• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Kur'an İncelemeleri

 
Site Menüsü

70Nahl Suresi 84-89




Hatalı Çevrilen Ayetler


70Nahl Suresi 84-89


Hatalı Çeviri:
84. Her ümmetten bir şahit göndereceğimiz gün, artık ne kâfir olanlara (özür dilemelerine) izin verilir ne de onların özür dilemeleri istenir.

85. O zulmedenler azabı gördüklerinde, artık onlardan azap hafifletilmez, onlara mühlet de verilmez.

86. (Allah'a) ortak koşanlar, ortak koştukları şeyleri gördükleri zaman derler ki: «Rabbimiz! İşte bunlar, seni bırakıp da tapmış olduğumuz ortaklarımızdır.» Onlar da bunlara: «Siz mutlaka yalancılarsınız» diye söz atarlar.

87. O gün Allah'a teslim (bayrağını) çekerler ve uydurmakta oldukları şeyler onlardan kaybolup gider.

88. İnkâr edip de (insanları) Allah yolundan alıkoyanlar var ya, işte onlara, yapmakta oldukları bozgunculuklar sebebiyle, azaplarını kat kat artıracağız.

89. O gün her ümmetin içinden kendilerine birer şahit göndereceğiz. Seni de hepsinin üzerine şahit olarak getireceğiz. Ayrıca bu Kitab'ı da sana, her şey için bir açıklama, bir hidayet ve rahmet kaynağı ve müslümanlar için bir müjde olarak indirdik.


Doğru Çeviri:
84Ve her ümmetten bir şâhit getireceğimiz gün, artık kâfirlere; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddedenlere izin verilmez. Onlardan özür dilemeleri de istenmez.

85Ve o şirk koşarak yanlış; kendi zararlarına iş yapan kimseler, azabı gördükleri zaman, artık onlardan hafifletilmez ve onlara süre verilmez.

86Ve ortak koşan o kimseler, ortak koştukları şeyleri gördükleri zaman: “Rabbimiz! İşte bunlar, Senin astlarından bizim kendilerine yakardığımız ortaklarımız olan kimselerdir” dediler. Koştukları ortaklar da hemen onlara, “Şüphesiz siz kesinlikle yalancılarsınız” diye söz attılar.

87Ve onlar, o gün, Allah'a teslimiyeti koydular. Uydurmuş oldukları şeyler de kendilerinden uzaklaşıp gitti.

88Küfreden; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden ve Allah yolundan çeviren şu kimseler, Biz yaptıkları bozgunculuk nedeniyle onlara azap üstüne azap artırdık.

89Ve Biz o gün, her ümmet içinde, kendilerinden kendi aleyhlerine bir şâhit göndereceğiz. Seni de bu kafirlerin üzerine şâhit getireceğiz. Biz bu kitabı da, her şeyi açıklayan ve Müslümanlara bir kılavuz, bir rahmet ve bir müjde olarak sana indirdik.


84Ve her ümmetten bir şâhit getireceğimiz gün, artık kâfirlere; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddedenlere izin verilmez. Onlardan özür dilemeleri de istenmez.

85Ve o şirk koşarak yanlış; kendi zararlarına iş yapan kimseler, azabı gördükleri zaman, artık onlardan hafifletilmez ve onlara süre verilmez.


Bu ayetlerde kâfirlerin kâfir olduklarına dair tanık getirileceği bildirilmiştir. Sözü edilen bu tanıklar, o ümmetlere gönderilen peygamberlerdir, kişinin nefsi, yakınları, vahyler ve toplumudur.

Rabbimizin insanları sınaması, öğretmek için değil, dünya ve ahırete tanık oluşturmak içindir. Kimse hakkındaki karara itiraz edemesin. Tıpkı okullardaki öğretmenlerin öğrencilerini sıvav yapma amacının, öğrencilerden öğrenmek olmayıp sınava giren öğrencilerin durumunun belirlenmesi, şahitlendirilmesi olduğu gibi.

