• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Kur'an İncelemeleri

 
Site Menüsü

1.Vefat Anında Bilinç ve Kuran






VEFAT ANINDA BİLİNÇ ve KURAN


Son yıllarda bilinç ve beyin arasındaki ilişkiyi inceleyen pek çok bilimsel araştırma yapılıyor. Bu araştırmaların hepsi de Kuran'da konuyla ilgili olan ayetleri anlamamız için bizlere ışık tutuyor. Batılı ülkelerde çeşitli hastanelerde Ölüme Yakın Deneyim olarak bildirilen vakalar bilim insanları tarafından incelenmiş ve ilginç sonuçlar ortaya çıkmış. (Ölüme Yakın Deneyim: tıbbi anlamda kalbi durup, beyin fonksiyonlarını yitirmiş daha sonra tekrar hayata dönen insanların geçirdiği tecrübelere verilen isimdir.)


Bu araştırmalardan elde edilen bilgiler; Kuran ayetleri ile yakından ilgilidir. Bunları başlıklar altında inceliyecek olursak;


1- Vefat Anında -Ölümün Hemen Öncesinde- Yaşananlar:

Kuran'a göre; Vefat ile ölüm birbirinden ayrı gerçekleşir. Vefat, ölümden hemen önce yaşanan bir süreçtir. Kıyamet suresinde anlatılan vefat olayının aynen gerçekleştiği bilimsel olarak kanıtlanmıştır.

Yapılan çalışmalarda; ölüm anının hemen öncesinde beyin aktivitelerinde aşırı artış olduğu gözlenmiştir. Ölüm tehlikesi altında yani panik halinde iken beyinin bir bölgesi olan Amigdala tüm beyni ele geçirir. Bu durum; beynin hayatta kalma çabası olarak açıklanıyor ve bu olay şuursuzca gerçekleşiyor. Ölüm öncesi bu hali yaşayanlar; o anda daha hızlı düşündüklerini, hayatında yer eden olayları ve kişileri ayrıntılı olarak gördüklerini, bunların gözlerinin önünden film şeridi gibi geçtiğini bildiriyorlar.


Bütün bu yaşanacak olaylar Kuran'da bildirilmiştir.
Ayetler;


31/75 Kıyamet 7-19
7-10.İşte, göz şimşek gibi çaktığı, ay tutulduğu ve güneş ve ay bir araya getirildiği zaman, işte o gün insan, “Kaçış nereye/kaçacak yer neresi?” der.
11.Kesinlikle onun düşündüğü gibi değil! Sığınak diye bir şey yoktur. 12.O gün varıp durmak sadece Rabbinedir/ o gün varılıp durulacak yer, sadece Rabbinin huzurudur.
13.O gün, o insan, önden yolladığı şeyler ve geriye bıraktığı şeyler ile haberdar edilir.
14,15.Aslında insan, tüm mazeretlerini koysa da bile/tüm perdelerini koysa da bile kendi aleyhine iyi bir gözetmendir: “16.Onu çabuklaştırman için dilini ona hareket ettirme! 17.Kuşkusuz yaptıklarının-yapmadıklarının birleştirilmesi ve toplanması yalnızca Bizim üzerimizedir. 18.O hâlde Biz yaptıklarını-yapmadıklarını topladığımız zaman sen onun toplanmasını izle! 19.Sonra, yaptıklarının-yapmadıklarının beyanı; kanıtlarıyla ortaya konması da sadece Bizim üzerimizedir.”(31/75 Kıyamet 7-19)



