62Şura Suresi 19-20
Hatalı Çevrilen Ayetler
62Şura Suresi 19-20
Hatalı Çeviri:
19. Allah kullarına lütufkârdır, dilediğini rızıklandırır. O kuvvetlidir, güçlüdür.
20. Kim ahiret kazancını istiyorsa, onun kazancını arttırırız. Kim de dünya kârını istiyorsa ona da dünyadan bir şeyler veririz. Fakat onun ahirette bir nasibi olmaz.
Doğru Çeviri:
19Allah kullarına çok armağan verendir. Dilediğini/ dileyeni rızıklandırır. Ve O, her şeye gücü yetendir, en üstün, en güçlü, en şerefli, mağlûp edilmesi mümkün olmayan/ mutlak galip olandır.
20Her kim âhiret ekinini isterse, Biz onun ekininde, onun için arttırırız. Ve her kim dünya tarlasını isterse ona da ondan veririz. Ve onun için âhirette hiçbir nasip yoktur.
Önceki pasajda kıyametin gerçekliği, adaletin sağlanacağı beyan edildikten sonra, bu ayetlerde de Rabbimiz kullarına rahmet, lütuf kapılarını açarak herkesi hayır biriktirmeye davet etmiştir.
" لطيفLATÎF"
Latîf sözcüğü kısaca "lütufkar" şeklinde de ifade edilebilir. Ancak sözcüğü içinde bulunduğu pasajdaki bağlamıyla ele alırsak, çok daha geniş bir anlam içeriğine sahip olduğu görülür. Bu anlamlardan belli başlıları şunlardır:
* "Azı kabul eden, buna karşılık pek çok ihsan ve lütüflarda bulunan"
* "Kalbi kırık olanın kalbini onaran, zor şeyleri kolaylaştıran"
* "Adaletinden başka bir şeyinden korkulmayan, lütfundan başkasına da ümit bağlanılmayan"
* "Kuluna gayretinden fazla nimet ihsan eden"
* "Kulunu ancak takatine göre itaat ile mükellef kılan"
* "Yapılan hizmete yardımcı olan ve övgüyü çokça yapan"
* "Kendisine isyan edenleri cezalandırmakta acele etmeyen, kendisine bağlanan umutları boşa çıkarmayan"
* "Dilekte bulunan kimseyi geri çevirmeyen, kendisinden ümit edenleri de teselli eden"
* "Yanılan kimseleri affeden"
* "Kendi kendine acımayan kimselere dahi merhamet eden"
18Ve eğer Allah'ın nimetlerini sayacak olsanız, onları sayamazsınız. Şüphesiz ki Allah kullarının günahlarını çok örten, onları cezalandırmayan ve bağışı bol olandır, engin merhamet sahibidir. [Nahl/18]
6Ve yeryüzünde hiçbir küçük-büyük canlı yoktur ki, rızkı Allah'a ait olmasın. Allah, onun yerleşik yerini de geçici bulunduğu yeri de bilir. Hepsi apaçık bir kitaptadır. [Hud/6]
20Allah'ın, göklerde ve yeryüzünde ne varsa hepsini sizin için boyun eğdirdiğini/sizin yararlanacağınız yapı ve sistemde yarattığını görmediniz mi? Ve Allah, içte ve açıkta olmak üzere nimetlerini üzerinize yaymıştır. İnsanlardan kimi de var ki, bilgisiz, kılavuzsuz ve aydınlatıcı bir kitabı olmadan Allah hakkında tartışıyor. [Lokman/20]
77,78Ey iman etmiş kimseler! Zafer kazanmanız, durumunuzu korumanız için, Allah'ı birleyin, boyun eğip teslimiyet gösterin, Rabbinize kulluk edin, iyilik yapın ve Allah uğrunda gerektiği gibi gayret gösterin. O, sizi seçti ve dinde; babanız İbrâhîm'in dininde/yaşam tarzında sizin için bir zorluk oluşturmadı. O, daha önce ve işte Kur’ân'da, Elçi'nin size şâhit olması, sizin de insanlara şâhit olmanız için, sizi "Müslümanlar" olarak isimledi. Öyleyse, salâtı ikame edin [mâlî yönden ve zihinsel açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumları oluşturun, ayakta tutun], zekâtı/verginizi verin ve Allah'a sarılın. O, sizin mevlânız; yol gösteren, yardım eden, koruyan yakınınızdır. O, ne güzel mevlâ ve ne güzel yardımcıdır! [Hac/78]
27Ve Allah, sizin tevbenizi kabul etmek istiyor. Şehvetlerine uyan kimseler de, sizin doğru yoldan büyük bir meyil ile eğilmenizi istiyorlar.
28Allah, sizden hafifletmek istiyor. Ve şüphesiz insan çok zayıf oluşturulmuştur. [Nisa/27,28]
32Rabbinin rahmetini onlar mı paylaştırıyorlar? Şu basit dünya hayatında, onların geçimliklerini aralarında Biz paylaştırdık Biz. Birbirlerine işlerini gördürsünler diye Biz, onların bir kısmını bir kısmının üzerine derecelerle yükselttik. Ve Rabbinin rahmeti onların biriktirdikleri şeylerden daha hayırlıdır. [Zuhruf/32]
20Biz, senden evvel de sadece, kesinlikle yemek yiyen, çarşılarda yürüyen elçilerden gönderdik. Ve Biz sizin bir kısmınızı bir kısmınız için saflaştırmak için sıkıntı malzemesi yaptık. –Sabrediyor musunuz!– Ve senin Rabbin çok iyi görendir. [Furkan/20]
20. ayetteki "Her kim ahiret ekinini isterse" ifadesindeki "ekin", amel ve kazançtır. Burada verilen mesaj şudur: "Bizim kendisine verdiğimiz rızkı kullanarak ahireti için yatırım yapanlara, bu yaptığı işin mükâfatını kat kat vereceğiz."
