• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Kur'an İncelemeleri

 
Site Menüsü

51Yunus Suresi 71-74

Hatalı Çevrilen Ayetler



51Yunus Suresi 71-74



Hatalı Çeviri:
71. Onlara Nuh’un haberini oku: Hani o kavmine demişti ki: «Ey kavmim! Eğer benim (aranızda) durmam ve Allah’ın âyetlerini hatırlatmam size ağır geldi ise, ben yalnız Allah’a dayanıp güvenirim. Siz de ortaklarınızla beraber toplanıp yapacağınızı kararlaştırın. Sonra işiniz başınıza dert olmasın. Bundan sonra (vereceğiniz) hükmü, bana uygulayın ve bana mühlet de vermeyin.»
72. «Eğer yüz çeviriyorsanız, zaten ben sizden bir ücret istemedim. Benim ecrim Allah’tan başkasına ait değildir ve bana müslümanlardan olmam emrolundu.»
73. Yine de onu yalanladılar, biz de hem onu hem de onunla beraber gemide bulunanları kurtardık ve onları (yeryüzünde) halifeler kıldık; âyetlerimizi yalanlayanları da (denizde) boğduk. Bak ki uyarılanların (fakat inanmayanların) sonu nasıl oldu!
74. Sonra onun arkasından birçok peygamberi kendi toplumlarına gönderdik. Onlara mucizeler getirdiler. Fakat onlar daha önce yalanladıkları şeye inanacak değillerdi. İşte haddi aşanların kalplerini biz böyle mühürleriz.



Doğru Çeviri:
71,72Bir de onlara Nûh'un önemli haberlerini oku: Hani o toplumuna: “Ey toplumum! Eğer benim makamım; görevli oluşum, size karşı çıkışım ve Allah'ın âyetleriyle öğüt verişim size ağır geliyorsa, şunu bilin ki, ben, işin sonucunu yalnızca Allah'a bırakmışımdır. Artık siz ve ortaklarınız her ne yapacaksanız toplanıp bütün gücünüzle karar veriniz. Sonra bu işiniz size dert olmasın. Sonra bana gerçekleştirin, bana süre de tanımayın. Sonra da eğer yüz çevirirseniz; zaten ben sizden bir ücret istemedim! Benim ücretim sadece Allah'ın üzerinedir. Ve ben Müslümanlardan olmakla emrolundum” demişti.
73Buna rağmen yine de o'nu yalanladılar. Biz de o'nu ve gemide; TEVHİT- İSLAM DİNİNDE kendisiyle beraber olanları kurtardık. Ve onları gidenlerin yerine getirdik. Âyetlerimizi [alâmetlerimizi/ göstergelerimizi] yalanlayanları da BÜYÜK belalara batırıp perişan ettik. O uyarılanların akıbetinin nasıl olduğuna bir bakıver.
74Sonra onun ardından kendi toplumlarına elçiler gönderdik de onlar, onlara apaçık belgeler getirdiler. Ama daha önce onu yalanlamaları nedeniyle inanmadılar. İşte Biz, sınırı aşanların kalplerini böyle damgalarız/mühürleriz.



71,72Bir de onlara Nûh’un önemli haberlerini oku: Hani o toplumuna: “Ey toplumum! Eğer benim makamım; görevli oluşum, size karşı çıkışım ve Allah’ın âyetleriyle öğüt verişim size ağır geliyorsa, şunu bilin ki, ben, işin sonucunu yalnızca Allah’a bırakmışımdır. Artık siz ve ortaklarınız her ne yapacaksanız toplanıp bütün gücünüzle karar veriniz. Sonra bu işiniz size dert olmasın. Sonra bana gerçekleştirin, bana süre de tanımayın. Sonra da eğer yüz çevirirseniz; zaten ben sizden bir ücret istemedim! Benim ücretim sadece Allah’ın üzerinedir. Ve ben Müslümanlardan olmakla emrolundum” demişti.
73Buna rağmen yine de o’nu yalanladılar. Biz de o’nu ve gemide; TEVHİT- İSLAM DİNİNDE kendisiyle beraber olanları kurtardık. Ve onları gidenlerin yerine getirdik. Âyetlerimizi [alâmetlerimizi/ göstergelerimizi] yalanlayanları da BÜYÜK belalara batırıp perişan ettik. O uyarılanların akıbetinin nasıl olduğuna bir bakıver.


