizi esirgese, (söyleyin bakalım) inkârcıları yakıcı azaptan kurtaracak kimdir?
29. De ki: (Sizi imana davet ettiğimiz) O (Allah) çok esirgeyicidir; biz O'na iman etmiş ve sırf O'na güvenip dayanmışızdır. Siz kimin apaçık bir sapıklık içinde olduğunu yakında öğreneceksiniz!
30. De ki: Suyunuz çekiliverse, söyleyin bakalım, size kim bir akar su getirebilir?
Doğru Çeviri:
25Bir de onlar: “Eğer doğru kimselerden iseniz bu tehdit ne zaman?” diyorlar.
26De ki: “Kesinlikle bu tehdidin bilgisi, Allah'ın yanındadır. Ben ise yalnızca apaçık bir uyarıcıyım.”
27Artık onlar, onu yakınlaşmış görünce, kâfirlerin; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden kimselerin yüzleri kötüleşti. Ve: “İşte bu, çağırıp durduğunuz şeydir!” dendi.
28De ki: “Hiç düşündünüz mü? Eğer Allah beni ve benimle beraber olanları değişime/yıkıma uğratsa yahut bize merhamet etse, peki, kâfirleri; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden bu kimseleri acıklı bir azaptan kim koruyacak?”
29De ki: “O, yarattığı bütün canlılara dünyada çokça merhamet edendir. Biz, O'na inandık ve sadece O'na sonucu havale ettik. Artık kimin apaçık bir sapıklık içinde olduğunu yakında bileceksiniz.”
30De ki: “Hiç düşündünüz mü? Eğer suyunuz yerin dibine çektiriliverse, size kim bir pınar suyu getirebilir?”
25Bir de onlar: “Eğer doğru kimselerden iseniz bu tehdit ne zaman?” diyorlar.
26De ki: “Kesinlikle bu tehdidin bilgisi, Allah'ın yanındadır. Ben ise yalnızca apaçık bir uyarıcıyım.”
27Artık onlar, onu yakınlaşmış görünce, kâfirlerin; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden kimselerin yüzleri kötüleşti. Ve: “İşte bu, çağırıp durduğunuz şeydir!” dendi.
Bu ayetlerde, inkârcıların müminlere yönelttikleri "Eğer doğru kimselerden iseniz bu söz verilen [tehdit] ne zaman?" sorusu nakledilerek Resulullah’a onların bu alaycı sorularına nasıl cevap vermesi gerektiği bildirilmektedir.
İnkârcıların samimiyetsizce sordukları bu soru daha evvel Yunus/48, Ya Sin/48, Neml/71, Enbiya/38 ve Sebe/29’da da nakledilmiş ve kendilerine verilen cevaplar aynı surelerde yer almıştır.
Burada da Rabbimiz kıyametin vaktinin belirli bir amaç için kimseye bildirilmediğini açıklamıştır:
11Sonra onun yanına geldiğinde seslenildi: "Mûsâ!12Ben, senin Rabbin olan Benim. Hemen yakınlarını ve mallarını burada bırak, şüphesiz sen temizlenmiş vadide, Tuva'dasın/iki kere temizlenmiş bir vadidesin.13Ve Ben seni seçtim; O hâlde vahyedilecek olan şeye; "14Hiç şüphesiz ki Ben, Allah'ın ta kendisiyim. İlâh diye bir şey yoktur Benden başka. O hâlde Bana kulluk et ve Beni anmak için salâtı ikame et [mâlî yönden ve zihinsel açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumları oluştur-ayakta tut].15Şüphesiz ki o saat/kıyâmet gelecektir. Onu Ben herkes emeğinin karşılığını alsın diye neredeyse gizleyeceğim.16O nedenle kıyâmete inanmayan ve kendiboş iğreti arzusuna uyan kimse seni, kıyâmete iman etmekten alıkoymasın; sonra değişime/yıkıma uğrarsın" 14uyarısına kulak ver. [Ta Ha/11, 15]
63,73İnsanlar sana kıyâmetin kopuş vaktinden soruyorlar. De ki: "Onun bilgisi, Allah'ın; münâfık erkekleri, münâfık kadınları, ortak koşan erkekleri, ortak koşan kadınları azap etmesi; ve Allah'ın, mü’min erkeklerin ve mü’min kadınların tevbelerini kabul etmesi için ancak Allah'ın nezdindedir. Ne bilirsin belki kıyâmetin kopuş vakti yakında olur. Ve Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir." [Ahzab/63,73]