55/6 Enam 60,62
60.Ve O, sizi geceleyin vefat ettiren; geçmişte yaptıklarınızı, yapmanız gerekirken yapmadıklarınızı bir bir hatırlattıran, gündüzün elde ettiğiniz şeyleri bilen, sonra adı konmuş süre sonunun gerçekleşmesi için sizi kaldırandır. Sonra dönüşünüz yalnızca O'nadır. Sonra O, yaptıklarınızı size haber verecektir.
61.Ve Allah, kulları üzerinde hükümranlığı sürdürür ve O, sizin üzerinize koruyucular gönderir. Sonra da sizden birinize ölüm geldiği vakit elçilerimiz, hiç eksik-fazla yapmadan, onu vefat ettirirler; onlara geçmişte yaptıklarını, yapması gerekirken yapmadıklarını bir bir hatırlatırlar. 62.Sonra kendi gerçek Mevlâları Allah'a döndürülürler. Dikkatli olun, hüküm ancak O'nundur ve O, hesap görenlerin en süratlisidir.” (55/6 Enam 60,62)



60/40 Mümin 66-68
66.De ki: “Bana Rabbimden apaçık deliller geldiği zaman, şüphesiz ben, sizin Allah’ı bırakıp o taptıklarınıza kulluk yapmaktan kesinlikle men edildim ve ben âlemlerin Rabbine teslim olmamla emrolundum. 67.O, sonra güçlü kuvvetli bir çağa erişmeniz, sonra da ihtiyarlar olmanız, adı konmuş bir süreye ermeniz ve de aklınızı kullanmanız için sizi bir topraktan, sonra bir nutfeden, sonra bir embriyodan oluşturandır. –Sonra O, sizi zayıf, ufak-tefek bir çocuk olarak çıkarır. Sizden kimi de, daha önce vefat ettiriliyor; geçmişte yaptıklarınız ve yapmanız gerekirken yapmadıklarınız bir bir hatırlatılıyor.– 68.O, yaşatır ve öldürür. Artık O, bir emir gerçekleştirince artık ona sadece ‘Ol!’ der de o, hemen olur.” (60/40 Mümin 66-68)



70/16 Nahl 70
70.Ve sizi Allah oluşturdu, sonra da sizi vefat ettirecektir; size geçmişte yaptıklarınızı ve yapmanız gerekirken yapmadıklarınızı bir bir hatırlattıracaktır. İçinizden kimi de, bilgiden sonra herhangi bir şey bilmesin diye, ömrün en kötü zamanına ulaştırılır. Şüphesiz ki Allah çok bilgili ve çok kudretlidir. (70/16 Nahl 70)




75/32 Secde 11
11.De ki: “Size ölümle görevlendirilmiş görevli güç, sizi vefat ettirecek; size geçmişte yaptıklarınızı ve yapmanız gerekirken yapmadıklarınızı bir bir hatırlattıracak, sonra Rabbinize döndürüleceksiniz.” (75/32 Secde 11)




2- Vefat Anında Bazı Hormonlar Salgılanıyor

Vefat anında bazı hormonlar salgılanıyor, bazı hormonların da normal seviyenin çok üzerine çıktığı tespit ediliyor. Ölüm acısının daha az sarsıcı olmasını sağlayan Endorfin hormonu salgılanıyor. Serotonin hormonu seviyesinde ise 3-4 kat artış görülüyor.

Vefatın bazılarının huzurlu, bazılarının da ızdıraplı gerçekleşmesinin altında yatan nedenin Hormonların yani Meleklerin olduğu anlaşılıyor.


70/16 Nahl 28-32
28.Allah’ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden o kimseler, kendilerine haksızlık etmiş kimseler olarak, meleklerin, geçmişte yaptıklarını ve yapmaları gerekirken yapmadıklarını bir bir hatırlattırdıkları kimselerdir. Artık teslimiyeti koyarlar: “Biz, hiçbir kötülükten yapmıyorduk.” Tam tersi, şüphesiz Allah, sizin yapmakta olduklarınızı çok iyi bilendir.
29.“O hâlde içinde sürekli kalanlar olarak cehennemin kapılarına girin!” denir. İşte, büyüklük taslayanların yeri ne kötüdür!
30-32.Ve Allah’ın koruması altına girmiş kimselere: “Rabbiniz ne indirdi?” denilince onlar: “Hayır” derler. Bu dünyada güzelleştirenlere-iyileştirenlere iyilik-güzellik vardır. Âhiret yurdu ise kesinlikle daha hayırlıdır. Ve Allah’ın koruması altına girmiş kimselerin yurdu; Adn cennetleri ne güzeldir! Onlar, oraya girecekler. Onun altından ırmaklar akar. Orada, onlar için diledikleri şeyler vardır. Allah, Kendisinin koruması altına girmiş kişileri işte böyle karşılıklandırır. Allah’ın koruması altına girmiş kişiler o kimselerdir ki, melekler onları hoş ve rahat ettirerek onlara geçmişte yaptıklarını ve yapmaları gerekirken yapmadıklarını bir bir hatırlattırırlar.  “Selâm size, yapmış olduğunuz işlerin karşılığı olarak girin cennete!” derler.(70/16 Nahl 28-32)



