• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Kur'an İncelemeleri

 
Site Menüsü

81Naziat Suresi 10-12, 27-33, 6-9, 13-14, 34-41




Mushafta Bozuntu Yapılan Ayetler


81Naziat Suresi 10-12, 27-33, 6-9, 13-14, 34-41


Hatalı Çeviri:
6, 7, 8, 9. Birinci üflemenin (kâinatı) sarstığı, onu ikinci üflemenin takip ettiği gün, işte o gün yürekler kaygıdan oynar, gözlerini korku bürür.

10, 11. «Öldükten sonra biz, (dünyadaki) ilk halimize mi döndürüleceğiz, (hem de) çürümüş kemikler olduktan sonra mı?» derler.

12. «O zaman bu, ziyanlı bir dönüş olur» dediler.

13. Bu dönüş, sadece bir seslenmeye bakar.

14. Birdenbire kendilerini mahşerde buluverirler.

...

27, 28, 29. Sizi yaratmak mı daha güç, yoksa gökyüzünü yaratmak mı, ki onu Allah bina etti, onu yükseltip düzene koydu. Gecesini kararttı, gündüzünü ağarttı.

30, 31, 32, 33. Ondan sonra da yerküreyi döşedi. Kendiniz ve hayvanlarınız için bir faydalanma olmak üzere, yerden suyunu ve otlağını çıkardı ve dağları sağlam bir şekilde yerleştirdi.

34, 35, 36. Her şeyi alt üst eden o büyük felâket geldiği vakit, insan dünyada iken ne için çalıştığını hatırlar. Cehennem de gören her kişiye açıklığı ile gösterilir.

37, 38, 39. Azana ve dünya hayatını ahirete tercih edene, şüphesiz cehennem tek barınaktır.

40, 41. Rabbinin makamından korkan ve nefsini kötü arzulardan uzaklaştıran için ise şüphesiz cennet yegâne barınaktır.



Doğru Çeviri:

Necm: 370

10,11Onlar, “Biz tekrar eski hâlimize mi döndürülecekmişiz? Biz, çürümüş kemikler olduktan sonra mı” diyorlar.

12Dediler ki: “Öyleyse bu çok zararlı bir dönüştür.”

27-33Oluşturuluşça siz mi daha çetinsiniz yoksa gök mü? Göğü, Allah yaptı; boyunu yükseltti, sonra da onu düzene koydu, gecesini kararttı ve ışığın parlaklığını çıkarttı. Ve ondan sonra, sizin ve hayvanlarınız için bir yararlanma olmak üzere yeryüzünü döşedi/ yeryüzünden suyunu ve otlağını çıkardı, dağları da demirledi/sağlam bir şekilde yerleştirdi.

6O gün, sarsan sarsacak.

7Onu ikinci bir sarsıntı izleyecek.

8Yürekler o gün titreyerek çarpar.

9Onların gözleri saygılıdır.

13İşte o, bir tek haykırıştır.

14Bir de bakmışsın onlar meydandadır.

34Artık o en büyük felaket geldiği vakit,

35O gün, insan ne yaptığını iyice anlayacak.

36Gören kimseler için cehennem apaçık gösterilecek.

37-39Artık her azmış ve dünya hayatını tercih etmiş kimseye gelince, işte şüphesiz cahîm/cehennem, varılacak yerin ta kendisidir.

40,41Rabbinin makamından korkan ve kendini boş-iğreti arzudan meneden kimseye gelince; artık, hiç şüphesiz cennet, barınağın ta kendisidir.




10,11Onlar, “Biz tekrar eski hâlimize mi döndürülecekmişiz? Biz, çürümüş kemikler olduktan sonra mı” diyorlar.

12Dediler ki: “Öyleyse bu çok zararlı bir dönüştür.”

27-33Oluşturuluşça siz mi daha çetinsiniz yoksa gök mü? Göğü, Allah yaptı; boyunu yükseltti, sonra da onu düzene koydu, gecesini kararttı ve ışığın parlaklığını çıkarttı. Ve ondan sonra, sizin ve hayvanlarınız için bir yararlanma olmak üzere yeryüzünü döşedi/ yeryüzünden suyunu ve otlağını çıkardı, dağları da demirledi/sağlam bir şekilde yerleştirdi.


