Hatalı Çevrilen Ayetler
90Ahzab Suresi 28-34
Hatalı Çeviri:
28. Ey Peygamber! Eşlerine şöyle söyle: Eğer dünya dirliğini ve süsünü (refahını) istiyorsanız, gelin size boşanma bedellerinizi vereyim de, sizi güzellikle salıvereyim.
29. Eğer Allah'ı, Peygamberini ve ahiret yurdunu diliyorsanız, bilin ki, Allah, içinizden güzel davrananlar için büyük bir mükâfat hazırlamıştır.
30. Ey peygamber hanımları! Sizden kim açık bir hayâsızlık yaparsa, onun azabı iki katına çıkarılır. Bu, Allah'a göre kolaydır.
31. Sizden kim, Allah'a ve Resûlüne itaat eder ve yararlı iş yaparsa ona mükâfatını iki kat veririz. Ve ona (cennette) bol rızık hazırlamışızdır.
32. Ey Peygamber hanımları! Siz, kadınlardan herhangi biri gibi değilsiniz. Eğer (Allah'tan) korkuyorsanız, (yabancı erkeklere karşı) çekici bir eda ile konuşmayın; sonra kalbinde hastalık bulunan kimse ümide kapılır. Güzel söz söyleyin.
33. Evlerinizde oturun, eski cahiliye âdetinde olduğu gibi açılıp saçılmayın. Namazı kılın, zekâtı verin, Allah'a ve Resûlüne itaat edin. Ey Ehl-i Beyt! Allah sizden, sadece günahı gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor.
34. Evlerinizde okunan Allah'ın âyetlerini ve hikmeti hatırlayın. Şüphesiz Allah, her şeyin iç yüzünü bilendir ve her şeyden haberi olandır.
Doğru Çeviri:
28,29Ey Peygamber! Eşlerine söyle: “Eğer siz basit dünya hayatını ve onun süslü çekiciliğini istiyorsanız, gelin size boşanma bedeli ödeyeyim ve güzel bir salma tarzıyla sizi salıvereyim. Eğer siz Allah'ı, Elçisi'ni ve son yurdu istiyorsanız, artık hiç şüphesiz Allah, sizden iyileştirenler-güzelleştirenler için çok büyük bir ecir hazırlamıştır.”
30,31Ey Peygamber'in kadınları! Sizden kim açık, bir çirkin utanmazlıkta bulunursa, suçun cezası iki kat olarak artırılır. Bu da Allah'a göre pek kolaydır. Sizden kim de Allah'a ve Elçisi'ne sürekli saygıda bulunursa ve sâlihi işlerse, ona da ecrini iki kere veririz. Ve Biz ona üstün bir rızık da hazırlamışızdır.
32-34Ey Peygamber'in kadınları! Siz kadınlardan herhangi biri değilsiniz; eğer Allah'ın koruması altına giriyorsanız, artık sözü çekicilikle söylemeyin ki sonra kalbinde hastalık bulunan; zihniyeti bozuk kimse tamah eder. Sözü örfe uygun/ herkesçe kabul gören bir şekilde söyleyin. Evlerinizde vakarlı olun, ilk cahiliyet gösterişi hâlinde gösteriş yapmayın, salâtı ikame edin [mâlî yönden ve zihinsel açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumları oluşturun-ayakta tutun], zekat'ı; Allah’ın dininin yayılması, ayakta tutulması, salâtın ikame edilebilmesi için müminlerin iman borcu; kulluk görevi olarak içtenlikle verdiği vergiyi verin, Allah'a ve Elçisi'ne itaat edin. –Ey ehli beyt! Gerçekten Allah, sizden kiri gidermek ve sizi temizlemek ister.– Ve evlerinizde okunmakta olan Allah'ın âyetlerini ve haksızlık, bozgunculuk ve kargaşayı engellemek için konulmuş kanun, düstur ve ilkeleri hatırlayın. Hiç şüphesiz Allah, çok lütfedicidir, gizliyi bilendir, her şeyin iç yüzünü, gizli taraflarını da iyi bilendir.
28,29Ey Peygamber! Eşlerine söyle: “Eğer siz basit dünya hayatını ve onun süslü çekiciliğini istiyorsanız, gelin size boşanma bedeli ödeyeyim ve güzel bir salma tarzıyla sizi salıvereyim. Eğer siz Allah'ı, Elçisi'ni ve son yurdu istiyorsanız, artık hiç şüphesiz Allah, sizden iyileştirenler-güzelleştirenler için çok büyük bir ecir hazırlamıştır.”
