• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Kur'an İncelemeleri

 
Site Menüsü

61Fussilet Suresi 26-29




Mushafta Bozuntu Yapılan Ayetler


61Fussilet Suresi 26-29


Hatalı Çeviri:
26. İnkâr edenler: Bu Kur'an'ı dinlemeyin, okunurken gürültü yapın. Umulur ki bastırırsınız, dediler.

27. O inkâr edenlere şiddetli bir azabı tattıracağız ve onları yaptıklarının en kötüsüyle cezalandıracağız.

28. İşte bu, Allah düşmanlarının cezası, ateştir. Âyetlerimizi inkâr etmelerinden dolayı, orada onlara ceza olarak ebedî kalacakları yurt (cehennem) vardır.

29. Kâfirler cehennemde: Rabbimiz! Cinlerden ve insanlardan bizi saptıranları bize göster de aşağılanmışlardan olsunlar diye onları ayaklarımızın altına alalım! diyecekler.



Doğru Çeviri:

Necm: 245

26Ve kâfirler; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden kimseler: “Üstün gelmeniz için bu Kur’ân'ı dinlemeyin, onun içinde anlamsız şeyler yapın/ anlaşılmasını her türlü yolla engelleyin” dediler.

27Artık Biz, kesinlikle, kâfirlere; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddetmiş kimselere şiddetli bir azap tattıracağız. Ve kesinlikle onlara yaptıkları amellerin en kötüsünü karşılık olarak vereceğiz.

28İşte bu, Allah'ın düşmanlarının cezasıdır; ateştir. Âyetlerimizi bile bile inkâr eden kimseler olmaları nedeniyle ceza olarak, onlar için orada sonsuzluk yurdu vardır.

29Ve o kâfirler; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddetmiş olan o kişiler: “Rabbimiz! Bildiğimiz-bilmediğimiz herkesten bizi doğru yoldan saptıranları bize göster. Onlar en aşağıdakilerden olsunlar diye biz onları ayaklarımızın altında tutalım” dediler.


26Ve kâfirler; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden kimseler: “Üstün gelmeniz için bu Kur’ân'ı dinlemeyin, onun içinde anlamsız şeyler yapın/ anlaşılmasını her türlü yolla engelleyin” dediler.257


Bu ayette, Kur’an’dan etkilenen kişilerin müslüman olmalarına tahammül edemeyen müşrikler ve Kur’an’a karşı aldıkları tavırdan bahsedilmektedir. Bunlar, mesajının dinleyenler üzerindeki etkisini bildiklerinden dolayı çevrelerindekileri Kur’an’dan uzak tutma planları yapan kimselerdir. Çünkü biliyorlardı ki, Kur’an hem lafız, hem de mana bakımından mükemmel bir sözdür; öyle ki, tüm mesajları dinleyenleri rüşde götürüyor, zihinleri açıyordu. Öyleyse ne yapıp edip dinlenilmemesini sağlamalı, anlaşılmasını engellemeliydiler. Aksi halde hükümranlıklarının bitmesi kesindi. Bu nedenle, nerede Kur’an okunsa hemen seslerini yükseltmeye ve hurafeler, masallar anlatarak, ıslık çalarak, el çırparak, bağırarak çağırarak, yalan yanlış şiirler okuyarak, batıl sözler söyleyerek, gürültü, patırtı yaparak Kur’an’ın anlaşılmasını engellemeye karar verdiler.

Dikkat çeken bir diğer husus da, bu azgınların Elçi’ye değil, Kur’an’a tavır almış olmalarıdır. Onlar da biliyorlardı ki, bu din kişiye değil Allah’a aittir.

Müşriklerin okunmakta olan Kur’an hakkındaki bu olumsuz tavrına mukabil, müminler onu iyi anlamak için Allah’ın sözlerine derhal kulak vermelidirler:

* Ve esirgenmeniz için Kur’ân öğrenilip-öğretildiği zaman, hemen ona kulak verin ve susun. [A’raf/204]




27Artık Biz, kesinlikle, kâfirlere; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddetmiş kimselere şiddetli bir azap tattıracağız. Ve kesinlikle onlara yaptıkları amellerin en kötüsünü karşılık olarak vereceğiz.

28İşte bu, Allah'ın düşmanlarının cezasıdır; ateştir. Âyetlerimizi bile bile inkâr eden kimseler olmaları nedeniyle ceza olarak, onlar için orada sonsuzluk yurdu vardır.


