• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Kur'an İncelemeleri

 
Site Menüsü

63Zuhruf Suresi 1-5, 60, 6-8




Mushafta Bozuntu Yapılan Ayetler


63Zuhruf Suresi 1-5, 60, 6-8


Hatalı Çeviri:
1. Hâ. Mîm.

2, 3. Apaçık Kitab'a andolsun ki biz, anlayıp düşünmeniz için onu Arapça bir Kur'an kıldık.

4. O, katımızda bulunan Ana Kitap'ta (levh-i mahfuzda) mevcut, yüce ve hikmetle dolu bir kitaptır.

5. Siz, haddi aşan kimseler oldunuz diye, sizi Kur'an'la uyarmaktan vaz mı geçelim?

6. Daha önceki milletlere nice peygamberler göndermiştik.

7. Onlar, kendilerine gelen her peygamberi mutlaka alaya alırlardı.

8. Biz bunlardan daha zorba olanları da helâk ettik. Nitekim öncekilerde örneği geçmiştir.



Doğru Çeviri:

Necm: 256

1Hâ/8, Mîm/40.

2,3Apaçık/açıklayan kitap kanıttır ki Biz onu aklınızı kullanasınız diye Arapça bir okuma yaptık.

4Ve şüphesiz Kur’ân, Bizim nezdimizdeki ana kaynakta gerçekten çok yücedir ve yasalar içermektedir, sağlamdır/ bozulması engellenmiştir.

5Peki, Biz, siz kulluğunuzu gereği gibi yapmayan bir toplum oldunuz diye o Öğüt'ü/ Kur’ân'ı size göndermekten vaz mı geçelim?

60Ve eğer Biz, dileseydik, sizden, yeryüzünde yerinize geçecek melekler yapardık.

6-8Ve Biz öncekilere de nice peygamberler göndermiştik. Onlar, kendilerine gelen her peygamberi kesinlikle alaya alıyorlardı da Biz, kuvvetçe onlardan daha güçlü olanları yakalayarak değişime/ yıkıma uğratıverdik. Öncekilerin örneği de geçti.



1Hâ/8, Mîm/40.

2,3Apaçık/açıklayan kitap kanıttır ki Biz onu aklınızı kullanasınız diye Arapça bir okuma yaptık.

4Ve şüphesiz Kur’ân, Bizim nezdimizdeki ana kaynakta gerçekten çok yücedir ve yasalar içermektedir, sağlamdır/ bozulması engellenmiştir.


Surenin girişindeki bu ayetlerde Kur’an üzerinde durulmuş, Kur’an’ın Arapça indirilme nedeni açıklanmış ve Kur’an’ın konumu bildirilmiştir. Böylece müşriklerin zihinlerindeki "Kur’an’ı Muhammed kendisi uyduruyor" şeklindeki iddialar ve şüpheler bertaraf edilmek istenmiştir.

Ayette Kur’an "aklı kullanma"ya referans gösterilmiştir. Kur’an’ı inceleyen herkes Kur’an’ın aklı çalıştırdığını, insanı rüşde erdirdiğini kabul eder.

Ayetteki " عربيًّArabiyyen" sözcüğü, Kur’an’ın hem Elçi’ye kendi kavminin diliyle indirilmiş olmasını, hem de Kur’an’ı teşkil eden sözlerin ses ve mana kusurlarından arınmış olmasını, yani kolay anlaşılması, rahat telâffuz edilmesi, diziminin mükemmel olması gibi üstün özelliklere sahip olduğunu ifade etmektedir.

Zaten bir kitabın okunup anlaşılması da bu iki temel özelliğe sahip olmasına bağlıdır. Yabancı dildeki bir kitabı o dili bilmeyenlerin anlaması mümkün olmadığı gibi, kullanılan dilin düzgün, açık ve anlaşılır olmaması da aynı sonucu doğurur. Kur’an olumlu anlamda her iki özelliğe de sahip bir kitaptır. Herşeyden önce dili Arapçadır. Kur’an’ın ilk muhatabı olan Arap toplumundan biri çıkıp da "Yabancı bir dilde geldiği için biz bu kitabı anlamıyoruz, doğru olup olmadığına karar veremiyoruz" diye bir mazeret öne sürmesi söz konusu olamaz. Bir toplumun diliyle de olsa, düzensiz, nizamsız, karmakarışık kitaplar da anlaşılmaz. Kur’an bu yönüyle de üstün bir niteliğe sahiptir. Kur’an’ı okuyanlar onun açık, anlaşılır, misallerle dolu mükemmel anlatımını rahatlıkla müşahede ederler.

