87Bakara Suresi 221
Hatalı Çevrilen Ayetler
87Bakara Suresi 221
Hatalı Çeviri:
221. İman etmedikçe putperest kadınlarla evlenmeyin. Beğenseniz bile, putperest bir kadından, imanlı bir câriye kesinlikle daha iyidir. İman etmedikçe putperest erkekleri de (kızlarınızla) evlendirmeyin. Beğenseniz bile, putperest bir kişiden inanmış bir köle kesinlikle daha iyidir. Onlar (müşrikler) cehenneme çağırır. Allah ise, izni (ve yardımı) ile cennete ve mağfirete çağırır. Allah, düşünüp anlasınlar diye âyetlerini insanlara açıklar.
Doğru Çeviri:
221Ve ortak koşan kadınları, iman edinceye kadar nikâhlatmayın/ evlendirtmeyin. İman etmiş, kâfirlerin himayesindeki bir köle kadın, –sizin çok hoşunuza gitmiş olsa da– ortak koşan bir kadından daha hayırlıdır. Ortak koşan erkekleri de iman edinceye kadar nikâhlatmayın/ evlendirtmeyin; iman etmiş bir erkek köle, –sizin çok hoşunuza gitmiş olsa da– ortak koşan bir erkekten daha hayırlıdır. Ortak koşanlar ateşe çağırırlar, Allah ise Kendi bilgisi ile cennete ve bağışlanmaya çağırır. O, öğüt alıp düşünürler diye insanlara âyetlerini ortaya koyar.
Bu âyette de birtakım sosyal ilkeler ortaya konmaktadır. Şöyle ki:
* İman etmiş bir erkek müşrik bir kadınla evlenemez.
* İman etmiş bir câriye, evlenmek için müşrik bir kadından hayırlıdır.
* İman etmiş bir kadın, müşrik bir erkekle evlenemez.
* İman etmiş bir köle, evlenmek için müşrik bir erkekten hayırlıdır.
Buradaki أمة [eme/câriye] ve عبد [‘abd/köle] ile, kâfirlerin elindeki köle ve câriyeler kasdedilmiştir. Zira bu süreçte mü’minlerin köle ve câriyelerinin bulunması uygun değildir.
Bu âyetteki, ...o [müşrik kadın], sizin çok hoşunuza gitmiş olsa da, ...o [müşrik erkek], sizin çok hoşunuza gitmiş olsa da ifadeleriyle; iman etmiş bir câriyenin, hür, asil, güzel ve makam-servet sahibi müşrik bir kadından; iman etmiş bir kölenin, hür, asil, yakışıklı ve mal-mülk sahibi müşrik bir erkekten hayırlı olduğu bildirilmektedir.
Mü’min kadının müşrikle evlendirilmeme gerekçesi olarak, Onlar ateşe çağırırlar buyurulmuştur; zira müşrikler eş ve çocuklarını cehenneme götürürler. Buna karşılık, Allah ise Kendi bilgisi ile cennete ve mağfirete çağırır buyurularak, koyduğu ilkelerle Allah'ın cennete ve mağfirete çağırdığı ifade edilmiştir. Demek ki bu ilke, başta aile olmak üzere tüm insanların dünya ve âhiret selâmeti için konulmuştur. Şöyle ki, bir mü’minin bir müşrikle evlenmesi, mü’mini şirke sürükleyebilir. Çünkü evlilik, sadece cinsel birliktelik değildir; onun sosyolojik, pisikolojik ve kültürel boyutları vardır. Müslüman eş, müşrik eşi, ailesini ve çocuklarını İslâm'a sokabileceği gibi; müşrik eş de, mü’min eşi, ailesini ve çocuklarını şirke sokabilir. Aklı başında olan bir mü’min kendini böyle bir riske atmaz; müşrikle evlenmektense evlenmemeyi tercih eder.