Bu ayetlerde müşrikler çok açık ifadelerle tehdit edilmektedir. Bu tehdit ve korkutma inkârcılıktan vazgeçmelerini sağlamaya yöneliktir. Ayetlerden açıkça anlaşıldığına göre, bu kimselerin şiddetle cezalandırılacak olmaları, Allah’ın ayetlerini bile bile, inat olsun diye inkâr etmiş olmalarından dolayıdır. Bu tehdidi bir önceki ayetle irtibatlandırarak şöyle anlayabiliriz: İnsanların doğru yolu bulmasını engellemek için her türlü yola başvurmak, bu yalanlayıcıların şiddetli bir azap ile cezalandırılacak olmalarının temel nedenidir. Üstelik uğrayacakları bu ceza onların en kötü amellerinin ayarında olacaktır. Çünkü onlar Allah’ın düşmanıdırlar, Allah’a düşmanlık etmişlerdir. Cehennemde de ebedi olarak kalacaklardır.

Allah düşmanlarının konu edildiği başka ayetler de vardır:

98Kim ki Allah'a, meleklerine, elçilerine, Cibrîl'e/Kur’ân'a, Mîkâl'e/Elçi Muhammed'e düşman olursa, bilsin ki şüphesiz Allah da kâfirlere; Kendisinin ilâhlığını, rabliğini bilerek reddedenlere düşmandır." [Bakara/98]

1Ey iman etmiş kimseler! Eğer Benim yolumda çaba harcamak ve Benim rızamı kazanmak için çıktınızsa, size haktan gelen şeyleri bilerek reddetdikleri /inanmadıkları hâlde, onlara sevgi ulaştırarak/onlara sevgiyi gizleyerek Bana düşman olanları ve kendinizin düşmanını yardımcı, yol gösterici, koruyucu yakınlar edinmeyin/onları yönetici yapmayın. Onlar, Rabbiniz Allah'a inandığınızdan dolayı Elçi'yi ve sizi yurdunuzdan çıkarıyorlar. Oysa Ben, sizin gizlediğiniz şeyleri ve açığa vurduğunuz şeyleri en iyi bilenim. Ve sizden kim bunu yaparsa artık o, kesinlikle yolun ta ortasından sapmıştır.
2Eğer onlar sizi ele geçirirlerse, sizin için düşman olacaklardır, ellerini ve dillerini kötülükle size uzatacaklardır. Ve onlar, "Keşke küfretseniz; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddederseniz/inanmasanız" diye arzu etmektedirler. [Mümtehıne/1, 2]

40Şüphesiz alâmetlerimiz/göstergelerimiz hakkında doğruluktan ayrılıp inkâra sapan kimseler Bize gizli kalmazlar. O hâlde ateşe atılacak olan kişi mi daha hayırlıdır, yoksa kıyâmet günü güven içinde gelecek kişi mi? İstediğinizi yapın. Şüphesiz ki Allah, yaptığınız şeyleri en iyi görendir. [Fussılet/40]




29Ve o kâfirler; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddetmiş olan o kişiler: “Rabbimiz! Bildiğimiz-bilmediğimiz herkesten bizi doğru yoldan saptıranları bize göster. Onlar en aşağıdakilerden olsunlar diye biz onları ayaklarımızın altında tutalım” dediler.


Bu ayetten anlaşıldığına göre, mahşerde kötü durumda bulunanlar, kendilerini bu duruma düşürenleri yakalayıp linç etmek, ayakları altına almak ve kendilerinden daha fazla azap çekmelerini sağlamak isteyeceklerdir. Ayetteki "ins-cinn" ifadesiyle "bildikleri- bilmedikleri", "tanıdıkları-tanımadıkları" düşmanlar kastedilmiştir. Benzer ifadeler daha evvel Nas ve En’am (Nas/1-6) (En’am/112,113) surelerinde de geçmişti.

Konumuz olan ayetin mesajı daha evvel A’raf ve Nahl suresinde (A’raf/38) (Nahl/88) detaylı olarak verilmişti.*





257 Burada Mekke müşriklerinin yapmak istedikleri, insanların dikkatinin Kur’ân'dan başka alanlara kaydırılması, dinleyenlerin dikkatinin dağıtılması, fark ettirtilmeyerek içeriğinin anlaşılmasının engellenmesidir.

Bu plân, Kur’ân'ın, Mushaf'taki tertilinin bozulması, rivâyetlerle gerçek anlamının saptırılması, parantezlerle kişisel görüşlere malzeme yapılması, anlamadan okunup bunun sevap sayılması, herkes tarafından anlaşılamayacağı iddiası, abdestsiz okunamayacağı fetvası, sosyal ve siyasal içeriğinin saklanması, dinin tek kaynağı olduğunun kabul edilmemesi gibi anlayışlarla sürüp gelmektedir.



*İşte Kuran, Fussilet Suresi




Yorumlar - Yorum Yaz
Site Haritası
Takvim