• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Kur'an İncelemeleri

 
Site Menüsü

78Hakka Suresi 4-12




Mushafta Bozuntu Yapılan Ayetler


78Hakka Suresi 4-12


Hatalı Çeviri:
4. Semûd ve Âd kavimleri, kapılarını çalacak felâketi (kıyameti) yalan saymışlardı.

5. Semûd'a gelince: Onlar pek zorlu (bir sarsıntı) ile helâk edildiler.

6. Âd kavmi ise, uğultulu, kasıp kavuran bir fırtına ile mahvedildiler.

7. Allah onu, ardarda yedi gece, sekiz gün onların üzerine musallat etti. Öyle ki (eğer orada olsaydın), o kavmi, içi boş hurma kütükleri gibi oracıkta yere serilmiş halde görürdün.

8. Şimdi onlardan arda kalan bir şey görüyor musun?

9. Firavun, ondan öncekiler ve altı üstüne getirilen beldeler halkı (Lût kavmi) hep o günahı (şirki) işlediler.

10. Böylece Rablerinin peygamberlerine karşı geldiler, O da onları pek şiddetli bir şekilde yakalayıverdi.

11. Şüphesiz, su bastığı vakit sizi gemide biz taşıdık;

12. Onu sizin için bir ibret ve öğüt yapalım ve belleyici kulaklar onu bellesin diye.



Doğru Çeviri:

Necm: 361

4Semûd ve Âd, felaket kapısını şiddetli çalanı, şok edeni yalanladılar.

5Sonra, Semûd'a gelince; onlar korkunç bir sesle değişime/yıkıma uğratıldılar.

6Âd'a gelince; onlar, aşırı kibirlenen birinin yaptığı zulüm nedeniyle gürültülü ve azgın bir rüzgâr ile değişime/yıkıma uğratılıverdiler.

7Allah, o fırtınayı üzerlerine yedi gece ve sekiz gün; geceli gündüzlü peş peşe musallat etmişti. Öyle ki, o toplumu, fırtınanın içinde, içi boş hurma kütükleri gibi yere serilmiş hâlde görürsün.

8Bak şimdi görebilir misin onlara ait herhangi bir kalıntı?

9Firavun, ondan öncekiler ve altı üstüne getirilenler, o hata ile geldiler.

10Sonra da onlar Rablerinin elçisine karşı geldiler de Rableri, onları pek şiddetli bir yakalayışla yakalayıverdi.

11,12Şüphesiz Biz, onu size bir ibret yapalım ve belleyici kulaklar bellesin diye sular kabarınca sizi gemide Biz taşıdık.312



4Semûd ve Âd, felaket kapısını şiddetli çalanı, şok edeni yalanladılar.

5Sonra, Semûd'a gelince; onlar korkunç bir sesle değişime/yıkıma uğratıldılar.

6Âd'a gelince; onlar, aşırı kibirlenen birinin yaptığı zulüm nedeniyle gürültülü ve azgın bir rüzgâr ile değişime/yıkıma uğratılıverdiler.

7Allah, o fırtınayı üzerlerine yedi gece ve sekiz gün; geceli gündüzlü peş peşe musallat etmişti. Öyle ki, o toplumu, fırtınanın içinde, içi boş hurma kütükleri gibi yere serilmiş hâlde görürsün.

8Bak şimdi görebilir misin onlara ait herhangi bir kalıntı?


Bu ayetlerde, kaçınılmaz gerçekle yüzleşenlerden Semûd ve Âd’a değinilmiş ve her iki kavim de yalanlayıcıların örneği olarak gösterilmiştir. Bu kavimlerin her ikisi de ahireti kabul etmeyen, kendilerine gelen uyarıcı elçileri yalanlayan birer toplum idi. Arabistan bölgesinde yaşamış olan bu iki toplumdan o günün Arapları da haberdardı. Onların yaşadıkları yerler haklarında yeterince bilgiye sahiptiler. Bu nedenle, bu kavimlerin başlarına gelen korkunç akıbet ibret olsun diye o günkü Araplara da hatırlatılmaktadır.