Nuh peygamberin kıssası Yunus suresinde çok kısa olarak yer almaktadır. Nuh peygamberin tebliği ve kendisine karşı çıkışlar toplumunun yalanlamaları ve bunların kötü sonuçlarını açıklanmıştır. ْفُلْكِ “FÜLK” ve “غرق Gark” sözcüklerinin açılımını A’raf suresinde açıklamış bulunuyoruz.


لْفُلْكِ FÜLK

“لْفُلْكِ Fülk” sözcüğü, “küçük” gemi demektir. Türkçemizde bu sözcüğün “FİLİKA” kalıbını kullanırız. Filika denizcilikte kullanılan bir isim olarak Türkçemize İtalyanca “feluca” sözcüğünden geçmiştir. Ve anlamı, “CANKURTARAN SANDAL” demektir. Felüca” kelimesi, İtalyanca’da “feluca” veya “falucca” olarak da bilinir ve bir tür küçük, yelkenli tekne anlamına gelir. Bu kelimenin kökeni, Arapça “فلوكة” (falūkah) kelimesine dayanır. Arapça ‘da bu kelime, küçük tekne veya sandal anlamına gelir. Yani, “felüca” kelimesi İtalyancaya Arapçadan geçmiştir.

Mü’minun/ 27’ de bunun içine girin denilmektedir.

Ayetlerden anladığımıza göre ayetteki “fülk” sözcüğü, İslam Dinini temsil etmektedir. Nitekim ileride “meşhun (gerekli teçhizatın; donatılarının hepsi, eksiksiz ve mükemmel olarak donatılmış gemi)” niteliğiyle gelecektir. Buradaki “fülk (gemi);” Tevhit Dini İslam’ın simgesidir.

Nuh/28’de, “de, Tevhid Dini İslam, “fülk” gemi ile değil; EV simgesi ile ifade edilmiştir.

رَبِّ اغْفِرْ ل۪ي وَلِوَالِدَيَّ وَلِمَنْ دَخَلَ بَيْتِيَ مُؤْمِنًا وَلِلْمُؤْمِن۪ينَ وَالْمُؤْمِنَاتِۜ وَلَا تَزِدِ الظَّالِم۪ينَ اِلَّا تَبَارًا ﴿28﴾

“Rabbim! Benim için, anam-babam için, mü’min olarak EVİME giren kişiler için ve mü’min erkekler ve mü’min kadınlar için mağfiret et/bağışla hepimizi! Şirk koşarak yanlış; kendi zararlarına iş yapanlara da sadece yok oluşu arttır.” Bu ayette görüldüğü gibi gemi (fülk) dışında; İslam Dinini temsilde EVİM sözcüğü kullanılmıştır.

Buradaki فلكFülk (gemi), Türkçemizde de kullandığımız gibi “Kurtuluş Gemisi’dir. Nuh kıssasında görüldüğü gibi İslam dini فلك“Fülk” olarak simgelenmiştir.

Bakara/208’de ise İslam Dininin simgesi olarak “ السلم SİLM” sözcüğü kullanılmıştır.

يَٓا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا ادْخُلُوا فِي السِّلْمِ كَٓافَّةًࣕ وَلَا تَتَّبِعُوا خُطُوَاتِ الشَّيْطَانِؕ اِنَّهُ لَكُمْ عَدُوٌّ مُبٖينٌ ﴿٢٠٨﴾

“SİLM” ifadesi, “ دَارِ السَّلَامِؕ darüsselam” demektir. Ayette “ دَارِ السَّلَامِؕ darüsselamın içine girin “buyurulmaktadır.

Yunus/25

وَاللّٰهُ يَدْعُٓوا اِلٰى دَارِ السَّلَامِؕ

Neml/ 44’te de Süleyman peygamberin tebliğ ettiği tevhit dini İslam, SARH (saray) olarak nitelenmiştir.

