• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Kur'an İncelemeleri

 
Site Menüsü

89Al-i İmran Suresi 130-139




Hatalı Çevrilen Ayetler


89Al-i İmran Suresi 130-139


Hatalı Çeviri:
130. Ey iman edenler! Kat kat arttırılmış olarak faiz yemeyin. Allah'tan sakının ki kurtuluşa eresiniz.

131. Kâfirler için hazırlanmış bulunan ateşten sakının!

132. Allah'a ve Resûl'üne itaat edin ki rahmete kavuşturulasınız.

133. Rabbinizin bağışına ve takvâ sahipleri için hazırlanmış olup genişliği gökler ve yer kadar olan cennete koşun!

134. O takvâ sahipleri ki, bollukta da darlıkta da Allah için harcarlar; öfkelerini yutarlar ve insanları affederler. Allah da güzel davranışta bulunanları sever.

135. Yine onlar ki, bir kötülük yaptıklarında, ya da kendilerine zulmettiklerinde Allah'ı hatırlayıp günahlarından dolayı hemen tevbe-istiğfar ederler. Zaten günahları Allah'tan başka kim bağışlayabilir ki! Bir de onlar, işledikleri kötülüklerde, bile bile ısrar etmezler.

136. İşte onların mükâfatı, Rableri tarafından bağışlanma ve altlarından ırmaklar akan, içinde ebedî kalacakları cennetlerdir. Böyle amel edenlerin mükâfatı ne güzeldir!

137. Sizden önce nice (milletler hakkında) ilâhî kanunlar gelip geçmiştir. Onun için, yeryüzünde gezin dolaşın da (Allah'ın âyetlerini) yalan sayanların âkıbeti ne olmuş, görün!

138. Bu (Kur'an), bütün insanlığa bir açıklamadır; takvâ sahipleri için de bir hidayet ve bir öğüttür.

139. Gevşeklik göstermeyin, üzüntüye kapılmayın. Eğer inanmışsanız, üstün gelecek olan sizsiniz.



Doğru Çeviri:
130Ey iman etmiş kimseler! Kat kat artırılmış olarak ribayı [emeksiz, hizmetsiz, risksiz kazancı] yemeyin. Kurtuluşa ermeniz için Allah'ın koruması altına girin. 131Kâfirler; Allah'ın ilâhlığını, rabliğini bilerek reddeden kimseler için hazırlanmış olan ateşten de sakının. 132Merhamet olunmanız için Allah'a ve Elçi'ye itaat edin.

133-135Ve Rabbinizden bağışlanmaya, bollukta ve darlıkta Allah yolunda harcama yapan, öfkelerini yutan, insanları affeden, çirkin bir hayâsızlık işledikleri ya da kendi kendilerine haksızlık ettikleri zaman, Allah'ı hatırlayıp hemen günahlarından dolayı bağışlanma isteyen, –Allah'tan başka günahları bağışlayan kimdir?– yaptıkları kötü şeylerde bile bile ısrar etmeyen, Allah'ın koruması altına girmiş kişiler için hazırlanmış eni göklerle yer kadar olan cennete koşuşun. Ve Allah, iyilik, güzellik üretenleri sever.

136İşte bunların karşılığı, Rablerinden bağışlanma ve içinde sonsuza dek kalacakları altından ırmaklar akan cennetlerdir. Yapıp edenlerin karşılığı/ödülü ne güzeldir!

137Kesinlikle sizden önce uygulamalar gelip geçti. Hadi, yeryüzünde gezin de yalanlayıcıların âkıbetinin nasıl olduğunu bir görün.

138Bu emirler, insanlar için bir açıklama ve Allah'ın koruması altına girmiş kişiler için bir yol gösterme ve bir öğüttür.

139Ve gevşemeyin, üzülmeyin! Ve eğer inananlar iseniz, en üstün olan sizsiniz.



Bu âyetlerde, Uhud savaşı ortamında mü’minler, birtakım ilâhî ilkelerle yönlendirilmekte, sonra da kendilerine birtakım müjdeler verilmektedir:

• Kat kat artırılmış olarak ribayı yemeyin.

• Felâh bulmanız için Allah'a takvâlı davranın.

• Kâfirler için hazırlanmış olan ateşten sakının.

• Merhamet olunmanız için Allah'a ve Elçi'ye itaat edin.

• Rabbinizden bağışlanmaya, eni göklerle yer kadar olan, bollukta ve darlıkta infak eden, öfkelerini yutan, insanları affeden, çirkin bir hayâsızlık işledikleri ya da nefislerine zulmettikleri zaman, Allah'ı hatırlayıp hemen günahlarından dolayı bağışlanma isteyen, –Allah'tan başka günahları bağışlayan kimdir?– yaptıkları (kötü şeylerde) bile bile ısrar etmeyen muttakiler için hazırlanmış olan cennete koşuşun.

• Gevşemeyin, üzülmeyin! Eğer inananlar iseniz, en üstün olan sizsiniz.

Âyette ilk olarak faizin yer alması, insanları çıkarcılıktan uzak tutmak içindir. Zira Uhud'daki yenilginin en önemli nedeni, Müslümanların servet gailesine ve çapul peşine düşmeleri olmuştu. Kazandıkları zafer, çıkarcılık düşüncesi sonucu kaybedilmişti. Bir başka neden de faizin toplumda; açgözlülük, hırs, cimrilik, bencillik, nefret, kızgınlık, düşmanlık ve kıskançlık duyguları oluşturması nedeniyle birliğin sağlanmasına engel olmasıdır.

Faizin, kişileri köleleştirdiği, ülkeleri sömürgeleştirdiği Bakara/275-281'de detaylıca işlenmişti.

Âyette cennet, "eni göklerle yer kadar" olarak nitelenmiştir. Bu ifade, cennetin sınırını değil, insan aklının alamayacağı kadar geniş olduğunu ifade için kullanılmıştır. Nitekim birçok mübalağada, insanlar için de "deniz gibi, dağ gibi" tabirleri kullanılır.

Âyette muttakiler, bollukta ve darlıkta infak eden, öfkelerini yutan, insanları affeden, çirkin bir hayâsızlık işledikleri ya da nefislerine zulmettikleri zaman, Allah'ı hatırlayıp hemen günahlarından dolayı bağışlanma isteyen, yaptıkları (kötü şeylerde) bile bile ısrar etmeyen kimseler olarak tanıtılmıştır. Muttakilerin burada zikredilen özellikleri, bundan evvelki âyetlerde de defalarca zikredilmişti.

139. âyetteki, Ve eğer inananlar iseniz, en üstün olan sizsiniz ifadesiyle mü’minlere cesaret verilmektedir. Bu ilâhî vaad birçok yerde (örneğin; Saffat/171-173, Mücâdele/21, Fetih/7, Mü’min/51, Enbiyâ/105) konu edilmiş, biz de ilgili yerlerde detaylı olarak açıklamıştık.*




*İşte Kuran, Al-i İmran Suresi




Yorumlar - Yorum Yaz
Site Haritası
Takvim