• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Kur'an İncelemeleri

 
Site Menüsü

98İnsan Suresi 23-31




Hatalı Çevrilen Ayetler


98İnsan Suresi 23-31


Hatalı Çeviri:
23. (Resûlüm!) Kur'an'ı sana biz, evet biz indirdik.

24. Artık Rabbinin hükmüne (boyun eğip) sabret; onlardan hiçbir günahkâra, yahut hiçbir nanköre boyun eğme.

25. Sabah akşam Rabbinin ismini yâdet.

26. Gecenin bir kısmında O'na secde et; gecenin uzun bir bölümünde de O'nu tesbih et.

27. Şu insanlar, çarçabuk geçen dünyayı seviyorlar da önlerindeki çetin bir günü (ahireti) ihmal ediyorlar.

28. Onları biz yarattık; onların yaratılışını sapasağlam yaptık. Dilediğimizde (kendilerini yok eder) yerlerine benzerlerini getiririz.

29. Şüphesiz ki bu bir öğüttür. Artık dileyen Rabbine bir yol tutar.

30. Sizler ancak Rabbinizin dilemesi (izin vermesi) sayesinde (bir şeyi) dileyebilirsiniz. Şüphesiz Allah her şeyi bilendir, hikmet sahibidir.

31. O, dilediğini rahmetine dahil eder. Zalimlere gelince, onlar için elem verici bir azap hazırlamıştır.


Doğru Çeviri:
23Şüphesiz Biz, evet Biz, Kur’ân'ı sana indirdikçe indirdik.

24-26O hâlde Rabbinin hükmü için sabret. Onlardan zaman kaybına uğrayan/ hayırda ağırda alan/ zarar veren/ kusur oluşturan kimselere yahut bir takım aşırı nankörlere itaat etme ve daima/ her zaman Rabbinin ismini an. Gecenin bir bölümünde de O'na boyun eğip teslimiyet göster. Ve O'nu uzun gecede her türlü noksanlıktan arındır.

“27Sen elçi değilsin” diyenler, çarçabuk geçen dünyayı seviyorlar ve ağır bir günü arkalarına atıyorlar.

28Biz, onları Biz oluşturduk. Bedenlerini Biz sağlam yaptık. Dilediğimizde de benzerleriyle değiştirdikçe değiştiririz.

29Şüphesiz bu, bir öğüttür. Artık dileyen kişi Rabbine doğru yol edinir.

30,31Ve siz, Allah dilemedikçe dileyemezsiniz. Şüphesiz Allah, en iyi bilendir, en iyi yasa koyandır, dilediğini rahmetine sokar. Şirk koşarak yanlış; kendi zararlarına iş yapanlara da, acıklı bir azap hazırlamıştır.


23Şüphesiz Biz, evet Biz, Kur’ân'ı sana indirdikçe indirdik.

24-26O hâlde Rabbinin hükmü için sabret. Onlardan zaman kaybına uğrayan/ hayırda ağırda alan/ zarar veren/ kusur oluşturan kimselere yahut bir takım aşırı nankörlere itaat etme ve daima/ her zaman Rabbinin ismini an. Gecenin bir bölümünde de O'na boyun eğip teslimiyet göster. Ve O'nu uzun gecede her türlü noksanlıktan arındır.


Allah'ın topluma müdahalesi, insanı yaratıp serbest bırakması, insanların özgürce tercihlerine göre karşılıklandırılacağı açıklandıktan sonra bu paragrafta Elçi muhatap alınıp, Şüphesiz Biz; evet, Biz, Kur’ân'ı sana indirdikçe indirdik. O hâlde Rabbinin hükmü için sabret. Onlardan günahkâra yahut hatta çok nanköre itaat etme ve sabah-akşam [daima/her zaman] Rabbinin ismini an. Gecenin bir bölümünde de O'na secde et. Ve O'nu uzun gecede tesbih et direktifi verilmiştir. Buna göre Rasûlullah, kâfir ve günahkârlara aldırış etmeden, onlara eğilim göstermeden ve onların yoldan çıkarıcı telkinlerine kulak vermeden görevini sürdürmelidir.