Kıyamet gününde insanlar için, kendi nefsi, yakınları, toplumu, elçiler ve vahyler tanıklık edecektir.

Bu konuyla ilgili şu ayetlere de bakılabilir.

Bakara/143, Hacc 78, Fecr/21-23, Nisa/41, 159, Nahl /84, 89, Kaf/21, Mü’min /51, Hud/18, 19, Kasas/75, Fussılet/20-22, Nur/24, Ya Sin/65, Furkan/30, Maide/116-118.


86Ve ortak koşan o kimseler, ortak koştukları şeyleri gördükleri zaman: “Rabbimiz! İşte bunlar, Senin astlarından bizim kendilerine yakardığımız ortaklarımız olan kimselerdir” dediler. Koştukları ortaklar da hemen onlara, “Şüphesiz siz kesinlikle yalancılarsınız” diye söz attılar.

87Ve onlar, o gün, Allah'a teslimiyeti koydular. Uydurmuş oldukları şeyler de kendilerinden uzaklaşıp gitti.


Bu ayetlerde müşriklerin ahıretteki sorgulanmalarından bir sahne nakledilmektedir. Bu sahnede müşriklere güvendikleri dağlara kar yağacağı mesajı verilmektedir. Çünkü kendi kabahatlerini üzerlerine atmak istedikleri sözde ilahları onları kandıranların kendileri olmadığını, müşriklerin yalancılardan başka bir şey olmadıklarını söyleyeceklerdir.

82Kesinlikle onların düşündüğü gibi değil! O edindikleri ilâhlar, onların kulluklarını kabul etmeyecekler ve aleyhlerine dönüp karşı olacaklardır. [Meryem/82]

6İnsanlar bir araya toplandığı zaman da taptıkları kimseler kendilerine düşmanlar oldular. Ve onların kendilerine tapmalarını kabul etmeyenler idiler. [Ahkaf/6]

63Haklarında Söz gerçekleşen kimseler; "Rabbimiz! İşte bunlar bizim azdırdığımız kimselerdir. Biz nasıl azmışsak, işte bunları da öylece biz azdırdık. Biz, Sana karşı uzak olduk. Onlar sadece bizlere tapmıyorlardı" derler. [Kasas/63]

Ve Sebe/40, 41, Furkan/17-19, Ankebut/25.

87. ayette geçen "Ve onlar, o gün, Allah'a teslimiyeti koydular" ifadesi, müşriklerin o gün teslim bayrağını çekmekten başka çarelerinin kalmayacağı anlamındadır. Müşriklerin o günkü zilletleri Kur’an’da birçok kez (Zümer/55-60, Mülk/9-11, Furkân/12-14, Enbiya/39, 40, Meryem/38, Secde/12, A’raf/38) dile getirilmiştir.


88Küfreden; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden ve Allah yolundan çeviren şu kimseler, Biz yaptıkları bozgunculuk nedeniyle onlara azap üstüne azap artırdık.

89Ve Biz o gün, her ümmet içinde, kendilerinden kendi aleyhlerine bir şâhit göndereceğiz. Seni de bu kafirlerin üzerine şâhit getireceğiz. Biz bu kitabı da, her şeyi açıklayan ve Müslümanlara bir kılavuz, bir rahmet ve bir müjde olarak sana indirdik.


Bu ayet gurubunda da yine mahşerdeki bir başka sorgulama sahnesi sergilenerek müşrikler uyarılmaya devam edilmektedir. Bu sahnedeki suçlu tipi, bireysel suç işlemekten daha fazlasını yaparak kendisi dışında başkalarını da saptırmak için uğraşanlardır. Bu tür suçlular azap üstüne azap çekeceklerdir. Zira kendi suçları yetmezmiş gibi, bir de başkalarını saptırarak suç üzerine suç işlemişlerdir.