Bu âyetlerde, Rasûlullah'ın aile hayatına yönelik bir probleme işaret edilmekte ve onun çözülmesinin yolları bildirilmektedir. Bu problemin şu olduğu zikredilir:
Hanımlarından biri o'ndan, kendisine altından bir bilezik yaptırmasını istemişti. O da gümüşten bir bilezik yaptırıp bunu altın ile kaplatmış (–zaferan ile kaplattığı da söylenmiştir–), fakat hanımı altından olmasında diretmiş, başkasını kabul etmemişti. Bunun üzerine bu şekilde tercihte serbest bırakan bu âyet-i kerîme nâzil olunca, onları istediklerini seçmekte serbest bıraktı, onlar da, "Allah'ı ve Rasûlü'nü seçtik" dediler. [Kurtubî, el-Câmiu li Ahkâmi'l-Kur’ân.]
Anlaşılan o ki, Rasûlullah'ın eşleri lüks bir hayata özlem duymuşlar; bu da Rasûlullah'ın hânelerinde problem olmuş, o nedenle de Rasûlullah'ın sıkıntıya düşmesine ve görevinin aksamasına sebep olacak bu problemin çözüm yolu gösterilmiştir.
Âyetteki, eşlerine ifadesinden ve târih kayıtlarından anlaşıldığına göre Rasûlullah'ın birçok eşi olmuştur. Bu âyet nâzil olduğunda Rasûlullah'ın Sevde, Âişe, Hafsa, Umm Seleme olmak üzere 4 hanımı vardı; henüz Zeyneb ile evlenmemişti. Peygamber'in eşleri konusuna ileride değinilecek olmakla birlikte burada isimlerini ve sayısını veriyoruz:
1) Hatice,
2) Sevde,
3) Âişe,
4) Hafsa,
5) Umm Seleme,
6) Umm Habîbe,
7) Zeyneb bt. Cahş,
8) Zeyneb bt. Huzeyme,
9) Cüveyriye,
10) Safiye,
11) Reyhane,
12) Meymûne,
13) Mariye.
Ayrıca, Peygamber'in nikâh kıydığı, fakat gerdeğe girmediği kadınlar da vardır. Kurtubî bunları şöyle sıralar:
1) Bunlardan biri el-Kilâbiye diye bilinir.
Adı hususunda görüş ayrılığı vardır: Fâtıma, Amre ve el-Âliye isimleri verilmiştir. ez-Zührî dedi ki: Peygamber (s.a) Kilâblı ed-Dahhâk kızı Fâtıma ile nikâhlanmış, o da kendisinden Allah'a sığınınca onu boşamıştı. Bu kadın, "Ben bedbaht olanım" der dururdu. Peygamber onunla hicretin 8. yılı Zilkâde ayında evlenmişti. Kadın hicrî 60 yılında vefat etti.
2) Kindeli en-Nu‘man b. el-Cevn b. el-Hâris kızı Esma. el-Cevniye diye de bilinir.
Katâde dedi ki: Peygamber (s.a) yanına girip de onu çağırdığında, Esma, "Sen gel" deyince, Peygamber onu boşamıştı.
Başkaları ise şöyle demektedir: "Peygamber'den Allah'a sığınan kadın budur." Buhârî de şöyle demektedir: "Rasûlullah (s.a) Şerâhil kızı Umeyme ile evlenmişti. Peygamber'in yanına girdiğinde, Peygamber elini ona uzatmış, bu hanım bundan tiksinir gibi olmuştu. Bunun üzerine Peygamber, Ebû Useyd'e, yola göndermek üzere onu hazırlamasını ve ona iki elbise vermesini emretti."
Bir başka lafızda da şöyle demektedir: Ebû Useyd dedi ki: Rasûlullah'ın (s.a) yanına el-Cevniye diye bilinen hanım getirildi. Onun yanına girdiğinde o hanıma, "Bana kendini bağışla" deyince, kadın şöyle cevap verdi: "Kraliçe, hiç kendini normal kimselere bağışlar mı?" Peygamber (s.a), sakin olması için elini üzerine koymak isteyince de, "Senden Allah'a sığınıyorum" dedi. Peygamber de, "Sen gerçekten koruma altına alan birisine sığındın" dedi. Ardından da yanımıza çıkıp şöyle dedi: "Ey Ebû Useyd! Buna iki râzıkî [uzun ve beyaz keten elbise] ver ve onu aile halkının yanına gönder."