Bu karşılık, bire on, bire yedi yüz, hatta daha da fazla olmak üzere verilecektir.
160Kim iyilik getirirse, artık ona getirdiğinin on misli vardır. Kim de kötülük getirirse, artık o, sadece onun misliyle cezalandırılır ve onlar haksızlığa uğratılmazlar. [En’am/160]
261Mallarını Allah yolunda harcayan kimselerin örneği, yedi başak bitiren ve her başağında yüz adet tane bulunan tane örneği gibidir. Allah dilediğine katlar. Ve Allah, bilgisi ve rahmeti geniş ve sınırsız olandır, çok iyi bilendir. [Bakara/261]
20. ayetin ikinci cümlesi olan "Ve her kim dünya tarlasını isterse, ona da ondan veririz. Ve onun için ahirette hiçbir nasip yoktur" ifadesiyle de, haram-helal demeden sadece dünya için çalışanların da bu çalışmalarının karşılığını alacakları; ancak böyle yapanların ahirette mahrumiyetle karşı karşıya kalacakları bildirilmektedir.
18Her kim çarçabuk geçen dünyayı isterse, istediğimiz kimseye, dilediğimiz şeyi çabuklaştırırız. Sonra onun için cehennemi hazırlarız, kınanmış ve kovulmuş olarak oraya girer. 19Kim de âhireti isterse ve mü’min olarak âhirete yaraşır bir çaba ile âhiret için çalışırsa, işte öylelerinin çalışmalarının karşılığı verilir. 20Hepsine; dünyayı isteyenlere ve âhireti isteyenlere Rabbinin ihsanından veririz. Rabbinin ihsanı kısıtlanmış değildir. [İsra/18-20]
1-3Elif/1, Lâm/30, Râ/200. Bu Bizim, insanları Rablerinin izni/bilgisi ile karanlıklardan aydınlığa; en üstün, en güçlü, en şerefli, mağlûp edilmesi mümkün olmayan/mutlak galip olanın, övülen, övgüye lâyık bulunanın; göklerde olan şeyler, yeryüzünde olan şeyler Kendisinin olan Allah'ın yoluna çıkarman için sana indirdiğimiz bir kitaptır. Ve dünya hayatını âhirete tercih eden, Allah'ın yolundan çeviren ve onun eğriliğini isteyen kâfirlerin; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden şu kimselerin, şiddetli bir azaptan dolayı vay haline! İşte bunlar, çok uzak bir sapıklık içindedirler. [İbrahim/1- 3]
200-203Sonra da Allah'a karşı görevlerinizi gerçekleştirdiğinizde, tıpkı babalarınızı andığınız gibi, hatta daha kuvvetli bir anışla Allah'ı anın. Ve Allah'ı sayılı günlerde anın. Artık kim iki gün içinde acele ederse ona günah yoktur. Kim de ertelerse ona da günah yoktur. Bu, Allah'ın koruması altına girmiş kimseler içindir. Allah'ın koruması altına girin ve şüphesiz kendinizin O'na toplanacağınızı bilin. 199Sonra da insanların akıp geldiği yerden siz de akıp gelin ve Allah'tan bağışlanma isteyin. Şüphesiz Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir. İşte insanlardan bazısı, "Ey Rabbimiz! Bize dünyada ver!" diyen kimselerdir. Onun için de âhirette hak edilmiş bir pay yoktur. [Bakara/200- 203]
106Her kim imanından sonra küfreder; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeder, –kalbi iman ile yatışmış hâlde iken, baskıyla zorlanan hariç olmak üzere– ve de küfre; inanmamaya göğsünü açarsa, artık kendilerinin üzerine Allah'tan bir gazap vardır. Bunlar için büyük bir azap da vardır.
107Bu, onların dünya hayatını âhirete göre daha sevimli bulmalarından ve şüphesiz Allah'ın da kâfirler toplumuna; Kendisinin ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden bir topluluğa doğru yolu göstermemesi nedeniyledir. [Nahl/106, 107]
145Ve herkes sadece Allah'ın bilgisiyle vakitlendirilmiş bir yazgı olarak ölür. Ve kim dünya karşılığını dilerse, kendisine ondan veririz. Kim de âhiret karşılığını isterse ona da ondan veririz. Ve Biz, sahip olduğu nimetlerin karşılığını ödeyenleri karşılıklandıracağız. [Al-i Imran/145]
29,30Hiç şüphesiz Allah'ın kitabını okuyan, salâtı ikame eden [mâlî yönden ve zihinsel açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumlarını oluşturan ve ayakta tutan] ve kendilerini rızıklandırdığımız şeylerden gizli ve açık olarak veren şu kimseler, Allah, ödüllerini kendilerine tastamam versin ve armağanlarından kendilerine artırsın diye, kesinlikle batma ihtimali/olasılığı olmayan bir ticareti umarlar. Hiç şüphesiz O, çok bağışlayıcı ve karşılık vericidir. [Fatır/29, 30]*
*İşte Kuran, Şura Suresi
Yorumlar -
Yorum Yaz