قٖيلَ لَهَا ادْخُلِي الصَّرْحَۚ فَلَمَّا رَاَتْهُ حَسِبَتْهُ لُجَّةً وَكَشَفَتْ عَنْ سَاقَيْهَاؕ قَالَ اِنَّهُ صَرْحٌ مُمَرَّدٌ مِنْ قَوَارٖيرَؕ قَالَتْ رَبِّ اِنّٖي ظَلَمْتُ نَفْسٖي وَاَسْلَمْتُ مَعَ سُلَيْمٰنَ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَمٖينَࣖ

44Melike’ye, “Gizli kapaklı hiçbir şeyin bulunmadığı, her şeyin açık açık gösterildiği köşke/ halis dine gir!” denildi. Sonra Melike, halis dini görünce tekrar tekrar, inceden inceye hesap yaptı, inceledi ve geçmiş yaşamındaki tüm sırlarını açıkladı. Süleyman; “Bu, Allah’ın vahiylerinden özenle elde edilmiş halis dindir” dedi. Melike, “Rabbim! Ben gerçekten kendime haksızlık etmiştim. Süleyman ile beraber, âlemlerin Rabbi Allah için Müslüman oldum” dedi. (Neml/ 44)

Netice Nuh’un yaptığı, kendisinin ve beraberindekilerin içine girerek kurtuldukları فلك FÜLK (gemi), “İSLAM Dinidir”.


غرق gark

غرق Gark sözcüğü genelde “suda boğulma” olarak kabul ediliyor. Halbuki kadim lügatlerin hepsinde mutlak “batmak” anlamında olduğu “suya batmak, borca batmak, belaya batmak” şeklinde aldığı tümleçle birlikte kullanıldığı görülmektedir.

Burada Nuh’un toplumunun batması, boğulması da suda batma, suda boğulma değil Saffat/ 76’da ayette açıklandığı gibi belaya batma; belada boğulmadır. Hûd/ 39’da açıklandığı üzere rüsvalık azabıdır.

Hûd/39
فَسَوْفَ تَعْلَمُونَۙ مَنْ يَأْت۪يهِ عَذَابٌ يُخْز۪يهِ وَيَحِلُّ عَلَيْهِ عَذَابٌ مُق۪يمٌ ﴿39﴾


Saffat/76:

وَنَجَّيْنَاهُ وَاَهْلَهُ مِنَ الْكَرْبِ الْعَظٖيمِؗ

76Biz de o’nu ve ailesini, yakınlarını, o büyük sıkıntıdan kurtardık.

Kısacası Nuh ve beraberindekiler Can Kurtaran Gemi’de yani İslam-Tevhid Dininde oldukları için büyük beladan, rezillik azabından kurtulmuşlardır.


74Sonra onun ardından kendi toplumlarına elçiler gönderdik de onlar, onlara apaçık belgeler getirdiler. Ama daha önce onu yalanlamaları nedeniyle inanmadılar. İşte Biz, sınırı aşanların kalplerini böyle damgalarız/mühürleriz.

Rabbimiz, rahmeti gereği, Nuh peygamberden sonra da toplumlara elçiler göndermiş, kendilerine apaçık belgeler getirmelerine rağmen bu elçiler o toplumlarca yalanlanmıştır. Rabbimizin bu konudaki yasası [Sünnetullah], haddi aşarak yalanlayanların kalplerinin mühürlenmesidir. Ayetin sonunda yer alan “kalplerini böyle damgalarız/ mühürleriz” ifadesi, inançsızların kalplerinin mal-mülk, makam-mevki hırsıyla katılaştığı, duygusuz, düşüncesiz, anlayışsız bir hâle gelerek inanma yeteneğini kaybettikleri anlamına gelmektedir.

110Ve Biz, onların kalplerini ve gözlerini ilkin iman etmedikleri durumdaki gibi ters çeviririz. Ve Biz de onları taşkınlıkları içerisinde kör ve şaşkın olarak bırakırız. (En’am/110)

17Ve Biz Nûh’tan sonraki nesillerden nicelerini değişime/ yıkıma uğrattık. Ve kullarının günahlarını hakkıyla haberdar olan ve en iyi gören olarak Rabbin yeter. (İsra/17)

Kur’an’dan anlaşıldığına göre, Nuh peygamberden sonra gönderilen elçiler Hud, Salih, İbrahim, Lut ve Şuayb peygamberlerdir.*



*İşte Kuran, Yunus Suresi




Yorumlar - Yorum Yaz
Site Haritası
Linkler
Takvim