• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Kur'an İncelemeleri

 
Site Menüsü

92Nisa Suresi 71-76




Hatalı Çevrilen Ayetler


92Nisa Suresi 71-76


Hatalı Çeviri:
71. Ey iman edenler! Tedbirinizi alın; bölük bölük savaşa çıkın, yahut (gerektiğinde) topyekün savaşın.

72. İçinizden bazıları vardır ki (cihad konusunda) pek ağırdan alırlar. Eğer size bir felâket erişirse: «Allah bana lütfetti de onlarla beraber bulunmadım» der.

73. Eğer Allah'tan size bir lütuf erişirse -sanki sizinle onun arasında (zahirî) bir dostluk yokmuş gibi- «Keşke onlarla beraber olsaydım da ben de büyük bir başarı kazansaydım!» der.

74. O halde, dünya hayatını ahiret karşılığında satanlar, Allah yolunda savaşsınlar. Kim Allah yolunda savaşır da öldürülür veya galip gelirse biz ona yakında büyük bir mükâfat vereceğiz.

75. Size ne oldu da Allah yolunda ve «Rabbimiz! Bizi, halkı zalim olan bu şehirden çıkar, bize tarafından bir sahip gönder, bize katından bir yardımcı yolla!» diyen zavallı erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda savaşmıyorsunuz!

76. İman edenler Allah yolunda savaşırlar, inanmayanlar ise tâğut (bâtıl davalar ve şeytan) yolunda savaşırlar. O halde şeytanın dostlarına karşı savaşın; şüphe yok ki şeytanın kurduğu düzen zayıftır.



Doğru Çeviri:
71Ey iman etmiş kişiler! Önleminizi alın, sonra da onlara karşı ya küçük birlikler hâlinde sefere çıkın veya topluca sefere çıkın.

72Şüphesiz sizden bir kısmı da kesinlikle ağır davranır. Sonra size bir musibet isabet edince: “Kesinlikle Allah bana lutfetti de onlarla beraber tanık olarak bulunmadım” der.

73Ve eğer size Allah'tan bir armağan isabet ederse, kesinlikle, sanki sizinle kendisi arasında hiç sevgi yokmuş gibi, şüphesiz: “Ah ne olurdu, onlarla beraber olaydım da çok büyük başarıya erseydim!” diyecektir.

74O hâlde basit dünya hayatını, âhiret karşılığında satacak kimseler, Allah yolunda savaşsınlar. Her kim, Allah yolunda savaşır da öldürülür veya galip gelirse, artık Biz, ona çok büyük bir ödül vereceğiz.

75Size ne oluyor da, Allah yolunda ve “Ey Rabbimiz! Bizleri bu halkı kendi benliklerine haksızlık eden kimseler olan memleketten çıkar, nezdinden bize bir koruyucu, yol gösterici yakın, nezdinden iyi bir yardımcı kıl” diyen zayıf düşürülmüş erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda savaşmıyorsunuz?

76İman etmiş kimseler, Allah yolunda savaşırlar. Kâfirler; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddetmiş kişiler de tâğut yolunda savaşırlar. O hâlde siz şeytanın yakınları, yardımcıları ile savaşın. Şüphesiz şeytanın tuzağı çok zayıftır.



Bu âyetler bağımsız bir necm olup, artık organize olmuş ve devlet kurmuş olan mü’minlerin nizam-ı âlem için yapmaları gerekenler [savaş, infak vs.] üzerinde durulmakta ve mü’minlerin her an savaşa hazırlıklı olmaları istenmektedir.

Burada, Önleminizi alın ifadesindeki önlem, savaş için gerekli donanım ve levazım, eğitim ve istihkam gibi tedbirlerdir. Bu konu Enfâl/60'ta şöyle ifade edilmişti:

60Ve siz de gücünüzün yettiği kadar onlara karşı her çeşitten kuvvet biriktirin ve savaş atları hazırlayın ki onlarla, Allah'a düşman olanları, kendi düşmanlarınızı ve Allah'ın bilip de sizin bilmediğiniz, bunlardan aşağı daha başkalarını korkutasınız. Ve Allah yolunda her ne harcarsanız o size eksiksiz ödenir ve siz haksızlığa uğratılmazsınız. [Enfâl/60]

Âyetteki, Küçük birlikler hâlinde sefere çıkınız veya toptan sefere çıkınız ifadesinden de, mü’minlerin operasyon ekipleri ve büyük bir ordu oluşturmaları istenmektedir. Burada verilen görevler, Tevbe sûresi'nde şu ifadelerle yer almaktadır:

39Eğer savaşa çıkmazsanız, Allah sizi acıklı bir azap ile azaplandırır ve yerinize başka bir toplumu getirir ve siz O'na zarar diye bir şey veremezsiniz. Ve Allah, her şeye en iyi güç yetirendir.
40Eğer siz, Elçi'ye yardım etmezseniz, bilin ki Allah O'na kesinlikle yardım etmiştir. Hani o kâfirler; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddetmiş kişiler, o'nu ikinin ikincisi olarak çıkarmışlardı. Hani ikisi mağarada idiler. Hani O, arkadaşına "Üzülme, şüphesiz Allah bizimle beraberdir" diyordu. Bunun üzerine Allah, O'nun üzerine kalbi teskin eden güven ve yatışma duygularını/morallerini içlerine koymuş, O'nu sizin görmediğiniz askerlerle güçlendirmiş ve kâfirlerin; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden kişilerin sözünü en alçak yapmıştı. Allah'ın kelimesi de en yücenin ta kendisidir. Ve Allah, en üstün, en güçlü, en şerefli, mağlûp edilmesi mümkün olmayan/mutlak galip olandır, en iyi yasa koyan, bozulmayı iyi engelleyen/sağlam yapandır.
41Hafif teçhizatla ve ağırlıklı olarak savaşa çıkın ve mallarınızla, canlarınızla Allah yolunda gayret gösterin. Eğer bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır.
42Eğer sefer, yakın bir kazanç ve sıradan bir sefer olsaydı, onlar kesinlikle seni izlerlerdi. Fakat o yapılması zor olan iş kendilerine uzak geldi. Bununla beraber, "Bizim de gücümüz yetseydi, kesinlikle sizinle beraber elbette çıkardık" diye Allah'a yemin edecekler –kendilerini yıkıma uğratıyorlar– ve Allah biliyor ki onlar, kesinlikle yalancı kimselerdir. [Tevbe/39-42]

Savaş şartlarında mü’minlerin yapmaları gerekenlerin bir bölümü de şu âyetle belirlenmiştir:

72-73. âyetlerde, Şüphesiz sizden bir kısmı da kesinlikle ağır davranır. Sonra size bir musibet isâbet edince, "Kesinlikle Allah bana lütfetti de onlarla beraber tanık olarak bulunmadım" der. Ve eğer size Allah'tan bir lütuf isâbet ederse, kesinlikle sanki, sizinle kendisi arasında hiç sevgi yokmuş gibi, şüphesiz "Ah ne olurdu, onlarla beraber olaydım da çok büyük başarıya erseydim!" diyecektir ifadesiyle, savaş hakkında olumsuz davranan tipler kınanmaktadır, ki bunlar, savaşa katılan mücâhidlere bir yenilgi veya musibet isâbet ettiğinde, savaşa katılmadığı için sevinirler ve bunu da Allah'ın nimeti sayarlar. Ama savaşa katılan mü’minler Allah'ın yardımı ile zafer ve ganimet elde edince haset etmekten utanmazlar.

74. âyette, O hâlde basit hayatı, âhiret karşılığında satacak kimseler, Allah yolunda savaşsınlar. Her kim Allah yolunda savaşır da öldürülür veya gâlip gelirse, artık Biz ona çok büyük bir mükâfât vereceğiz ifadesiyle, Allah için savaşa katılanların kavuşacakları nimetler müjdelenmektedir. Bu müjdeler şu âyetlerde de görülmektedir:

111,112Şüphesiz Allah, tevbe eden, kulluk eden, övgüde bulunan, seyahat eden, Allah'ı birleyen, boyun eğip teslimiyet gösteren, herkesçe kabul gören iyi şeyleri emreden, kötü olan her şeyden vazgeçiren, Allah'ın hududunu koruyan inananlardan, canlarını ve mallarını şüphesiz cenneti onlara verme karşılığında satın almıştır: Onlar, Allah yolunda savaşırlar; sonra öldürürler ve öldürülürler. Bu, Allah'ın Tevrât, İncîl ve Kur’ân'daki gerçek bir vaadidir Ve sözünü, Allah'tan daha çok tutan kim vardır? Öyleyse, yaptığınız alış-verişle sevinin. Ve işte bu, büyük kurtuluşun ta kendisidir. Ve mü’minlere müjde ver! [Tevbe/111,112]