Bu ayetler Nebe suresinin devamı, biraz da açılımı mahiyetindedir. Nebe suresinde "o çok büyük ve önemli haber" üzerinden soruşanların, tartışanların içinde bulundukları çıkmazların detayı verilmekte ve onlara cevaplar verilmektedir:

Onlar, Kur’an’daki önemli haberleri duydukça, birbirlerine: "Biz tekrar eski halimize mi döndürülecekmişiz? Biz, çürümüş kemikler olduktan sonra mı?", "Öyleyse bu çok zararlı bir dönüştür" deyip durmaktadırlar.

Rabbimiz bu kişilere "dirilme"nin mümkün, "diriltme"nin de Kendisi için çok kolay olduğunu bildirerek insanları düşünmeye davet etmektedir: "Yaratılışça siz mi daha çetinsiniz, yoksa gök mü? Onu [göğü], O [Allah] yaptı; boyunu yükseltti, sonra da onu düzene koydu, gecesini kararttı ve kuşluğunu [ışığın parlaklığını] çıkarttı. Ve ondan sonra, sizin ve hayvanlarınız için bir faydalanma olmak [yararlanmak] üzere yeryüzünü döşedi; ondan [yeryüzünden] suyunu ve otlağını çıkardı, dağları da sabitledi [demirledi; sağlam bir şekilde yerleştirdi]."

Ayetteki "Yaratılışça siz mi daha çetinsiniz, yoksa gök mü?" ifadesinin birincil muhatabı ahireti inkâr eden o günkü Mekkeli müşrikler olmakla beraber, aslında tüm zamanlardaki inkârcılardır. Ayette sorulan bu sorular, tüm inkârcıların cevaplaması gereken sorulardır. Rabbimiz, insanlar akıllarını başlarına alsınlar, kendilerine gelsinler diye bu konuda birçok kez ikazda bulunmuştur:

* Elbette göklerin ve yerin oluşturulması, insanların oluşturulmasından daha büyüktür. Ama insanların çoğu bilmiyorlar. [Mu'min/57]

* Ve onlar dediler ki: "Biz, bir kemik yığını olduğumuz ve ufalanıp toz olduğumuz vakit mi, gerçekten biz, yeni bir oluşturuluşla diriltilecek miyiz?" De ki: "İster taş olun, ister demir. Veyahut gönlünüzde büyüyen başka bir yaratık olun." Sonra onlar; "Bizi kim geri döndürecek?" diyecekler. De ki: "Sizi ilk defa yoktan yaratmış olan." Bunun üzerine sana başlarını sallayacaklar ve "Ne zamandır bu?" diyecekler. De ki: "Çok yakın olması umulur! Sizi çağıracağı/diriltileceğiniz gün, O'nu överek O'nun çağrısına uyacaksınız ve sadece pek az kaldığınızı zannedeceksiniz." [İsra/49-52]

* Ve kendi oluşturuluşunu dikkate almayarak Bize bir örnekleme yaptı: Dedi ki: "Kim diriltecekmiş o kemikleri? Onlar çürümüş iken!" 0De ki: "Onları ilk defa oluşturan onları diriltecektir. Ve O, her oluşturmayı çok iyi bilendir. O, size o yemyeşil ağaçtan bir ateş/oksijen yapandır. Şimdi de siz oksijenden yakıp duruyorsunuz. Gökleri ve yeri oluşturan, onlar gibilerini de oluşturmaya güç yetiren değil midir? Evet, elbette güç yetirendir! Ve O, çok çok mükemmel oluşturandır, çok iyi bilendir. [Ya Sin/78-81]

* Ve onlar: "Bu apaçık büyüden başka bir şey değildir. Öldüğümüz ve toprak, kemik olduğumuz zaman mı, gerçekten mi biz tekrar dirilecekmişiz? Önceki atalarımız da mı?" diyorlar. [Saffat/15-17]

Ayetteki "Ve ondan sonra, sizin ve hayvanlarınız için bir faydalanma olmak [yararlanmak] üzere yeryüzünü döşedi" ifadesindeki sonralık "zamanda sonralığı" değil, kelamdaki sonralığı ifade eder. "ثمّ sümme" ve "بعد ba’de" edatlarının sadece zamanda sonralığı değil, kelamda sonralığı ifade ettiğini bundan önce [Beled/17 ve Kalem/13’ün tahlillerinde] birkaç kez açıklamıştık. O nedenle, bu ayetin de yer kürenin semalardan sonra yaratıldığı şeklinde anlaşılmaması gerekir. Buna benzer bir ayet de ileride [Bakara/29] gelecektir.