Âyetin nüzûl sebebi hakkında verilen bilgiler şöyledir:
Mukâtil der ki: Bu âyet-i kerîme Ebû Mersed el-Ğanevî hakkında nâzil olmuştur. Bunun adının Mersed b. Ebî Mersed olduğu da söylenmiştir. Asıl adı ise Kennâz b. Husayn el-Ğanevî'dir. Rasûlullah (s.a) onu Mekke'ye, ashâbından bir adamı çıkartıp getirmek üzere gizlice göndermişti. Mekke'de câhiliyye döneminde iken sevdiği Anak adında bir kadını vardı. Bu kadın ona geldi. Kadına, "İslâm câhiliyye döneminde olanı harâm kılmıştır" deyince, kadın, "O hâlde benimle evlen" dedi. O da, "Rasûlullalı'tan (s.a) izin almadıkça yapamam" dedi. Peygamber'in (s.a) yanına geldi. Ondan izin istedi. Hz. Peygamber onunla evlenmeyi yasakladı. Çünkü kendisi müslüman, o kadın ise müşrik idi. [Kurtubî, el-Câmiu li Ahkâmi'l-Kur’ân.]
Bu buyruk, Huzeyfe b. el-Yeman'a ait Hansa adında siyah bir câriye hakkında nâzil olmuştur. Huzeyfe ona, "Ey Hansa! Sen siyahlığın ve çirkinliğin ile birlikte mele-i a‘lâ'da anıldın ve Yüce Allah Kitab-ı Kerîm'inde senden söz etti" dedi ve onu azad ettikten sonra da onunla evlendi. [Kurtubî, el-Câmiu li Ahkâmi'l-Kur’ân.]
es-Süddî de dedi ki: Bu buyruk Abdullah b. Revâha hakkında nâzil olmuştur. Onun siyah bir câriyesi vardı. Kızdığı bir sırada ona tokat attı, daha sonra da pişman oldu. Peygamber'in (s.a) yanına geldi ve durumu o'na bildirdi. Hz. Peygamber ona, "Ey Abdullah! Bu câriye nasıl bir şeydir?" diye sorunca, şöyle cevap verdi: "Oruç tutuyor, namaz kılıyor, güzelce abdest alıyor ve iki şehâdeti getiriyor." Bunun üzerine Rasûlullah, "Bu mü’min bir câriyedir" deyince, İbn Revaha, "Andolsun onu azad edeceğim ve onunla evleneceğim" dedi ve dediğini yaptı. Müslümanlardan bazıları bundan dolayı onu tenkid etmeye koyuldular ve, "Bir câriye ile evlendi" dediler. Hâlbuki onlar müşriklere kız nikâhlamayı uygun görüyorlar ve soylarına rağbet dolayısıyla onlara kız verdikleri oluyordu. Bunun üzerine bu âyet-i kerîme nâzil oldu. [Kurtubî, el-Câmiu li Ahkâmi'l-Kur’ân.]
İbn Abbâs'tan rivâyet edildiğine göre Hz. Peygamber (s.a), müslümanları oradan gizlice çıkarsın diye, Hâşimoğulları'nın müttefiki olan Mersed ibn Ebî Mersed'i Mekke'ye yollamıştı. Bu zât Mekke'ye geldiğinde, câhiliyye döneminde sevgilisi olan, müslüman olunca Mersed'den yüz çevirip inzivaya çekilen Anâk adındaki kadın ona geldi. Mersed ona, İslâm'ın buna müsaade etmeyeceğini, ama Allah'ın Rasûlü'nden müsaade isteyeceğini ve onunla evleneceğini vaad etti. Mersed, Hz. Peygamber'in yanına varınca, Anâk ile ilgili meseleyi O'na anlattı ve, Anâk'la evlenmesinin caiz olup olmadığını sordu. Bunun üzerine Allah bu âyeti indirdi. [Râzî, Mefâtihu'l-Ğayb.]
10Ey iman etmiş kimseler! Mü’min kadınlar göçmenler olarak size geldiği zaman, hemen onları sorgulayın. –Allah onların imanlarını daha iyi bilir.– Artık, eğer siz de onların inanmış kadınlar olduğunu öğrenirseniz, artık onları kâfirlere; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddedenlere geri döndürmeyin. Göç eden mü’min kadınlar, onlara helal değildir. Onlar da bunlara helal olmazlar. İnanmamış eski kocalarına sarfettiklerini verin. Mehirlerini kendilerine verdiğiniz zaman onlarla evlenmenizde size bir günah yoktur. Kâfir; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden kadınları nikâhınızda tutmayın, sarfettiğinizi/ödediğiniz mehiri geri isteyin. Onlar da sarfettiklerini/size harcadıklarını geri istesinler. İşte bu, Allah'ın hükmüdür. Ki aranızda O hükmeder, Allah, çok bilendir, çok iyi yasa koyandır. [Mümtehine/10]
Allah Müslüman erkek ve kadınların, müşrik erkek ve kadınlarla evenmesini yasaklamış, fakat Müslüman erkeklerin Ehl-i Kitab kadınlarıyla evlenmesine izin vermiştir.