Bu ayetlerde ayrıca Kitap’ta anlaşılmayacak herhangi bir ayetin bulunmadığı da açıklanmış olmaktadır.

44Ve eğer Biz o öğüdü/Kur’ân'ı yabancı dilde bir okuma yapsaydık, elbette onlar: "Âyetleri ayrıntılı olarak verilmeli değil miydi? Yabancı dil mi, Arapça mı!" diyeceklerdi. De ki: "O, iman eden kimseler için bir kılavuz ve bir şifadır." İnanmayanlara gelince, onların kulaklarında bir ağırlık vardır. Ve o Öğüt/Kur’ân, onlar üzerine bir körlüktür. Onlara çok uzak bir mekândan seslenilmektedir. [Fussılet/44]

155-157Ve Kur’ân, "Kitap, sadece bizden önceki iki topluluğa; Yahudi ve Hristiyanlara indirildi; biz ise, o kitapları okuyamıyor ve dillerini anlayamıyorduk" veya "Eğer bize kitap indirilseydi, biz onlardan daha çok doğru yolda olurduk" demeyesiniz diye Bizim indirdiğimiz bereketli bir kitaptır. O nedenle, rahmet olunmanız için ona uyun ve Allah'ın koruması altına girin. İşte size de Rabbinizden açık delil, kılavuz ve rahmet gelmiştir. Öyleyse Allah'ın âyetlerini yalanlayıp onlardan yüz çevirenden daha yanlış, kendi zararlarına iş yapan kim olabilir? Âyetlerimizden yüz çevirenleri, yüz çevirmeleri sebebiyle azabın kötüsüyle cezalandıracağız. [En’am/155-157]

4. ayette Kur’an ile ilgili olarak "... Bizim nezdimizdeki ana kitap ..." ifadesi kullanılmıştır. Bu ifade Rabbimizin Ana kaynağa; Kelâm; Yani sonsuz bilgisine, sonsuz hafızasına, sonsuz vahy gönderme sıfatına bir işarettir. Bu husus Kur’an’da birkaç değişik şekilde ifade edilmiştir:

75Artık hayır. Necmleri/her indirilmede gelen âyetlerin yerlerini/zamanlarını; inişini kanıt gösteririm ki –76ve eğer bilirseniz bu büyük bir kanıt gösterimidir–, 77hiç kuşkusuz o, şerefli Kur’ân'dır. 78Saklanmış/korunmuş bir kitaptadır. 79Ona zihinsel olarak temizlenmişlerden başkası temas edemez. 80O, âlemlerin Rabbinden indirilmedir. [Vakıa/75- 80]

21,22Aksine o, korunmuş levhada şerefli bir Kur’ân'dır. [Buruc/21, 22]



5Peki, Biz, siz kulluğunuzu gereği gibi yapmayan bir toplum oldunuz diye o Öğüt'ü/ Kur’ân'ı size göndermekten vaz mı geçelim?

60Ve eğer Biz, dileseydik, sizden, yeryüzünde yerinize geçecek melekler yapardık.


Bu ayetlerde Rabbimizin rahmetinin sınırsızlığı gözler önüne serilmektedir. Şöyle ki: Şirk koşan kullar nankörlük ettiler, saygısızlık yaptılar, akıllarını başlarına almıyorlar, haddi aşan davranışlarda bulunuyorlar diye Rabbimiz onlara öğüt göndermekten vaz geçmemekte, sürekli olarak onlara uyarı mesajları yollamaktadır. 5. ayet sanki müşriklerin Resulullah’a "Bütün bunlardan sonra kendini neden yoruyorsun, niçin bizden umudunu kesmiyorsun, niçin bizi kendi halimize bırakmıyorsun?" şeklindeki sitemlerine verilmiş bir cevap mahiyetindedir.