88/8 Enfal 50,51
50,51.Ve sen, görevli güçlerin, kâfirlerin; Allah’ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden o kimselerin yüzlerine ve sırtlarına vurarak, “Tadın bakalım kızgın ateşin azabını! İşte bu, sizin kendi ellerinizle meydana getirdiğiniz şeyler sebebiyledir. Ve şüphesiz Allah, kullara hiçbir şekilde haksızlık eden biri değildir” diye onları geçmişte yaptıklarını ve yapmaları gerekirken yapmadıklarını bir bir hatırlattırırken bir görseydin.( 88/8 Enfal 50,51)



3- Beyin Durduktan Sonra Bilincin İşlemine Devam Ettiği Kanıtlandı
Tıp, beyin durduğu anda diğer tüm aktivitelerin sona erdiğini kabul eder. Herhangi bir nedenle beyin aktivitesi sona ermezse o zaman sıradışı bir durum söz konusudur. Bu durumda bilinç ile beyin birbirinden bağımsız demektir.


Bu konuda yapılan çalışmalar:

a. Hasta Klinik Olarak Ölü Ama Bilinç Var:
Arizona'da bir hastaya operasyon yapılıyor. Hasta 4-5 0C'ye kadar soğutuluyor, beyin dalgaları yavaşlıyor. Solunum duruyor. Klinik olarak hasta 1 saat boyunca ölü olarak kalıyor. Operasyondan sonra hasta "Ölüme Yakın Deneyim" yaşadığını bildiriyor. Doktorların kendisini nasıl ameliyat ettiğini, ayrıntılarıyla tek tek anlatıyor. Bu hastanın yaşadıkları insanın klinik olarak ölse de zihninin ve hafızasının canlı kaldığını ortaya koyuyor. Bu da bilincin beyinden ayrıldığının kanıtı olarak gösteriliyor.


Ölü bir beyinin hafızaya bilgiyi nasıl kaydettiğini bir bilim insanı şöyle açıklıyor: "Hastanın anlattıkları bilgilerin bir şekilde beynin dışında depolanıp daha sonra da hafıza bölgelerine yerleştiriliyor olabilir. Bu tıpta bir devrimdir."



b. Anestezi Altındaki Beyinde Faaliyet Var Ama Bilinç Yok:
Hastaların anestezi aldıktan sonra bilinçlerini kaybettikleri biliniyor. Acı hissetmezler, hiç birşey duymazlar, hatırlamazlar. Uyku halinin aksine rüya görmezler. Bu uykudan farklıdır. Beyin hala aktif, elektrik ve aktivite sürüyor. Beyin, organların çalışması için sinyal gönderiyor, bütün işlevlerini sürdürüyor. Burada eksik olan tek şey bilinç. Bilinç insan bedenini terk ediyor.


