• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Kur'an İncelemeleri

 
Site Menüsü

103Hacc Suresi 42-51




Hatalı Çevrilen Ayetler


103Hacc Suresi 42-51


Hatalı Çeviri:
42, 43, 44. (Resûlüm!) Eğer onlar (inkârcılar) seni yalanlıyorlarsa, (şunu bil ki) onlardan önce Nuh'un kavmi, Âd, Semûd, İbrahim'in kavmi, Lût'un kavmi ve Medyen halkı da (peygamberlerini) yalanladılar. Musa da yalanlanmıştı. İşte ben o kâfirlere süre tanıdım, sonra onları yakaladım. Nasıl oldu benim onları reddim (cezalandırmam)!

45. Nitekim, birçok memleket vardı ki, o memleket (halkı) zulmetmekte iken, biz onları helâk ettik. Şimdi o ülkelerde duvarlar, (çökmüş) tavanların üzerine yıkılmıştır. Nice kullanılmaz hale gelmiş kuyular ve (ıssız kalmış) ulu saraylar vardır.

46. (Seni yalanlayanlar) hiç yeryüzünde dolaşmadılar mı? Zira dolaşsalardı elbette düşünecek kalpleri ve işitecek kulakları olurdu. Ama gerçek şu ki, gözler kör olmaz; lâkin göğüsler içindeki kalpler kör olur.

47. (Resûlüm!) Onlar senden azabın çabuk gelmesini istiyorlar. Allah vâdinden asla dönmez. Muhakkak ki, Rabbinin nezdinde bir gün sizin saymakta olduklarınızdan bin yıl gibidir.

48. Nice ülkeler var ki, zulmedip dururlarken onlara mühlet verdim. Sonunda onları yakaladım. Dönüş yalnız banadır.

49. De ki: Ey insanlar! Ben ancak sizin için apaçık bir uyarıcıyım.

50. İman edip sâlih ameller işleyen kimseler için mağfiret ve bol rızık vardır.

51. Âyetlerimiz hakkında (onları tesirsiz kılmak için) birbirlerini geri bırakırcasına yarışanlara gelince, işte bunlar, cehennemliklerdir.



Doğru Çeviri:
42-44Ve eğer onlar, seni yalanlıyorlarsa bil ki onlardan önce Nûh'un toplumu, Âd, Semûd, İbrâhîm'in toplumu, Lût'un toplumu, Medyen ashâbı da yalanlamışlardı. Mûsâ da yalanlandı da Ben, kâfirlere; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden o kimselere bir süre verdim. Sonra da onları yakalayıverdim. Peki, Beni tanımamak nasılmış!

45Sonra nice kentler de vardı ki şirk koşmak sûretiyle yanlış; kendi zararlarına iş yaparlarken Biz, onları değişime/ yıkıma uğrattık. Artık damları çökmüş, duvarları üzerine yıkılmıştır; nice terk edilmiş kuyularla bomboş kalmış, kireçle/ betonla sağlamlaştırılmış saraylar!

46Peki onlar, yeryüzünde dolaşmadılar mı ki kendilerinin, akıl edecekleri kalpleri ve işitecekleri kulakları olsun. İşte, şüphe yok ki, gözler kör olmaz, fakat göğüslerin içindeki kalpler kör olur.

47Ve senden azabı çabuklaştırmanı istiyorlar. Hâlbuki Allah, sözünden asla caymayacaktır. Ve şüphesiz Rabbinin katında bir gün, sizin sayacaklarınızdan bin sene gibidir.

48Ve şirk koşmak sûretiyle yanlış; kendi zararlarına iş yapıp duran nice kentler; Ben, kendilerine süre tanıdım, sonunda onları yakalayıverdim. Dönüş, sadece Bana'dır.

49,50De ki: “Ey insanlar! Ben, sizin için sadece apaçık/ açıklayan anlatan bir uyarıcıyım. Artık, iman etmiş olanlar ve düzeltmeye yönelik işler yapanlar; bağışlanma ve hatırı sayılır rızık sadece onlar içindir.”

51Âcizleştirme yarışı yaparak âyetlerimiz hakkında koşan kimseler; işte onlar, cehennemin yârânıdır.



42-44Ve eğer onlar, seni yalanlıyorlarsa bil ki onlardan önce Nûh'un toplumu, Âd, Semûd, İbrâhîm'in toplumu, Lût'un toplumu, Medyen ashâbı da yalanlamışlardı. Mûsâ da yalanlandı da Ben, kâfirlere; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden o kimselere bir süre verdim. Sonra da onları yakalayıverdim. Peki, Beni tanımamak nasılmış!

