96Ra'd Suresi 41-43
Hatalı Çevrilen Ayetler
96Ra'd Suresi 41-43
Hatalı Çeviri:
41. Bizim, yeryüzüne gelip, onu uçlarından eksilttiğimizi görmediler mi? Allah (dilediği gibi) hükmeder, O'nun hükmünü bozacak kimse yoktur. Ve O hesabı çabuk görendir.
42. Onlardan öncekiler de (peygamberlerine) tuzak kurmuşlardı; halbuki bütün tuzaklar Allah'a aittir. Çünkü O, herkesin ne kazanacağını bilir. Bu yurdun (dünyanın) sonunun kimin olduğunu yakında kâfirler bileceklerdir!
43. Kâfir olanlar: Sen resûl olarak gönderilmiş bir kimse değilsin, derler. De ki: Benimle sizin aranızda şahit olarak Allah ve yanında Kitab'ın bilgisi olan (Peygamber) yeter.
Doğru Çeviri:
41Ve onlar, şüphesiz Bizim yeryüzüne geldiğimizi, onu etrafından noksanlaştırdığımızı görmediler mi? Allah hükmeder. O'nun hükmünü engelleyecek hiçbir kimse yoktur. Ve O, hesabı çok hızlı görendir.
42Onlardan önceki kimseler de hileler yapmışlardı. Fakat bütün hileleri bozup cezalandırmak Allah'a aittir. O, her kişinin ne kazandığını bilir. Bu yurdun âkıbetinin kim için olduğunu, kâfirler; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddedenler de yakında bilecekler.
43Ve küfretmiş; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddetmiş olan şu kişiler: “Sen elçi değilsin” diyorlar. De ki: “Benimle sizin aranızda en iyi tanık olarak Allah ve yanında Kitab'ın bilgisi bulunan kişi yeter.”
41. âyetteki, Ve onlar, şüphesiz Bizim yeryüzüne geldiğimizi, onu etrafından noksanlaştırdığımızı görmediler mi? İfadesinin anlattığı yeryüzünün sürekli küçülüşü ve döndükçe kutuplardan basıklaşma olayı ile ilgili Bilim- Teknik kitaplarında ayrıntılı bilgi bulunmaktadır. Oralardan ayrıntılı olarak okunmasını öneririz.
Bu konuda Enbiya/44’te de açıklamalarımız olmuştu.
Bilim adamlarının teorilerie göre ki sonradan ispatlanmıştır; Yerküre oluşurken ve henüz çok sıcak ve eriyik halde iken geçen milyonlarca yıl zarfında üst kısmı uzayın derin donduruculuğunda bir miktar soğuyup ince bir kabuk tutma aşamasını yaşarken mars büyüklüğünde bir gezegen ya da gezegenimsi kütle yerküreye bir açı ile yaklaşarak çarpmış, aynı bıçağın portakalın üst tepesini aldığı gibi traşlamış ve dünyadan eksiltmiştir. Bu eksiltilen ve parçalanıp uzaya dağılan dünyanın parçaları, çekim gücüyle zaman içinde birbirine yapışıp-birleşerek yerkürenin uydusu AY'ı oluşturmuştur.Bunun kanıtı da da şöyledir:
Demir ve Nikel ağır elementlerdir ve bu yüzden büyük oranlarda dıştan içe çökmüş ve dünyanın çekirdeğini oluşturmuş, kabuk kısmında ise çekirdeğe göre çok daha az bir oranda kalmıştır.
Astronotlar aya gidip ay taşı ve kayaçlarını dünyaya örnek olarak getirdiklerinde yapılan çeşitli analizlerde demir miktarının dünya kabuğundan bile az olduğunu görmüşlerdir. Zira bu taşlarda dünyaya çarpan gezegenin kendi yapısının da bu taşlara geçtiği anlaşılmıştır. Ay dünyadan kopmamış (kopsaydı aynı demir oranına sahip olacaktı) dünya ilebir başka gezegen çarpışması sonucu uzaya dağılan ve dünyadan da eksiltilen parçacıklardan oluşmuştur. Bunu bilim adamları bilgisayar canlandırmaları ve matematiksel hesaplarla da bulmuş ve artık bu teori kabul görmektedir...Yüce Allah dünyadan eksilterek ayını oluşturmuş, birbirine gerekli yaşamın oluşması için bağlamıştır.
Ekte ilgili belgeselden çektiğim fotografları bulacaksınız.
Belgeselin youtube adresi: https://www.youtube.com/watch?v=ys5hmBkyvag
42. âyette, Onlardan önceki kimseler de hileler yapmışlardı. Fakat bütün hileler [hileleri bozup cezalandırmak] Allah'a aittir. O, her nefsin ne kazandığını bilir. Bu yurdun âkıbetinin kim için olduğunu kâfirler de yakında bilecekler ifadesiyle inkârcılar tehdit edilmişlerdir. Zira Allah'a karşı hiçbir plân ve tuzak işlemez:
50Ve onlar, böyle bir tuzak kurdular, şüphesiz Biz de onların farkında olmadığı bir ceza ile cezalandırdık.
51İşte bak! Onların tuzaklarının âkıbeti nice oldu, şüphesiz Biz onları ve toplumlarını toptan yerle bir ettik. 52İşte, onların, şirk koşmak sûretiyle işledikleri yanlışlar yüzünden çatıları çöküp ıpıssız kalmış evleri. Hiç şüphesiz ki bunda, bilen bir toplum için bir alâmet/gösterge vardır. [Neml/50-52]
43. âyette müşrikler, Sen gönderilmiş [elçi] değilsin demişlerdir, ki kâfirlerin elçileri yalanlaması yeni bir şey değildir:
27Buna karşılık, toplumunun kâfirlerinin; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddetmiş olanlarının ileri gelenleri: "Biz seni sadece bizim gibi sıradan bir insan olarak görüyoruz. Sana sığ görüşlü aşağı tabakalarımızdan/ayak takımımızdan başkasının uyduğunu görmüyoruz. Sizin bizim aleyhimize bir fazlalığınızı da görmüyoruz. Tam tersine biz, sizi yalancılar sanıyoruz" dediler. [Hûd/27]
Müşriklerin bu iddiasına karşı Allah da Elçisi'ne, Benimle sizin aranızda en iyi tanık olarak Allah ve yanında Kitab'ın bilgisi bulunan kişi yeterdemesini emretmektedir, ki bunun detayı, Rahmân ve İnsan sûrelerindedir. O nedenle bağlantıya dikkat edilmelidir.*
*İşte Kuran, Ra'd Suresi
Yorumlar -
Yorum Yaz