• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Kur'an İncelemeleri

 
Site Menüsü

87Bakara Suresi 213




Hatalı Çevrilen Ayetler


87Bakara Suresi 213


Hatalı Çeviri:
213. İnsanlar bir tek ümmet idi. Sonra Allah, müjdeleyici ve uyarıcı olarak peygamberleri gönderdi. İnsanlar arasında, anlaşmazlığa düştükleri hususlarda hüküm vermeleri için, onlarla beraber hak yolu gösteren kitapları da gönderdi. Ancak kendilerine kitap verilenler, apaçık deliller geldikten sonra, aralarındaki kıskançlıktan ötürü dinde anlaşmazlığa düştüler. Bunun üzerine Allah iman edenlere, üzerinde ihtilafa düştükleri gerçeği izniyle gösterdi. Allah dilediğini doğru yola iletir.



Doğru Çeviri:
213İnsanlar tek bir önderli toplum idi de Allah müjdeciler ve uyarıcılar olmak üzere peygamberler gönderdi ve anlaşmazlık ettikleri konularda insanlar arasında hükmetsinler diye onların beraberinde hak ile kitap indirdi. Ve sırf o Kitap verilenler, kendilerine bunca deliller geldikten sonra aralarındaki azgınlık yüzünden anlaşmazlığa düştüler. Bunun üzerine Allah, Kendi bilgisi gereği, iman edenlere, onların hakkında anlaşmazlığa düştükleri hakka kılavuz oldu. Ve Allah, dilediği kimseyi/dileyen kimseyi dosdoğru yola kılavuzlar.



Bu âyette, daha evvel tek bir ümmet olan insanlara elçiler gönderildiği ve problemlerinin o elçiler yoluyla çözülmesi istendiği bildirilmektedir. Yûnus sûresi'ndeki bu âyetin benzeriyle ilgili yaptığımız açıklamayı burada da aktarıyoruz:
19Ve insanlar, sadece bir tek ümmet idiler, sonra ihtilâfa düştüler ve eğer Rabbinden bir Söz geçmemiş olsa idi, ihtilâf edip durdukları şeyler hakkında aralarında hüküm kesinlikle gerçekleştirilmişti. [Yûnus/19]

Başlangıçta sadece tek bir ümmet olan insanlığın sonradan farklı inançlara, farklı gruplara ayrıldıklarının bildirildiği bu âyetten anlaşıldığına göre; insanların sonradan birtakım ihtilâflara düşerek ayrışması Allah'ın irâdesi ve izniyledir. Yani Yüce Allah, inanma konusunda insanlara herhangi bir zorlama yapmayarak onları özgür bırakmış, böylece de insanlar arasında ihtilâflar oluşmuştur.

İNSANLAR AYRILIĞA DÜŞMEDEN ÖNCE TEK BİR ÜMMET İDİLER

Çoğulu الامم [ümem] olan الامّة [ümmet] sözcüğü, ümm, ümmî, emam, imâm, âmmîn, teyemmüm sözcükleri gibi emm kökünden türemiştir. Emm sözcüğü; "kasdetmek, amaçlamak" demek olduğu için gerek ümmet sözcüğünde, gerekse de sözcüğün diğer türevlerinde –Türkçe'deki kullanımına uymasa da– "kasdetmek" anlamı mevcuttur. [Lisânu'l-Arab; c. 1, s. 221-225.]

Ümmet sözcüğünün terim anlamı ise, "kendi irâdeleriyle veya bir zorunluluk neticesinde aynı zamanda aynı yerde bulunan; iyi ya da kötü aynı inanca sahip olan; aynı amacı gütme neticesinde bir arada yaşayan insan topluluğu" demektir. Çoğulu olan ümem sözcüğü ile birlikte Kur’ân'da 64 yerde geçmektedir. Ayrıca Kur’ân'da değişik kalıplarda olan ama aynı kökten gelen yüzlerce sözcük mevcuttur. Bu sözcüklerin hepsi de "kasdetmek, amaçlamak" anlamı eksenindedir.