3) el-Eş‘as b. Kays'ın kız kardeşi Kuteyle bt. Kays.
el-Eş‘as onu Peygamber'e nikâhlamış, sonra da Hadramevt'e geri dönmüştü. Kuteyle'yi o'na götürmek üzere hazırlanmış iken Peygamber'in (s.a) vefat ettiği haberini aldı. Bunun üzerine onu geri götürdü ve birlikte irtidad ettiler. Daha sonra İkrime b. Ebî Cehl onunla evlendi. Ebû Bekr (r.a) bundan dolayı çok rahatsız oldu. Ömer ona şöyle dedi: "Allah'a yemin ederim, o, Peygamber'in (s.a) hanımlarından olmadı. Peygamber onu ne istediğini seçmekte serbest bırakmıştı, ne de hicab arkasına almıştı. Diğer taraftan irtidad etmekle de Allah o kadını Peygamber'den uzaklaştırmış olmaktadır." Urve ise Peygamber'in onunla evlenmiş olduğunu kabul etmiyordu.
4) Ezdli Umm Şerîk.
Adı, Ğuzeyye bt. Câbir b. Hâkim'dir. Daha önce Ebû Bekr b. Ebî Selma'nın nikâhı altında idi. Peygamber (s.a) onu, kendisiyle gerdeğe girmeden boşadı. Nefsini Peygamber'e bağışlayan kadın da budur.
Nefsini Peygamber'e bağışlayan kadının Havle bt. Hâkim olduğu da söylenmiştir.
5) Havle bt. el-Huzeyl b. Hubeyre.
Rasûlullah (s.a) bu kadın ile nikâhlanmış, ancak Peygamber'in yanına ulaşmadan önce vefat etmişti.
6) Dıhye'nin kız kardeşi Şeraf bt. Halife.
Peygamber, bu hanımla da nikâh kıymış, fakat onunla gerdeğe girmemiştir.
7) Kays'ın kız kardeşi Leyla bt. el-Hatîm.
Peygamber, bu hanımla nikâhlanmıştı. Ancak aşırı derecede kıskanç olduğundan kendisini boşamasını istedi, o da onun isteğini yerine getirdi.
8) Kindeli Amre bt. Muâviye.
Peygamber (s.a) bu hanımla nikâhlanmıştır.
eş-Şa‘bî dedi ki: "Peygamber, Kindeli bir hanımla nikâhlanmış, ancak Peygamber vefat ettikten sonra o hanım Medîne'ye getirilebilmişti."
9) Cündalı, Cündüb b. Damra'nın kızı.
Bazılarının dediklerine göre Rasûlullah (s.a) bu hanımla nikâhlanmış, bazıları ise böyle bir şeyin olduğunu kabul etmemiştir.
10) Ğıfarlı bir hanım.
Bazılarının dediklerine göre Peygamber (s.a) Ğıfarlı bir hanım ile nikâhlanmış, fakat vücudunda gördüğü bir beyazlık [alacalık] sebebiyle ona, "Ailenin yanına geri dön" demişti. Bu beyazlığı, el-Kilâbiye'de gördüğü de söylenmiştir.
İşte Peygamber'in (s.a) kendileri ile nikâh akdi yapmış olduğu hâlde gerdeğe girmediği hanımlar bunlardır. [Kurtubî, el-Câmiu li Ahkâmi'l-Kur’ân.]
30,31Ey Peygamber'in kadınları! Sizden kim açık, bir çirkin utanmazlıkta bulunursa, suçun cezası iki kat olarak artırılır. Bu da Allah'a göre pek kolaydır. Sizden kim de Allah'a ve Elçisi'ne sürekli saygıda bulunursa ve sâlihi işlerse, ona da ecrini iki kere veririz. Ve Biz ona üstün bir rızık da hazırlamışızdır.
32-34Ey Peygamber'in kadınları! Siz kadınlardan herhangi biri değilsiniz; eğer Allah'ın koruması altına giriyorsanız, artık sözü çekicilikle söylemeyin ki sonra kalbinde hastalık bulunan; zihniyeti bozuk kimse tamah eder. Sözü örfe uygun/ herkesçe kabul gören bir şekilde söyleyin. Evlerinizde vakarlı olun, ilk cahiliyet gösterişi hâlinde gösteriş yapmayın, salâtı ikame edin [mâlî yönden ve zihinsel açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumları oluşturun-ayakta tutun], zekat'ı; Allah’ın dininin yayılması, ayakta tutulması, salâtın ikame edilebilmesi için müminlerin iman borcu; kulluk görevi olarak içtenlikle verdiği vergiyi verin, Allah'a ve Elçisi'ne itaat edin. –Ey ehli beyt! Gerçekten Allah, sizden kiri gidermek ve sizi temizlemek ister.– Ve evlerinizde okunmakta olan Allah'ın âyetlerini ve haksızlık, bozgunculuk ve kargaşayı engellemek için konulmuş kanun, düstur ve ilkeleri hatırlayın. Hiç şüphesiz Allah, çok lütfedicidir, gizliyi bilendir, her şeyin iç yüzünü, gizli taraflarını da iyi bilendir.