Bu sureye kadar Âd ve Semûd kavimleri ile azgınlık yapan diğer toplumlar hakkında ibret alınacak birçok bilgi verilmişti. Bu nedenle burada birkaç ayeti hatırlatmakla yetiniyoruz:

* Andolsun ki Âd'a da kardeşleri Hûd'u elçi gönderdik. O, "Ey toplumum! Allah'a kulluk edin, sizin için O'ndan başka bir ilâh yoktur. Hâlâ Allah'ın koruması altına girmez misiniz?" dedi. [A’raf/65]

* Şüphesiz Biz onların üzerine korkunç tek bir ses gönderdik; ağılcının topladığı çalı-çırpı gibi oluverdiler. [Kamer/31]

* Şüphesiz Biz, onu size bir ibret yapalım ve belleyici kulaklar bellesin diye sular kabarınca sizi gemide Biz taşıdık. [Hâkka/11]

* Bu yüzden Biz de onlara bu en basit dünya hayatında rezillik azabını tattırmak için o uğursuz günlerde dondurucu bir kasırga gönderdik. Âhiret azabı ise elbette daha çok rezil edicidir. Onlara yardım da edilmez. [Fussılet/16]

* İşte bak! Onların tuzaklarının âkıbeti nice oldu, şüphesiz Biz onları ve toplumlarını toptan yerle bir ettik. İşte, onların, şirk koşmak sûretiyle işledikleri yanlışlar yüzünden çatıları çöküp ıpıssız kalmış evleri. Hiç şüphesiz ki bunda, bilen bir toplum için bir alâmet/gösterge vardır. [Neml/51,52]

* Sonunda onu, vadilerine doğru gelen geniş bir bulut hâlinde gördüklerinde: "Ha işte! Bu, bize yağmur getirecek bir bulut!" dediler, Hayır, aksine o, çabuklaştırmaya çalıştığınız şeyin ta kendisi; Rabbinin emriyle her şeyi yerle bir eden, içinde acıklı bir azap olan rüzgâr... Sonunda o hâle geldiler ki, konutlarından başka hiçbir şey görünmüyordu. Biz, günahkârlar topluluğunu işte böyle cezalandırırız. [Ahkaf/24,25]



9Firavun, ondan öncekiler ve altı üstüne getirilenler, o hata ile geldiler.

10Sonra da onlar Rablerinin elçisine karşı geldiler de Rableri, onları pek şiddetli bir yakalayışla yakalayıverdi.


Bu ayetlerde de yine "geçekleşmesi kesin olan" olay ile yüzleşen Firavun, Nuh kavmi ve ülkeleri altüst olan diğer kavimler [Lut kavmi] hatırlatılmaktadır. Azgınlaşmalarından ve peygamberlerini yalanlamalarından dolayı bu toplumların hepsi de Allah'ın çok çeşitli belalarına uğramışlardır. Rabbimiz bu kavimlerin akıbetini hatırlatarak peygamberimizin muhatabı olan o günkü müşriklere ibret ve öğüt almaları; aksi halde onların da bu kavimler gibi bela ve felaketlerle helak edilecekleri mesajını vermektedir.

Bilindiği üzere, Firavun, Nuh ve Lut kavimleri ile ilgili detaylar geçmiş surelerde yer almıştı.