10-13Ey iman etmiş kimseler! Size, sizi can yakıcı bir cezadan kurtaracak, kazançlı bir ticaret göstereyim mi? Allah'a ve O'nun elçisi'ne inanacaksınız; Allah yolunda canlarınızla, mallarınızla çaba harcayacaksınız. İşte bu, eğer bilirseniz, sizin için daha iyidir: Sizin günahlarınızı bağışlar ve sizi altlarından ırmaklar akan cennetlere ve Adn cennetlerindeki hoş meskenlere girdirir. İşte bu, büyük kurtuluştur. Ve sizin seveceğiniz başka bir şey daha: Allah'tan yardım ve yakın bir fetih... Ve inananlara müjde ver.
14Ey iman etmiş kişiler! Allah'ın yardımcıları olun; nitekim Meryem oğlu Îsâ, havarilere: "Allah'a benim yardımcılarım kimdir?" demişti. Havariler: "Allah'ın yardımcıları biziz" dediler. Sonra İsrâîloğulları'ndan bir zümre inandı, bir zümre inanmadı. Sonra da Biz, inanmış kimseleri, düşmanlarına karşı güçlendirdik de onlar üstün geldiler. [Saff/10-14]

75. âyetteki, Size ne oluyor da, Allah yolunda ve "Ey Rabbimiz! Bizleri bu halkı zâlim olan memleketten çıkar, nezdinden bize bir velî, nezdinden iyi bir yardımcı kıl" diyen zayıf düşürülmüş erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda savaşmıyorsunuz? ifadesiyle bir savaş gerekçesi açıklanmaktadır. Buna göre, zâlimler/müşrikler tarafından din, iman ve hürriyetleri kısıtlanan ve, Ey Rabbimiz! Bizleri bu halkı zâlim olan memleketten çıkar, nezdinden bize bir velî, nezdinden iyi bir yardımcı kıl diye Allah'a yakaran garibanların imdadına koşmak gerekir. Zulüm ve esaret altındaki mü’minleri kurtarmak ümmetin boynunun borcudur.

Savaş gerekçeleri daha evvel de beyân edilmişti:

39-41Kendilerine savaş açılan kimselere, kendileri haksızlığa uğramaları; onlar, başka değil sırf "Rabbimiz Allah'tır" dedikleri için haksız yere yurtlarından çıkarılmaları nedeniyle savaşmalarına izin verildi.
Ve şüphesiz ki Allah, onları zafere ulaştırmaya en iyi gücü yetendir. Eğer Allah, bir kısım insanları diğer bir kısmı ile defedip önlemeseydi, mutlak sûrette, filiz, tomurcuk, ağaçtaki meyve, toplanmış tahıl, bakliyat, kıraç arazide diken, yapılı bina ne varsa hepsi, tüm alış-veriş yerleri; çarşı-pazar, tüm Salat; destek yerleri (iş; istihdam ve istihsal yerleri, eğitim öğretim kurumları ve güvenlik merkezleri) ve içlerinde Allah'ın ismi bol bol anılan mescitler yerle bir edilirdi.
Allah, Kendisine yardım edenlere –kendilerini yurtlandırıp güçlendirirsek salâtı ikame eden [mâlî yönden ve zihinsel açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumları oluşturan, ayakta tutan],zekâtı/vergilerini veren, örfe uygun/herkesçe kabul gören iyi şeyleri emreden ve vahiy ve ortak akıl ile kötülüğü, çirkinliği kabul edilen şeylerden alıkoyan kimselere– kesinlikle yardım eder. Hiç şüphesiz Allah, çok güçlüdür, mutlak galiptir. İşlerin sonucu da sadece Allah'a âittir. [Hacc/39-41]

33,34Allah'a ve Elçisi'ne karşı savaşan; bozum yapmaya teşebbüs etmiş olan ve yeryüzünde kargaşa çıkarmaya çalışanların –siz onlar üzerine güçlü olmazdan/onları yakalayıp denetim altına almazdan önce hatalarından dönenler hariç– karşılığı, ancak öldürülmeleri/eğitime öğretime tabi tutup dönmelerinin sağlanması veya kent yaşamından uzaklaştırılıp çiftliklerde tarım işçiliği yaptırılması, taş ocaklarında çalıştırılmaları yahut sözleşmelerden; taahhütlerden ilişkilerinin kesilmesi, ya da bulundukları yerden sürgün edilmeleridir. Bu, onlar için dünyada bir aşağılıktır. Âhirette de onlar için büyük bir azap vardır. Artık iyi bilin ki Allah, çok bağışlayan ve çok merhamet edendir. [Mâide/33-34]*




*İşte Kuran, Nisa Suresi




Yorumlar - Yorum Yaz
Site Haritası
Takvim