Yerküre ile göklerin yaratılışı Fussılet suresinde detaylıca yer almıştı:

* De ki: "Siz yeryüzünü iki evrede oluşturanı gerçekten örtüp duracak mısınız/inanmayacak mısınız? Bir de O'na eşler koşuyorsunuz! O, âlemlerin Rabbidir." Ve O, yeryüzünün içinde sabit dağlar yerleştirdi. Orada bereketler meydana getirdi. Orada araştırıp isteyenler için eşit olarak/ayırım yapılmadan rızıkları dört evrede ayarladı. Sonra duman hâlinde bulunan göğe yerleşti/egemenlik kurdu da ona ve yeryüzüne, "İsteyerek veya istemeyerek gelin!" dedi. İkisi de, "Biz isteyerek geldik" dediler. [Fussılet/9-11]



6O gün, sarsan sarsacak.

7Onu ikinci bir sarsıntı izleyecek.

8Yürekler o gün titreyerek çarpar.

9Onların gözleri saygılıdır.

13İşte o, bir tek haykırıştır.

14Bir de bakmışsın onlar meydandadır.



Rabbimiz çevremizdeki ayetlerine [evrendeki delil ve işaretlerine] dikkat çektikten sonra, bunların akıbetine dair açıklamalarda bulunmaktadır.

Birinci sarsıntı ile "kıyamet koptuğunda dünyanın alt-üst olması" kastedilirken, ikinci sarsıntı ile de ölülerin ayağa kalkmasına işaret edilmektedir. Bu olguya daha önceki surelerde de birçok kez değinilmişti. Hatırlatmak için şu örnekle yetiniyoruz:

* Ve sûra üflenmiştir de Allah'ın dilediği hariç, göklerde kim var, yerde kim varsa çarpılıp yıkılıvermiştir. Sonra ona başka bir daha üflenmiştir de onlar kalkmışlar karşıda bakıp duruyorlar. [Zümer/68]

Ayetteki "Yürekler o gün titreyerek çarpar" ifadesinin çağrıştırdığı korku psikolojisi, korku ve dehşet içindeki kâfirlerin psikolojik durumlarını yansıtmaktadır. Zira o gün müminler güven içinde olacaktır:

* Ey insanlar! Rabbinizin koruması altına girin, şüphesiz kıyametin kopuş anının sarsıntısı çok büyük bir şeydir. Onu göreceğiniz gün, her emzikli kadın emzirdiğinden vaz geçer. Ve her hamile kadın taşıdığını bırakır. Ve sen, insanları sarhoş olmadıkları hâlde sarhoş görürsün. Velâkin Allah'ın azabı çok şiddetlidir. [Hacc/1,2]

* Şüphesiz tarafımızdan kendilerine "En Güzel" hazırlanan kimseler; işte onlar, cehennemden uzaklaştırılmışlardır. Onlar, cehennemin uğultusunu duymazlar. Onlar, nefislerinin istediği şeyler içinde sürekli kalıcıdırlar. O en büyük korku onları üzmez ve kendilerine haberciler: "İşte bu, size söz verilmiş olan gününüzdür" diye akıllarına getirirler. [Enbiya/101-103]

* Kesinlikle sizin düşündüğünüz gibi değil! Yer üst üste sarsıntılarla dümdüz edildiği zaman, Rabbinin hesaba çektiği, gönderdiği vahiyler tanık olarak saf saf dizildiği zaman, o gün cehennem de getirilmiştir; o insanın, o gün aklı başına gelecektir, artık aklının başına gelmesinin kendisine ne yararı var ki! [Fecr/21-23]



34Artık o en büyük felaket geldiği vakit,

35O gün, insan ne yaptığını iyice anlayacak.

36Gören kimseler için cehennem apaçık gösterilecek.

37-39Artık her azmış ve dünya hayatını tercih etmiş kimseye gelince, işte şüphesiz cahîm/cehennem, varılacak yerin ta kendisidir.