13Onlar, elbette kendi yüklerini ve kendi yükleriyle birlikte nice yükleri de taşıyacaklar. Ve uydurup durdukları şeylerden kıyâmet günü kesinlikle sorgulanacaklardır. [Ankebut/13]

85Kim hayır ve iyiliklere aracı olmakla yardımcı olursa, bundan kendisine bir pay vardır. Kim de kötülüğe delil olmak ve yardım etmekle veya kötülük çığırını açmakla yardımda bulunursa, ondan kendisine bir günah payı vardır. Allah her şeye güç yetirendir. [Nisa/85]

Bu suçlular hakkında peygamberler şahit olacak, toplumları şahit olacak, hatta kendi organları da aleyhlerine şahit olacaktır.

41Her ümmetten bir tanık getirdiğimiz ve seni de işte onların üzerine bir tanık olarak getirdiğimiz zaman bak nasıl? [Nisa/41]

143Ve işte böyle Biz, siz, insanlar üzerine şâhitler olasınız, Elçi de sizin üzerinize şâhit olsun diye sizi hayırlı bir önderli toplum yaptık. Üzerinde olduğun bu hedefi/stratejiyi belirlememiz de yalnızca, Elçi’ye uyan kimseleri, iki ökçesi üzerinde geri döneceklerden ayıralım/bildirelim diyedir. Tesbit ettiğimiz bu hedef/strateji, elbette, Allah'ın kılavuzluk ettiği kimselerin dışındakilere çok büyüktür. Ve Allah, imanınızı kaybedecek değildir. Hiç şüphesiz Allah, bütün insanlara çok şefkatlidir, çok merhametlidir. [Bakara/143]

24O gün onların dilleri, elleri ve ayakları, yapmış oldukları işlere kendi aleyhlerinde şâhitlik edecektir. [Nur/24]

64Bilerek reddettiğiniz/inanmadığınız şeyler nedeniyle hadi bugün yaslanın ona! 65Bugün Biz, onların ağızlarının üzerine mühür vururuz; Bize elleri konuşur, ayakları da kazandıkları şeylere şâhitlik eder. [Ya Sin/65]

20Sonunda oraya geldiklerinde, onların işitme, görme duyuları ve derileri yaptıkları şeyler ile ilgili kendi aleyhlerinde şâhitlik ederler. [Fussilet/20]

Ayrıntılı bilgi 84. Ayet tahlilinde verilmiştir.

89. ayetin "Biz bu kitabı da, her şeyi açıklayan ve müslümanlara bir kılavuz, bir rahmet ve bir müjde olarak sana indirdik" anlamındaki son cümlesi Kur’an’a yöneliktir. Kur’an’ın kılavuzluğu, rahmet ve müjde oluşu daha evvel de birçok kez vurgulanmıştı. Aynı cümlede geçen "her şeyi açıklayan" özelliği ise aşağıdaki şu ayetlerde vurgulanmaktadır:

41,42Şüphesiz Öğüt/Kur’ân kendilerine geldiğinde onu bilerek reddeden kimseler... Ve şüphesiz o Öğüt/Kitap, en iyi yasa koyan, bozulmayı iyi engelleyen/sağlam yapan, övülen, övgüye lâyık bulunan tarafından indirilmedir. Önünden ve ardından/hiçbir tarafından kendisine bâtılın gelmediği çok şerefli bir kitaptır. [Fussilet/41, 42]

38Ve yeryüzünde hiçbir irili-ufaklı kıpırdayan canlı ve iki kanadıyla uçan hiçbir kuş yoktur ki, sizin gibi önderli topluluklar olmasın. Biz Kitapta hiçbir şeyi noksan/yetersiz bırakmadık. Sonra onlar Rablerine toplanacaklardır. [En’am/38]*


*İşte Kuran, Nahl Suresi


Yorumlar - Yorum Yaz
Site Haritası
Takvim