• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Kur'an İncelemeleri

 
Site Menüsü

90Ahzab Suresi 6




Hatalı Çevrilen Ayetler


90Ahzab Suresi 6


Hatalı Çeviri:
6. Peygamber, müminlere kendi canlarından daha yakındır. Eşleri, onların analarıdır. Akraba olanlar, Allah'ın Kitabına göre, (mirasçılık bakımından) birbirlerine diğer müminlerden ve muhacirlerden daha yakındırlar; ancak, dostlarınıza uygun bir vasiyet yapmanız müstesnadır. Bunlar Kitap'ta yazılı bulunmaktadır.



Doğru Çeviri:
6Peygamber, mü’minlere kendi nefislerinden daha yakın, Peygamber'in eşleri, mü’minlerin analarıdır. Ve akrabalar, Allah'ın yazgısında hepsi aynı derecededir, –koruyucu, yakınlarınıza herkesçe kabul gören davranışı yapmanız dışında– mü’minlerden ve muhacirlerden daha önceliklidirler.


Bu, Kitap'ta yazılmıştır.

Bu âyette, şu hukukî ilkeler ortaya konulmaktadır:

• Peygamber, mü’minlere kendi nefislerinden daha yakındır.

• Peygamber'in eşleri, mü’minlerin analarıdır.

• Ve akrabalar birbirlerine, diğer mü’minlerden ve muhâcirlerden daha önceliklidirler.

Birinci ilkede, Rasûlullah'ın mü’minler için kendi canlarından daha öncelikli olması; herkesin kendi işinden önce O'nun öngördüğü işleri [din ve devlet işlerini] yapması gerektiği ortaya konulmuştur. Burada konu edilen yakınlık [velâyet], veliy-yi âm niteliğidir [devlet başkanı oluşu, devleti temsil edişidir].

24De ki: Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, akrabalarınız, kabileniz, elde ettiğiniz mallar, durgunluğa uğramasından ürperdiğiniz ticaret, hoşlandığınız meskenler, size Allah'tan, O'nun Elçisi'nden ve O'nun yolunda çaba harcamaktan daha sevimli ise, artık Allah, emrini getirinceye kadar bekleyiniz. Ve Allah, hak yoldan çıkmışlar toplumuna kılavuzluk etmez. [Tevbe/24]

22Allah'a ve âhiret gününe inanan bir topluluğu, Allah'a ve Elçisi'ne sınırı aşmaya uğraşanlarla karşılıklı sevgi bağı kurmuş hâlde bulamazsın. Bunlar, onların ister babaları olsun, ister çocukları olsun, ister kardeşleri olsun, ister akrabaları olsun. Onlar, Allah'ın, kalplerine imanı yazdığı ve kendilerini Kendisinden olan vahiy ile desteklediği kimselerdir. Ve Allah onları, sürekli kalanlar olarak altlarından ırmaklar akan cennetlere koyacaktır. Allah, onlardan hoşnut olmuştur, onlar da O'ndan hoşnut olmuşlardır. İşte bunlar, Allah'ın taraftarlarıdır. Gözünüzü açın! Allah'ın taraftarları, başarıya ulaşanların ta kendileridir. [Mücâdele/22]

Burada mü’minlere, devletlerine ve devlet başkanlarına karşı görevleri öğretilmektedir.

İkinci ilkede de, Rasûlullah'ın eşleri, mü’minlerin anneleri unvanıyla şereflenmiş, mü’minlerin onlara saygılı davranmaları, iyilikte bulunmaları ve onlarla evlenmemeleri hükme bağlanmıştır. Burada, Peygamber'in eşlerinin, mü’minlerin gerçek anneleri konumunda oldukları söylenmiyor. Nûr/29-31'de konu edilen aile içi mahremiyet serbestisi, Rasûlullah'ın eşleri için tanınmamakta, onları, –ileride 53-55. âyetlerde görüleceği üzere– serbestlik açısından sadece kendi akrabalarıyla sınırlamaktadır.