Ümmet kavramı ile ilgili olarak A‘râf sûresi'nde açıklama yapıldığı için ilgili bölümün oradan [Tebyînu'l-Kur’ân] okunmasını öneriyor, insanların önceleri tek bir ümmet olduğu konusuna geçiyoruz:

213İnsanlar tek bir önderli toplum idi de Allah müjdeciler ve uyarıcılar olmak üzere peygamberler gönderdi ve anlaşmazlık ettikleri konularda insanlar arasında hükmetsinler diye onların beraberinde hak ile kitap indirdi. Ve sırf o Kitap verilenler, kendilerine bunca deliller geldikten sonra aralarındaki azgınlık yüzünden anlaşmazlığa düştüler. Bunun üzerine Allah, Kendi bilgisi gereği, iman edenlere, onların hakkında anlaşmazlığa düştükleri hakka kılavuz oldu. Ve Allah, dilediği kimseyi/dileyen kimseyi dosdoğru yola kılavuzlar. [Bakara/213]

Yukarıdaki âyette insanların kendilerine uyarıcı gelmeden önce [küfür yolunda iken] bir tek ümmet oldukları bildirilmektedir. Sözcük küfür yolundaki insanlar için kullanıldığı gibi, mü’minler topluluğu için de kullanılmıştır. Nitekim aşağıdaki âyetlerde ümmet sözcüğü mü’minler için kullanılmıştır:

51Ey elçiler! Temiz, hoş, yararlı şeylerden yiyin ve sâlihi işleyin. Şüphesiz Ben sizin yaptıklarınızı çok iyi bilenim.
52Ve işte bu, bir tek ümmet olarak sizin ümmetinizdir. Ben de sizin Rabbinizim. O hâlde Benim korumam altına girin.
53Sonra insanlar kendi aralarındaki işlerini parça parça böldüler. Her grup, kendinde bulunan ile sevinip böbürlenmektedir. [Mü’minûn/51-53]

92Şüphesiz bu, bir tek ümmet olarak sizin ümmetinizdir. Ben de sizin Rabbinizim. O hâlde Bana kulluk edin. [Enbiyâ/92]

Buna göre, konumuz olan 19. âyette geçen, insanlar sadece bir tek ümmetti ifadesine şu manalar verilebilir:

* İnsanlar önceleri tevhid ve İslâm ümmeti idiler. Ancak daha sonraları bir kısmının tevhid inancını bırakarak şirke batması sebebiyle aralarında ayrılık baş gösterdi. Böylece birbirlerine karşı hakk-hukuk tanımayan, her türlü zulmü reva gören çeşitli gruplara ve milletlere ayrıldılar.

* İnsanlar önceleri kâfir bir ümmet idiler. Ancak daha sonraları bir kısmı İbrâhîm peygamber gibi hanifleşti ve diğerlerinden ayrılarak tevhid ve İslâm ümmeti oldu. [Tebyînu'l-Kur’ân]

Bu âyette, elçilerin müjdecilik, uyarıcılık ve hükümdarlık niteliklerine dikkat çekilmiştir.

163-165Şüphesiz Biz, Nûh'a ve O'ndan sonraki peygamberlere vahyettiğimiz gibi, sana da vahyettik. İbrâhîm'e, İsmâîl'e, İshâk'a, Ya‘kûb'a, torunlarına, Îsâ'ya, Eyyûb'a, Yûnus'a, Hârûn'a ve Süleymân'a, daha önce kendilerini sana anlattığımız elçilere, kendilerini sana anlatmadığımız elçilere, elçilerden sonra insanların Allah'a karşı bir delilleri olmasın diye, müjdeciler ve uyarıcılar olarak vahyetmiştik. Dâvûd'a da Zebur'u verdik. Ve Allah, Mûsâ'ya söz söyledikçe söyledi/onu yaraladık ça yaraladı, çok sıkıntı çektirdi. Ve Allah, en üstün, en güçlü, en şerefli, mağlûp edilmesi mümkün olmayan/mutlak galip olandır, en iyi yasa koyan, bozulmayı iyi engelleyen/sağlam yapandır. [Nisâ/163,165]

Bu âyette bahsi geçen insanlar ifadesi, "İsrâîloğulları" olarak da anlaşılabilir, ki bizce bu tercihe daha şayandır.

Burada İsrâîloğulları'nın peygamberlik müessesine yabancı olmadıkları, dolayısıyla Rasûlullah'ın elçiliğini onaylamaları, hatta bunu herkese ilan etmeleri gerektiğine işaret edilmektedir.*




*İşte Kuran, Bakara Suresi




Yorumlar - Yorum Yaz
Site Haritası
Takvim