5Bugün size iyi ve temiz şeyler helal kılındı. Kitap verilenlerin yemeği size helal, sizin de yemeğiniz onlara helaldir. Mü’minlerden özgür kadınlar ile sizden önce kendilerine Kitap verilenlerden özgür kadınları da, nikâhlayarak koruma altına alınmış biri yapmak, –zina etmemek ve gizlice dostlar edinmemek şartıyla– kendilerine mehirlerini ödediğiniz durumlarda size helal kılındı. Kim imanı tanımayıp küfrederse; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddederse, artık kesinlikle onun yaptığı boşa gitmiştir ve o, âhirette kayba/zarara uğrayıp acı çeken kimselerdendir. [Mâide/5]
Ehl-i Kitab [Yahûdi, Hristiyan] kadınlar, mehirlerini ödemek şartıyla, namuslu olmak, zina etmemek ve gizli dost tutmamak üzere Müslümanlara helâldir. Bu âyete göre Yahûdi ve Hristiyanlar müşrik sayılmamış; mü’min erkeklerin, Yahûdi ve Hristiyan kadınlarla evlenmesine izin verilmiş, ama mü’min kadınların, Yahûdi ve Hristiyan erkekleriyle evlenmesine müsaade edilmemiştir.
Bunun nedeni şudur: Müslümanlar bütün peygamberlere inanır ve saygı duyarlar. Diğer dinlerin mensupları ise, sadece kendi peygamberini tanırlar, son peygamber Muhammed'e inanmaz ve saygı duymazlar. Bu durumda müslüman bir erkekle evlenen Yahûdi ve Hristiyan kendi dinini rahatlıkla yaşar, bu hususta herhangi bir müdâheleye maruz kalmaz, dinine ve peygamberine saygısızlık görmez. Ama Yahûdi veya Hristiyan bir erkekle evlenen müslüman kadın, peygamberine saygısızlık, hatta hakaret edildiğini görür, dinî vecibelerini yerine getiremez.
Burada şu hususa dikkat edilmelidir: Kur’ân'a göre her Ehl-i Kitap müşrik değildir:
105Kitap Ehlinden, küfreden; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden şu kimseler ve ortak koşanlar, Rabbinizden size bir hayır indirilmesini istemezler. Allah ise, rahmetini dilediği kimseye mahsus kılar. Ve Allah, çok büyük armağan sahibidir. [Bakara/105]
1-3Kitap Ehlinden ve ortak koşanlardan küfretmiş; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddetmiş olan şu kimseler, kendilerine açık delil; içinde tertemiz/sapasağlam yazgılar bulunan, tertemiz sayfaları okuyan, Allah tarafından gönderilmiş bir elçi gelinceye kadar serbest bırakılmadılar, gözden çıkarılmadılar. [Beyine/1-3]
199Şüphesiz ki Kitap Ehlinden, Allah'a inananlar, size indirilene ve kendilerine indirilene –Allah'a samimiyetle saygı duyanlar olarak– inananlar da vardır. Onlar, Allah'ın âyetlerini az bir değere değişmezler. İşte onlar, ücretleri Rableri katında olanlardır. Şüphesiz Allah, hesabı çabuk görendir. [Âl-i İmrân/199]
113,114Hepsi bir değildirler. Kitap Ehli içinde doğruluk üzere bulunan bir önderli topluluk vardır ki onlar, gecenin saatlerinde boyun eğip teslimiyet göstererek Allah'ın âyetlerini okurlar. Allah'a ve âhiret gününe inanırlar, herkesçe iyi kabul edilen şeyleri emrederler, herkesçe kötülüğü kabul edilen şeylerden vazgeçirmeye çalışırlar, hayırlarda da birbirleriyle yarışırlar. Ve işte onlar, iyi insanlardandırlar. [Âl-i İmrân/113-114]*
*İşte Kuran, Bakara Suresi
Yorumlar -
Yorum Yaz