45Sonra nice kentler de vardı ki şirk koşmak sûretiyle yanlış; kendi zararlarına iş yaparlarken Biz, onları değişime/ yıkıma uğrattık. Artık damları çökmüş, duvarları üzerine yıkılmıştır; nice terk edilmiş kuyularla bomboş kalmış, kireçle/ betonla sağlamlaştırılmış saraylar!

46Peki onlar, yeryüzünde dolaşmadılar mı ki kendilerinin, akıl edecekleri kalpleri ve işitecekleri kulakları olsun. İşte, şüphe yok ki, gözler kör olmaz, fakat göğüslerin içindeki kalpler kör olur.

47Ve senden azabı çabuklaştırmanı istiyorlar. Hâlbuki Allah, sözünden asla caymayacaktır. Ve şüphesiz Rabbinin katında bir gün, sizin sayacaklarınızdan bin sene gibidir.

48Ve şirk koşmak sûretiyle yanlış; kendi zararlarına iş yapıp duran nice kentler; Ben, kendilerine süre tanıdım, sonunda onları yakalayıverdim. Dönüş, sadece Bana'dır.


Bu paragrafta, Rasûlullah teselli edilmekte ve insanlar –gözlem yapmak sûretiyle– akıllarını başlarına almaya çağırılmaktadır. Yalanlanması karşısında Rasûlullah birçok kez teselli edilmiştir:

33Biz onların söylediklerinin seni kesinlikle üzdüğünü elbette biliyoruz. Ama onlar aslında seni yalanlamıyorlar; ama şirk koşarak yanlış; kendi zararlarına iş yapan o kimseler Allah'ın âyetlerini bile bile reddediyorlar.
34Ve elbette ki senden önce de elçiler yalanlanmıştı da kendilerine yardımımız gelinceye kadar yalanlanmaya ve eziyet olunmaya sabretmişlerdi. Ve Allah'ın sözlerini değiştirecek hiçbir kimse yoktur. Hiç şüphesiz ki, sana, elçilerin haberlerinden bir kısmı gelmiştir de. [En‘âm/33-34]

Allah için zaman önemli değildir. Kâfirlere mühlet verilmesi, onların ihmal edildiği anlamına gelmez:

42,43Sakın şirk koşarak yanlış; kendi zararlarına iş yapanların yaptıklarından Allah'ın duyarsız/bilgisiz olduğunu sanma! Ancak O, onları, başlarını dikerek koşacakları, gözlerin dışa fırlayacağı bir gün için erteliyor. Onların bakışları kendilerine dönmez ve onların gönülleri bomboştur. [İbrâhîm/42-43]

61Ve eğer Allah, yanlış işleri nedeniyle insanları sorgulayıp cezalandıracak olsaydı, yeryüzünün üstünde irili-ufaklı tüm canlılardan hiçbir şey bırakmazdı. Velâkin onları adı konulmuş bir süreye kadar erteler. Artık onların sürelerinin sonu gelince de ne bir saat ertelenebilirler, ne de öne alınabilirler. [Nahl/61]

45Ve eğer Allah, kazanmakta oldukları şeyler dolayısıyla insanları sorgulayıp cezalandıracak olsaydı, yeryüzünde küçük-büyük hiçbir canlıyı bırakmazdı. Velâkin onları, adı konmuş bir süreye kadar ertelemektedir. Sonunda süre sonları geldiği zaman da artık şüphesiz Allah, Kendi kullarını en iyi görendir. [Fâtır/45]

Kırk beşinci ayette ki "45Sonra nice kentler de vardı ki şirk koşmak sûretiyle yanlış; kendi zararlarına iş yaparlarken Biz, onları değişime/yıkıma uğrattık." ifadesi açıkça gösteriyor ki şirk koşanlar; Allah’ın astlarından otorite kabul edenler, kendi benliklerini sıfırladıkları için, yıkıma uğramakta, sonunda da yok olup gitmektedirler.

46. âyetteki, İşte şüphe yok ki, gözler kör olmaz, fakat göğüslerin içindeki kalpler kör olur ifadesi, mecazî anlamdadır. Kalp, bilginin, bilincin, hislerin, zihnî ve ahlâkî niteliklerin merkezi kabul edildiğinden bu ifade kullanılmıştır.

Bu pasajın iniş sebebine dair şu nakledilmiştir:

İbn Abbâs ve Mukâtil derler ki: Yüce Allah'ın, Kim bunda kör ise, o âhirette de kördür (İsrâ/72) buyruğu nâzil olunca, İbn Umm Mektûm, "Ey Allah'ın Rasûlü!" "Ben dünyada gözleri görmeyen bir kimseyim, âhirette de kör mü olacağım?" diye sorunca, Çünkü gözler kör olmaz. Asıl göğüslerdeki kalpler kör olur buyruğu indi. [Kurtubî, el-Câmiu li Ahkâmi'l-Kur’ân.]