9. ayetteki "ondan öncekiler" ifadesiyle Nuh Tufanı hadisesine ve Nuh’un (as) gemisine işaret edilmektedir:

75Ve andolsun ki Nûh, Bize seslenip dua etmişti. –İşte Biz ne güzel cevap verenleriz!–76Biz de o'nu ve ailesini, yakınlarını, inananlarını o büyük sıkıntıdan kurtardık. 77Ve o'nun neslini baki kalanların ta kendisi yaptık. [Saffat/77]

Şüphesiz bu toplumların dünyada cezalandırılmaları ile iş bitmemiştir. Onlar ahirette de cezalandırılacaklardır:

25Onlar, hatalarından dolayı suda boğuldular, sonra da ateşe sokuldular. Sonra da kendileri için Allah'ın astlarından yardımcılar bulamadılar. [Nuh/25]

Aynı ayetteki "ve altı üstüne getirilenler" ifadesiyle de Lut kavmi kastedilmektedir. Zira bu nitelik onlara aittir:

82,83Sonunda emrimiz gelince, oranın üstünü altına getirdik. Ve üzerlerine, istif edilmiş pişmiş çamurdan Rabbinin katında işaretlenmiş taşlar yağdırdık. Ve bunlar, şirk koşarak yanlış, kendi zararlarına iş yapanlardan uzak değildir. [Hud/82, 83]

74Böylece Biz, onların üstünü altı yaptık ve üzerlerine balçıktan pişirilmiş taşlar yağdırdık. [Hıcr/74]



11,12Şüphesiz Biz, onu size bir ibret yapalım ve belleyici kulaklar bellesin diye sular kabarınca sizi gemide Biz taşıdık.


Bu ayetlerde de yine Nuh’a (as) ve kavmine işaret edilmiştir. İsim verilmeden, Nuh’un (as) ve ona inananların kurtuldukları; inkârcıların ise o kaçınılmaz olayı yaşadıkları hatırlatılmıştır. Bu hatırlatma ile Kureyşli inkârcılara "Dikkatli olun da Nuh kavminin başına gelenler sizin de başınıza gelmesin" mesajı verilmektedir. Ayrıca Araplar ile Nuh arasında bir bağ olduğuna dikkat çekilerek zımnen "Biz Nuh’u kurtarmasaydık bu gün sizler olmazdınız" denilmektedir.

9Onlardan önce Nûh'un toplumu da yalanlamıştı. Öyle ki kulumuzu yalanladılar ve "O, gizli güçlerce desteklenen/deli birisidir" dediler. Ve o alıkonulmuştu; her türlü faaliyetine engel olunmuştu.

10Bunun üzerine Nûh Rabbine yalvardı: "Ben gerçekten yenik düşürüldüm, bana yardım et!"

11Biz de hemen sel gibi boşalan bir su ile göğün kapılarını açıverdik.

12Yeri de kaynaklar hâlinde fışkırttık; derken sular ayarlanmış bir iş üzerine birbirine kavuştu.

13,14Nûh'u da, iyilikbilmezlik edilen kişiye bir ödül olmak üzere, korumamız/gözetimimiz altında akıp giden levhaları; tahtaları ve çivileri/urganları olan filika/küçük gemi üzerinde taşıdık.

15Ve andolsun Biz, bunu bir âyet olarak bıraktık. O hâlde var mı ibret alıp düşünen?

16Peki, Benim azabım ve uyarılarım nasılmış? [Kamer/9- 16]

Ayetteki "belleyici kulaklar bellesin" ifadesi ile aklı olanın hayvanlar gibi olmaması gerektiği mesajı verilmektedir.

179Ve andolsun ki tanıdıklarınızdan-tanımadıklarınızdan birçoğunu cehennem için türetip ürettik; onların kalpleri vardır, onlarla anlamazlar. Gözleri vardır, onlarla görmezler. Kulakları vardır, onlarla işitmezler. İşte onlar dört ayaklı hayvanlar gibidirler. Hatta daha da sapıktırlar. İşte onlar duyarsızların ta kendileridir. [A’raf/179]

37Şüphesiz ki bunda aklı, anlayışı, vicdanı olan veya kendisi tanık olarak kulak veren kimse için elbette öğüt vardır. [Kaf/37]



312 Bu pasajı (4-12. âyetleri), “gerçekleşecek olan”ın daha iyi anlaşılması için, ana pasajın sonunda tertip ettik.



*İşte Kuran, Hakka Suresi




Yorumlar - Yorum Yaz
Site Haritası
Takvim