Böyle bir ısrar insanlar arasındaki ilişkide olsa, "Bırakın ne halleri varsa görsünler!" denilir, uğraşmaktan vazgeçilir. Ne var ki, Rabbimiz böyle yapmamakta, haddi aşan kullarını uyarmayı bıkmadan sürdürmektedir.

Bu ifadeyi şöyle bir anlama çekmek de mümkündür:

"Siz, başıboş; istediğinizle baş başa bırakılacağınızı mı sanıyorsunuz? Hayır, hayır! Sizi başıboş bırakmıyoruz. İnanmanız ve yapmanız gerekenleri ısrarla önünüze koyacağız. Sonra da bunların hesabını sizden soracağız."

Buradan anlaşılıyor ki, tevhid tebliğcileri yılmadan, usanmadan, çalışmalarını kesintiye uğratmadan görevlerini sürdürmeli, neticeyi de Allah’a bırakmalıdırlar.



6-8Ve Biz öncekilere de nice peygamberler göndermiştik. Onlar, kendilerine gelen her peygamberi kesinlikle alaya alıyorlardı da Biz, kuvvetçe onlardan daha güçlü olanları yakalayarak değişime/ yıkıma uğratıverdik. Öncekilerin örneği de geçti.


Bu ayetler bir bakıma 5. ayette sorulan sorunun cevabı niteliğindedir. Söz konusu ayette Rabbimiz "... haddi aşan bir kavim oldunuz diye o zikiri [öğüt dolu Kur’an’ı] size göndermekten vaz mı geçelim?"diye sormuştu. Şimdi de zımnen "bu engellemeler, karşı koymalar, yalanlamalar kitaplar indirmemizi ve peygamberler göndermemizi engelleyecek olsaydı, bu güne kadar ne bir peygamber gönderilir, ne de bir kitab indirilmiş olurdu" mesajı verilmektedir.

Bu ayetler aynı zamanda Resulullah’ı teselli, müşrikleri ise tehdit eden bir mesaj taşımaktadır. Şöyle ki: Resulullah’a karşı çıkan, onu ve getirdiği mesajı alaya alarak haddi aşan Mekkelilere dolaylı olarak "Siz de öncekiler gbi inadı sürdürerek şirkte, yalanlamada devam ederseniz, sizden evvelki, sizden daha güçlü müşrik, yalanlayıcı toplumları helâk ettiğimiz gibi sizi de helâk ediveririz" denilmektedir.

Bilindiği üzere, Rabbimiz, uyarı amaçlı olarak geçmişten sürekli örnekler vermektedir:

39Ve Biz onların hepsine örnekler verdik ve hepsini kırdık geçirdik. [Furkan/39]

44,45Ve sen insanları, azabın geleceği gün ile uyar. Artık şirk koşarak yanlış; kendi zararlarına iş yapan o kimseler, "Ey Rabbimiz! Bizi yakın bir süreye kadar ertele de senin davetine uyalım ve elçilere tâbi olalım." derler. –Daha önce siz, sizin için bitişin/tükenişin/yok oluşun olmadığına dair yemin etmemiş miydiniz? Hem siz, şirk koşarak kendilerine haksızlık edenlerin yurtlarında oturdunuz. Onlara nasıl yaptığımız size apaçık belli olmuştu. Ve size örnekler de vermiştik.– [İbrahim/44,45]

47Ve her önderli toplum için elçi olacaktır. O elçileri geldiğinde de aralarında adalet gerçekleştirilmiştir. Ve onlar, haksızlığa uğratılmazlar. [Yunus/47]

Ve Duhan/25, Mü’min/82, Zuhruf/55, 56, Mü’min/85, Ahzab/62.*




265 Resmi Mushaf'taki 60. âyeti, burada tertip ettik.




*İşte Kuran, Zuhruf Suresi





Yorumlar - Yorum Yaz
Site Haritası
Takvim