Mikrotübüller, nöronların en önemli parçalarıdır. Bilim adamları, mikrotübülleri beynin hücresel aktivitelerini gerçekleştiren birer küçük bilgisayar olarak görüyor. Bunların Kuantum bilgisayarlarına benzediklerini söylüyorlar. Devamında şu önemli açıklamalarda bulunuyorlar:

Beynin işlevi durduğu anda, mikrotübülün o ana kadar sürdürdüğü pompalama ve metabolik aktivitesi durur. Ve bilgiler dışarı sızar. Kaybolmazlar, yok olmazlar. O yüzden sızarak evrene yayılırlar. Ama ortalığa gelişi-güzel dağılmak yerine bir arada kalırlar ki bu fenomene Kuantum Dolanması ya da Kuantum Etkileşimi denir. O yüzden bu mekanizma ile bilincin varlığını açıklamak mümkün. Ölüme Yakın Deneyim yaşanmış vakalardaki; Örneğin tavana yükselme hissi, bedenden ayrılma hissi bu şekilde açıklanabilir. diyorlar.



c. İlginç Bir Örnek:
Doğuştan kör olan bir hasta, ameliyat olduktan sonra Ölüme Yakın Deneyim yaşadığını bildiriyor. Ömründe hiç görmemiş birisinin de bu olayları yaşaması ve hafızasında yer etmesi çok ilginç. Bu vakadaki deneyimlerin, gözün gördükleri ile değil, nöronların yapı taşları olan mikrotübüllerin hafızası ile gerçekleştiği şeklinde açıklanıyor.


4- Uykuda Bilinç ve Beyin
Bilinci kaybettiğimizde, beynin nasıl değiştiğini tespit edecek bir deney Amerika'da yapılmış. Önce uyanık haldeki gönüllünün beynine küçük bir akım vererek nasıl tepki verdiği ekranda gözleniyor. Beyinde saniyenin onda biri süren manyetik bir darbe veriliyor. Bu, beynin küçük bir bölümündeki nöronların ateşlenmesine ve karşılığında ateşlenenlerin diğer nöronlara sinyal gönderip onların da ateşlenmelerine neden olur. Nöronlar arası faaliyetin karmaşık örüntüsü beyin kabuğu denilen korteksin üçte birine sıçrar ve saniyenin üçte biri kadar sürer. Bu durum bilincin varlığının kanıtıdır.


Gönüllü uyurken deney tekrarlanıyor. Beynin ışıkları bir kez daha yanıyor ekranda. Ama bu sefer yankılanma yok. Manyetik darbe kapatıldığı anda kesiliyor. Uyuyan beyin faal olmasına rağmen, bir parçası ile diğerleri arasındaki bilgi paylaşımı yetisi kayboluyor. Bu, bilincin uyurken beyinde olmadığının kanıtıdır.


Bilimsel olarak bilincin sürekli hareket ettiğini, vefat anında ve her gün uykumuzda bilincimizin bizden ayrıldığını öğrendik. Bilincin nereye hareket ettiği, nerede durduğu bilim adamlarınca bir gün keşfedilecektir. Enam 60 ve Zümer suresi 42. ayetinde de bilincin hareketine atıf vardır.



55/6 Enam 60
60.Ve O, sizi geceleyin vefat ettiren; geçmişte yaptıklarınızı, yapmanız gerekirken yapmadıklarınızı bir bir hatırlattıran, gündüzün elde ettiğiniz şeyleri bilen, sonra adı konmuş süre sonunun gerçekleşmesi için sizi kaldırandır. Sonra dönüşünüz yalnızca O'nadır. Sonra O, yaptıklarınızı size haber verecektir. (55/6 Enam 60)


59/39 Zümer 42
42.Allah, o nefisleri, ölmeleri sırasında, onlara geçmişte yaptıklarını ve yapması gerekirken yapmadıklarını bir bir hatırlatırır. Ölmeyenleri de uyuduklarında; artık haklarında ölüm gerçekleştirdiklerini alıkoyar, diğerlerini de adı konmuş bir süre sonuna kadar salıverir. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için nice alâmetler/göstergeler vardır. (59/39 Zümer 42)



5-Ruh Üfürülmesi: Bilincin, Bilginin İnsana Verilişi
Ruh üfürülmesi, yani Allah'ın sonsuz ilminden insana koklatılması, az bilgilendirilmenin yapılmasıyla ilgili ayetler ise şunlardır:



44/19 Meryem 17
17.Sonra ailesiyle/yakınlarıyla kendisi arasına bir perde edinmişti de Biz ona ruhumuzu/ilâhî mesajımızı gönderdik, sonra ruhumuzu/mesajlarımızı getiren elçi, Meryem’e mükemmel bir beşerî örnek verdi. (44/19 Meryem 17)



38/38 Sad 71,72
71,72.Hani Rabbin bir zaman evrendeki güçlere, “Şüphesiz Ben çamurdan bir beşer oluşturucuyum. Onu düzgünleştirip bilgili hâle getirdiğim zaman derhal ona boyun eğip teslim olun” demişti. (38/38 Sad 71,72)




54/15 Hicr 28,29
28,29.Ve bir zamanlar Rabbin evrendeki güçlere, “Ben, kuru balçıktan, şekil verilmiş/işlenebilen bir çamurdan bir beşer oluşturacağım. Ben, ona biçim verdiğimde ve onu bilgilendirdiğimde, siz hemen onun için teslimiyet gösterenler olarak yere kapanın” demişti. (54/15 Hicr 28,29)



73/21 Enbiya 91
91.Ve o, ırzını titizlikle koruyan kadın; işte Biz, onu güvenli bilgimizle bilgilendirdik. Ve kendisini ve oğlunu âlemler için bir alâmet/gösterge yaptık. (73/21 Enbiya 91)



75/32 Secde 7-9
7.Ki O, oluşturduğu her şeyi en güzel yapan ve insanı oluşturmaya bir çamurdan başlayandır. 8.Sonra onun soyunu bir özden, basbayağı bir sudan yapmıştır. 9.Sonra onu düzeltip bir biçime soktu ve onu bilgilendirdi. Sizin için de kulak, gözler ve gönüller var etti. Sahip olduğunuz nimetlerin karşılığını ne de az ödüyorsunuz? (75/32 Secde 7-9)



107/66 Tahrim 12
12.Ve Allah, ırzını bir kale gibi koruyan İmrân kızı Meryem’i de örnek verdi. İşte Biz onu vahyimizle az da olsa bilgilendirdik. O da Rabbinin kelimelerini ve kitaplarını doğrulayıp uyguladı ve sürekli saygıda duranlardan oldu. (107/66 Tahrim 12)


Sonuç:
Kuran'da bildirilen vefat ile ilgili ayetlerde; ölüm ile vefatın aynı olmadığı haber veriliyor. Vefatın, ölüme giden ve ölümden hemen önceki an olduğu bilgisini ayetlerden öğreniyoruz. Bilimsel araştırmalardan gelen bilgiler de bu yöndedir. Öldükten hemen sonra beyin aktivitelerinin sona ermesi beklenirken aksine beyin aktivitelerinde artış olduğu tespit edilmiştir. Vefatın, ölümden farklı ve istemsiz gerçekleştiği kanıtlanmıştır. Hayatı sona erecek insanın adeta "Z" raporu alınmaktadır.


Açıklanan nedenlerden dolayı Kur'an'da insanlara haber verilen olgular test edilebilir, doğrusu-yanlışı incelenebilir gerçekler olduğu anlaşılıyor. Kuran ayetlerinin; sosyoloji, psikoloji, parapsikoloji, astronomi, fizik, biyoloji gibi tüm bilim dalları ile test edilmesi, araştırılması gerekmektedir.


Allah, Kur'an'da açıkladığı pek çok ilkenin sonuna şu notu düşüyor: Bu ilkede aklını işleten, düşünen bir toplum için ibretler/ayetler vardır. Özellikle inanan bilim insanlarının bu noktalar üzerinden çalışmaya başlamaları büyük önem arz etmektedir. Her bilim dalından bilim insanları Kur'an'ı didik didik edercesine incelemelidir ki; Rabbimizin insanlığa ilettiği mesajını eksiksiz olarak anlayabilelim.








Hakan KAYILI
10.11.2018








Kaynaklar
Evrenin Sınırları : https://www.youtube.com/watch?v=giY3g1eYQeA

Meal: istekuran.com









Yorumlar - Yorum Yaz
Site Haritası
Takvim