187Sana, Sâat’ten; kıyâmetin kopuş anından soruyorlar: "Ne zaman gelip çatacak?" De ki: "Onun bilgisi yalnızca Rabbimin katındadır. Onun vaktini Kendisinden başkası açıklayamaz. Onun vaktini bilmek, göklerde ve yerde ağır basmıştır/bilinemez olmuştur. O size ansızın gelir." [A’raf/187]
105-107Kendilerine apaçık deliller geldikten sonra parçalanan ve ayrılığa düşen kimseler gibi de olmayın. İşte bunlar, birtakım yüzlerin beyazlaştığı, birtakım yüzlerin siyahlaştığı günde büyük bir azap kendileri için olanlardır. Artık yüzleri kararan kimselere: "Siz inandıktan sonra yeniden kâfir; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden biri mi oldunuz? Öyleyse, küfretmenizden; Allah'ın ilâhlığını, rabliğini bilerek reddetmenizden dolayı tadın cezayı!" Yüzleri ağaran kimseler de, biliniz ki, Allah'ın rahmeti içindedirler. Onlar orada sürekli kalanlardır. [Âl-i İmran/106]
32Bir vakit de onlar, "Ey Allah'ım! Eğer bu, Senin katından gelmiş bir hakkın/gerçeğin ta kendisi ise, hiç durma üstümüze gökten taşlar yağdır veya bize çok acı veren bir azap ver" demişlerdi. [Enfâl/32]
28De ki: “Hiç düşündünüz mü? Eğer Allah beni ve benimle beraber olanları değişime/yıkıma uğratsa yahut bize merhamet etse, peki, kâfirleri; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden bu kimseleri acıklı bir azaptan kim koruyacak?”
29De ki: “O, yarattığı bütün canlılara dünyada çokça merhamet edendir. Biz, O'na inandık ve sadece O'na sonucu havale ettik. Artık kimin apaçık bir sapıklık içinde olduğunu yakında bileceksiniz.”
30De ki: “Hiç düşündünüz mü? Eğer suyunuz yerin dibine çektiriliverse, size kim bir pınar suyu getirebilir?”
Rabbimiz bu ayetlerde elçisi aracılığı ile seslenerek inkârcıları düşünmeye davet etmektedir. Bu davet biraz da tehdit içermektedir.
Hatırlanacağı üzere, bundan evvelki surede [Tur/30’da] müşriklerin Resulullah’ın ölümünü dört gözle bekledikleri nakledilmişti. (İleride, Fetih/12, Tevbe/50 ve Al-i Imran/120’de de Medine’deki inkârcıların aynı şeyi bekledikleri ifade edilecektir.) Pasajın 28. ayetinde inkârcıların bu beklentisine gönderme yapılıp onlara kendilerinin de ölecekleri, inanmadan ölmeleri halinde acıklı bir azaptan kurtulamayacakları ihtar edilmektedir. Dünyada iken kuraklık ve susuz bırakılarak sıkıntıya boğulmaları da ihtimal dâhilindedir. Böyle bir durumda kimsenin kendilerine yardım edemeyeceğini bilmeli ve akıllarını başlarına toplamalıdırlar.
O dönemde Mekke’deki su kaynakları kıttı. Mekkeliler Zemzem ve Meymun kuyuları olmak üzere sadece iki kaynaktan yararlanabilmekteydiler. Rabbimiz onlara bu kaynaklardaki suların çekilivermesi durumunda hallerinin nice olacağını hatırlatmaktadır. Bu tehditler uyarı amaçlıdır; yani sahip oldukları nimetlerin Allah’tan olduğuna inanmalarını sağlamaktır. Rabbimiz suyun büyük bir nimet olduğunu insanlara birçok kez hatırlatmıştır:
65-67Dileseydik Biz, kesinlikle onu kuru bir çöp yapardık da siz, "Şüphesiz biz borç altına girmiş kimseleriz! Daha doğrusu, biz her şeyi elinden alınmış yoksun bırakılmış kimseler imişiz!" diyerek şaşar kalırdınız: 68Peki, içip durduğunuz suyu hiç düşündünüz mü?
69Siz mi buluttan indirdiniz onu, yoksa Biz mi indirenleriz? [Vakıa/65- 69]
Surenin, son ayetteki "Eğer suyunuz yerin dibine geçiriliverse, size kim bir pınar suyu getirebilir?" sorusunun cevabı hiç şüphesiz "Allah!" şeklinde olmalıdır.*
*İşte Kuran, Mülk Suresi
Yorumlar -
Yorum Yaz