40,41Rabbinin makamından korkan ve kendini boş-iğreti arzudan meneden kimseye gelince; artık, hiç şüphesiz cennet, barınağın ta kendisidir.



Bu ayetler, kıyametin kopmasından sonra kimsenin yapacağı bir şey kalmayacağı; bu nedenle herkesin sağ iken kendisine verilen fırsatı doğru değerlendirmesi gerektiği mesajını vermektedir.

Kıyamet gelince, o gün insan ne yaptığını iyice anlayacak. Gören kimseler için cehennem apaçık gösterilecek. Her azmış ve dünya hayatını tercih etmiş kimse kesinlikle cehenneme, Rabbinin makamından korkan ve nefsini hevâdan meneden kimse de cennete gönderilecektir.

* Artık Allah, onların hepsini dirilteceği gün yaptıkları şeyleri kendilerine haber verecektir. Allah onların yaptıkları şeyleri bir bir saymıştır, onlar ise unutmuşlardır. Ve Allah, her şeye en iyi şâhittir. [Mücadele/6]

* İbrâhîm: "Peki, siz ve en eski atalarınızın nelere tapmış olduğunuzu hiç düşündünüz mü? İşte onlar benim düşmanımdır; ancak âlemlerin Rabbi ayrı. O, beni oluşturandır. Ve bana doğru yolu O gösterir. Ve O, beni yedirenin, içirenin ta kendisidir. Hastalandığım zaman O bana şifa verir. Ve O, beni öldürecek, sonra beni diriltecektir. Ve O, din günü, kusurumu bağışlayacağını umduğumdur. Rabbim! Bana 'hüküm' ver ve beni iyilere kat! Ve beni, sonra gelecekler için doğrulukla anılanlardan kıl! Ve beni nimeti bol cennetin mirasçılarından kıl! Ve babamı da bağışla, şüphesiz o sapıklardan oldu. Ve yeniden diriltilen gün; mal ve oğulların sağlam bir kalple/gerçek imanla Allah'a gelenlerden başkasına yarar sağlamadığı ve cennetin Allah'ın koruması altına girenlere yaklaştırıldığı, azgınlar için de cehennemin açılıp gösterildiği gün beni rezil etme!" dedi. [Şuara/75-91]

* Ve Rabbinin üzerine almış olduğu kesinleşmiş bir hüküm olarak, içinizden cehennemin dış kenarına/toplanma yerine uğramayacak hiç kimse yoktur. Sonra Biz, Allah'ın koruması altına girmiş kişileri kurtarırız. Şirk koşarak yanlış; kendi zararlarına iş yapanları da cehennemin dış kenarında/toplanma alanında dizleri üzerine çökmüş hâlde bırakırız. [Meryem/71,72]

* Şüphesiz tarafımızdan kendilerine "En Güzel" hazırlanan kimseler; işte onlar, cehennemden uzaklaştırılmışlardır. Onlar, cehennemin uğultusunu duymazlar. Onlar, nefislerinin istediği şeyler içinde sürekli kalıcıdırlar. O en büyük korku onları üzmez ve kendilerine haberciler: "İşte bu, size söz verilmiş olan gününüzdür" diye akıllarına getirirler. [Enbiya/101-103]

* O çılgın alev onları uzak bir yerden görünce, onun öfkelenmesini ve uğultusunu işittiler. [Furkan/12]

35. ayetteki "O gün, insan ne yaptığını iyice anlayacak" ifadesiyle, kişinin henüz amel defteri eline verilmeden önce, dünyada tüm yaptıklarını tek tek hatırlamaya başlayacağı açıklanmaktadır.

* Aslında onlara vaat edilen, o saattir. O saat cidden daha feci ve daha acıdır. [Kamer/46]

* Kesinlikle sizin düşündüğünüz gibi değil! Yer üst üste sarsıntılarla dümdüz edildiği zaman, Rabbinin hesaba çektiği, gönderdiği vahiyler tanık olarak saf saf dizildiği zaman, o gün cehennem de getirilmiştir; o insanın, o gün aklı başına gelecektir, artık aklının başına gelmesinin kendisine ne yararı var ki! [Fecr/21-23]*



*İşte Kuran, Naziat Suresi




Yorumlar - Yorum Yaz
Site Haritası
Takvim