Üçüncü ilkede ise, hicret sonrası ortaya çıkmış olan bir problem ortadan kaldırılmıştır. Bu problemle ilgili klâsik eserlerde şu bilgiler mevcuttur:

Hişâm b. Urve babasından, o ez-Zübeyr'den, Akrabalar, Allah'ın Kitabı gereğince de... birbirlerine daha yakındırlar âyeti hakkında şunları söylediğini nakletmektedir: Biz Kureyşliler, Medîne'ye hiç bir malımız olmadığı hâlde geldik. Ensâr'ın çok iyi kardeşler olduğunu gördük, onlarla kardeş olduk. Biz onlara mirasçı olduk, onlar da bize mirasçı oldular. Ebû Bekr, Hârice b. Zeyd ile, ben de Ka‘b b. Mâlik ile kardeş oldum. (Bir keresinde) yanına geldiğimde silâh darbelerinin onu çok ağırlaştırmış olduğunu gördüm. Allah'a yemin ederim o öldüğünde dünyada ona benden başka kimse mirasçı olmadı. Nihâyet yüce Allah bu âyet-i kerîmeyi indirince, şer‘î mirasçılığımıza geri döndük.

Urve'den sabit olduğuna göre Rasûlullah (s.a) ez-Zübeyr ile Ka‘b b. Mâlik'i kardeş yapmıştı. Ka‘b, Uhud günü ağır bir yara almıştı. ez-Zübeyr bineğinin yularından tutmuş, onu (bineği üzerinde) getirmişti. Şâyet Ka‘b o gün vefat etmiş olsaydı, geriye pek çok dünyalık bırakmış olur ve ez-Zübeyr ona mirasçı olurdu. Yüce Allah, Akrabalar, Allah'ın Kitabı gereğince de diğer mü’minlerden... birbirlerine daha yakındırlar buyruğunu indirdi. Böylece yüce Allah, akrabalığın antlaşma yoluyla kurulan kardeşlik bağından daha öncelikli olduğunu açıklamış oldu. Bunun sonucunda da antlaşma yoluyla mirasçılık terkedildi, akrabalık sebebiyle birbirlerine mirasçı olmaya başladılar. [Kurtubî, el-Câmiu li Ahkâmi'l-Kur’ân.]

5-6. âyetlerde, evlâtlığın evlât olmadığı, dolayısıyla da aynı konumda değerlendirilemeyeceği bildirilmişti. Bu âyetteki, Ve akrabalar; Allah'ın yazgısında onlardan bir kısmı, bir kısmındandır,–velîlerinize ma‘rûfu yapmanız dışında– mü’minlerden ve muhâcirlerden daha önceliklidirler ifadesi ile de, gerçek kardeşlik ile din kardeşliği ayırılmıştır. Miras vs. gibi hükümlerin din kardeşliği için geçerli olmadığı, mirasın sadece hısım ve akrabalar arasında olacağı hükme bağlanmış; bununla birlikte –velîlerinize ma‘rûfu yapmanız dışında– istisnâsıyla, vasiyet yoluyla kişinin din kardeşlerine yardım ve destekte bulunulabileceği, "velâ" sözleşmesi yapılabileceği beyân edilmiştir.

Âyetteki, Bu, Kitap'ta yazılmıştır ifadesiyle, daha evvel inen ve bu konulara dair bilgi veren âyetlere işaret edilmiştir:

72Kuşkusuz iman etmiş, yurtlarından göç etmiş, Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla savaşan ve barındırıp yardım eden şu kimseler; evet işte bunlar, bazısı bazısının yardımcı, yol gösterici, koruyucu yakını olanlardır. İnanan ve hicret etmeyen kimselere gelince, hicret edene kadar, onlara yakınlık söz konusu değildir. Ve din uğrunda yardım isterlerse, aranızda antlaşma bulunan bir halk zararına olmaksızın, onlara yardım etmeniz gerekir. Ve Allah, yaptıklarınızı çok iyi görendir.
73Kâfirler; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddetmiş olan şu kimseler de, birbirlerinin yardımcı, yol gösterici, koruyucu yakınlarıdır. Eğer siz de onu yapmazsanız; mü’minler olarak birbirinizin velîsi [yardımcı, yol gösterici, koruyucu yakınları] olmazsanız, yeryüzünde büyük bir kargaşa ve insanları dinden döndürme işleri ortaya çıkar.
74Ve iman eden, hicret eden ve Allah yolunda var gücüyle gayret eden o kimseler ile barındıran ve yardım eden kimseler; işte bunlar, gerçek mü’minlerin ta kendileridir. Bunlar için bir bağışlanma ve saygın bir rızık vardır.
75Ve bundan sonra, inanan ve yurtlarından göç eden ve var gücüyle gayret eden kimseler; artık onlar da sizdendirler. Akraba olanlar da, Allah'ın kitabına göre, birbirlerine daha yakındırlar. Şüphesiz Allah, her şeyi en iyi bilendir. [Enfâl/72-75]*




*İşte Kuran, Ahzab Suresi




Yorumlar - Yorum Yaz
Site Haritası
Takvim