47. âyetteki, Ve senden azabı çabuklaştırmanı istiyorlar ifadesinde gönderme yapılanlar ise Nadr b. el-Hâris ve Ebû Cehl gibi kimselerdir. Bunlar daha önce de konu edilmişti.

70Onlar dediler ki: "Demek sen Allah'a; başkasını karıştırmadan kulluk edelim ve atalarımızın kulluk ettiklerini bırakalım diye mi bize geldin? Eğer doğrulardan isen, bizi tehdit ettiğin şeyi bize getir!" [A‘râf/70]

102Ve Rabbin, halkı şirk koşarak yanlış; kendi zararlarına iş yapan kimseler olan kentleri yakaladığında, O'nun yakalayışı işte böyledir. Şüphesiz O'nun yakalaması pek acıklıdır, çok çetindir! [Hûd/102]

77,78Kendilerine, "Elinizi çekin, salâtı ikame edin [mâlî yönden ve zihinsel açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumları oluşturun, ayakta tutun], zekâtı/vergiyi verin" denilenleri görmedin mi/hiç düşünmedin mi? Sonra savaş üzerlerine yazıldığında, onlardan bir grup, Allah'a duydukları saygıyla, sevgiyle, bilgiyle ürperti gibi yahut daha şiddetli olarak insanlara saygıyla, sevgiyle, bilgiyle ürperti duyarlar. Ve "Rabbimiz, ne diye savaşı üzerimize yazdın, bizi yakın bir zamana ertelemeli değil miydin?" dediler. De ki: "Dünyanın kazanımı, çok azdır. Âhiret ise Allah'ın koruması altına girmiş kişiler için daha hayırlıdır ve siz "bir hurma çekirdeğindeki ipince bir iplik kadar" bile haksızlığa uğratılmayacaksınız. Her nerede olursanız olun ölüm size yetişir, son derece sağlam kaleler içinde bulunsanız bile." Ve onlara bir iyilik isabet ederse, "Bu Allah'tandır" derler, bir kötülüğe uğrarlarsa, "Bu sendendir" derler. De ki: "Hepsi Allah'tandır." Bunlara rağmen bu topluma ne oluyor ki, neredeyse hepten söz anlamayacaklar? [Nisâ/77-78]

32Bir vakit de onlar, "Ey Allah'ım! Eğer bu, Senin katından gelmiş bir hakkın/gerçeğin ta kendisi ise, hiç durma üstümüze gökten taşlar yağdır veya bize çok acı veren bir azap ver" demişlerdi. [Enfâl/32]

16Ve dediler ki: "Rabbimiz! Hesap gününden önce bizim azaptan payımızı acele ver bize!" [Sâd/16]



49,50De ki: “Ey insanlar! Ben, sizin için sadece apaçık/ açıklayan anlatan bir uyarıcıyım. Artık, iman etmiş olanlar ve düzeltmeye yönelik işler yapanlar; bağışlanma ve hatırı sayılır rızık sadece onlar içindir.”

51Âcizleştirme yarışı yaparak âyetlerimiz hakkında koşan kimseler; işte onlar, cehennemin yârânıdır.


İnsanlar için bir beyânname niteliğinde olan bu âyetlerde, Rasûlullah'ın insanların menfaati için görevlendirilmiş bir uyarıcı olduğu, tebliğ ettiği mesajdan herhangi bir çıkarı olmadığı; iman eden ve sâlihâtı işleyenlerin mağfiret ve kerîm bir rızka nail olacakları, Allah ve Rasûlü'yle boy ölçüşmeye kalkanların ise cehennemi boylayacakları bildirilmektedir. Bu hususa 15. âyette de işaret edilmişti.

* Ve onlar, şüphesiz Bizim yeryüzüne geldiğimizi, onu etrafından noksanlaştırdığımızı görmediler mi? Allah hükmeder. O'nun hükmünü engelleyecek hiçbir kimse yoktur. Ve O, hesabı çok hızlı görendir. [Ra‘d/41]

* Küfreden; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden ve Allah yolundan çeviren şu kimseler, Biz yaptıkları bozgunculuk nedeniyle onlara azap üstüne azap artırdık. [Nahl/88]*




*İşte Kuran, Hacc Suresi




Yorumlar - Yorum Yaz
Site Haritası
Takvim