Yukarıda, Rasûlullah aracılığı ile eşlerine dünya ya da âhireti tercih etmeleri hususunda bir ihtar yapılmıştı. Bu âyetlerde ise, Rasûlullah'ın aile hayatına; eşlerinin, Rasûlullah'ın hayatındaki konumlarına değinilerek; Rasûlullah'ın eşlerinin temsil makamlarına dikkat çekilerek yükümlülükleri bildirilmekte, böylece Rasûlullah'a gelebilecek sıkıntılar, hizmetine engel olacak durumlar engellenmektedir:
• Peygamber'in kadınları [eşleri, kızları], bir suç işlerse, iki kat cezalandırılacaktır.
Zira temsil makamında olanların iyiliği de kötülüğü de başkalarına örnek teşkil eder, toplum onları taklit eder. Bu nedenle, temsil makamında bulunan kimsenin kötülüğü, sırf kendine kalmaz, onu örnek alarak birçok kişi de kötülük yapar. Onun için temsil makamında olanlara, hem kendi kötülüklerinin, hem de örnek oldukları kişilerin kötülüklerinin cezası verilir.
Nisa/25’te suç işlemeleri hâlinde, yeminlerin sahip olduğu [himâye altındaki] kadınlara hür kadınlara verilen cezanın yarısı verilecek buyurulmuştur. Çünkü, onlar, o günkü statülerine göre eğitimsiz, bilgisiz ve yoksul konumdadırlar. Bu durum, onları bu suçu işlemeye hür kimselere nazaran daha müsait hale getirir. Bu ilahi hükümler, suç ve cezada statünün ve suça iten sebeplerin dikkate alınması gerektiğine dikkat çekmektedir.
Keza iyilikleri için de aynı durum söz konusudur.
• Peygamber kadınları, işveli, cilveli konuşmamalıdır.
• Her konuştukları ma‘rûf olmalıdır; boş konuşmamalı, gevezelik yapmamalıdırlar.
• Evlerinde vakarlı bir şekilde oturmalı; ev dışı işleri erkekler tarafından görülmeli, onlar da dikbaşlılık etmeden bunu kabullenmeli, kendilerini taciz ve tecavüzden korumalıdırlar.
• Câhiliye kadınları gibi zînetlerini ön plana çıkararak gösteriş yapmamalıdırlar.
Âyetten de anlaşılacağı üzere câhiliye döneminde kadınlar zînetlerini; erkekler için câzibe noktası olan organlarını ön plana çıkararak dolaşırlardı.
• Salâtı ikâme edip zekât vermelidirler [sosyal desteğe katılmalıdırlar, mâlî harcamalarda bulunmalıdırlar; her Müslüman gibi vergilerini vermelidirler].
• Allah'a ve Elçisi'ne itaat etmelidirler.
• Evlerinde okunan Allah'ın âyetlerini, yasaları hatırlamalı, bunu topluma anlatmalıdırlar.
Onlar, Allah''n emir ve yasaklarının geldiği evlerde bulunmaları, onların inişine tanık olma bahtiyarlığına ermiş olmaları nedeniyle, ilâhî emirlere başkalarından daha fazla duyarlı olmalıdırlar.
EHL-İ BEYT KİMDİR?
Ehl-i beyt, "hâne halkı" demektir. Bu âyetteki ehl-i beyt ile kimlerin kastedildiği hususuna gelince: Âyetteki hitaptan da anlaşılacağı üzere, birinci planda Rasûlullah'ın eşleri ve kızları akla gelir. Zaman içerisinde bu kavramın içine aileye dışarıdan girmiş damadı Ali, torunları Hasan ve Hüseyin'in de girip girmediği tartışılmıştır. Âyetin teknik yapısı dikkate alındığında bu kavramın içerisine erkeklerin de girdiği anlaşılır. Âyetteki, Ey ehli beyt! Gerçekten Allah,sizden [‘ankum] kiri gidermek vesizi [kum] temizlemek ister ifadesindeki siz [kum] zamiri, yukarıdakilerin aksine, müzekker/eril olarak gelmiştir. Eğer bu ifade erkekleri kapsamayacak olsaydı, كنّ [kunne] şeklinde müennes/dişil olarak gelirdi. Burada, hem erkekleri, hem de kadınları kapsadığına delâlet etmek üzere müzekker/eril gelmiştir.*
*İşte Kuran, Ahzab Suresi