Paragraftan da anlaşılacağı üzere Mekkeli müşrikler, Medîneli Yahûdiler ve münâfıklar, Rasûlullah'ın davetini engelleyebilmek için var güçleriyle mücâdele ediyorlardı. Bu duruma ilk sûrelerde de işaret edilmişti:

109Ve sen, sana vahyolunan şeye uy! Ve Allah hükmünü verinceye kadar sabret. Ve Allah, hüküm verenlerin en hayırlısıdır. [Yûnus/109]

45-48Ey Peygamber! Şüphesiz Biz, seni, bir şâhit, bir müjdeci, bir uyarıcı, Kendi izniyle/bilgisiyle Allah'a bir davetçi ve ışık saçan bir kandil olarak gönderdik/elçi yaptık. Sen de inananlara, şüphesiz kendileri için Allah'tan büyük bir armağan olduğunu müjdele. Kâfirlere; Allah'ın ilâhlığını, rabliğini bilerek reddeden kimselere ve münâfıklara itaat etme, onların verdiği eziyetleri bırak, önemseme. Ve sen, Allah'a işin sonucunu havale et. Ve "tüm varlıkları belirli bir programa göre ayarlayan ve bu programı koruyarak, destekleyerek uygulayan" olarak Allah yeter. [Ahzâb/45-48]

5-8Artık, yakında hak dinden çıkarak kendini ateşe atmış olan hanginizmiş göreceksin, onlar da görecekler. Şüphesiz Rabbindir, yolundan sapanı en iyi bilen. Yine O'dur kılavuzlanarak doğru yola ermiş olanları en iyi bilen. O hâlde âhiret gününü yalanlayan o kişilere itaat etme!

9-16Onlar arzu ettiler ki, sen onlara yağ çekesin, onlar da hemen sana yağ çeksinler. Çok yemin eden, aşağılık, alaycı, gammaz; arkadan çekiştiren, arabozucu, kovuculuk için gezip duran, mal ve oğulları var diye hayrı engelleyen, saldırgan, günaha batmış, kaba/obur, sonra da kötülükle damgalı şu asalakların hiçbirine itaat etme. Âhireti yalanlayan o kişi, âyetlerimiz kendisine okunduğu zaman: "Daha öncekilerin masalları" dedi. Yakında Biz onun burnunu sürteceğiz. [Kalem/5-16]

48Öyleyse Rabbinin kararı için sabret, bunalan kişi gibi olma. Hani o, bir kez aşırı bunaldığında Rabbine seslenmişti. [Kalem/48]

41,42Ey iman eden kişiler! Allah'ı anışınız, ‘çokça anmak’ olmak üzere anın. Ve O'nu her zaman noksan sıfatlardan arındırın. [Ahzâb/41-42]



“27Sen elçi değilsin” diyenler, çarçabuk geçen dünyayı seviyorlar ve ağır bir günü arkalarına atıyorlar.

28Biz, onları Biz oluşturduk. Bedenlerini Biz sağlam yaptık. Dilediğimizde de benzerleriyle değiştirdikçe değiştiririz.


Bu âyetlerde müşriklerin zihinsel takıntıları anlatılıp kınanıyor: Onlar ["Sen elçi değilsin" diyenler], aceleciyi [çarçabuk geçen dünyayı] seviyorlar ve ağır bir günü arkalarına atıyorlar. Âyetlerde konu edilen kâfir ve günahkârlar, dünyayı ve dünyanın geçici değerlerini seviyorlar:

5Aslında o insan, önünü; kalan ömrünü din-iman tanımayıp kötülüğe batmakla geçirmek istiyor: 6Soruyor: "Kıyâmet günü ne zamanmış?" [Kıyâmet/5]

Sonra da bu kesim, Biz, onları Biz yarattık. Bedenlerini Biz sağlam yaptık. Dilediğimizde de benzerleriyle değiştirdikçe değiştiririz denilerek tehditle uyarılmaktadır.

Müşriklerin bu tavrı ve onlara yapılan tehditkâr uyarı birçok sûrede yer almıştı.

Âyette geçen ağır gün ile, "kıyâmet günü" kastedilmiştir:

187Sana, Sâat’ten; kıyâmetin kopuş anından soruyorlar: "Ne zaman gelip çatacak?" De ki: "Onun bilgisi yalnızca Rabbimin katındadır. Onun vaktini Kendisinden başkası açıklayamaz. Onun vaktini bilmek, göklerde ve yerde ağır basmıştır/bilinemez olmuştur. O size ansızın gelir." [A‘râf/187]

60,61Ölümü aranızda Biz ayarladık Biz. Ve Biz, sizi benzerlerinizle değiştirmemiz ve sizi bilmediğiniz bir şeyde inşa etmemiz üzerine, önüne geçilenler/engellenebilenler değiliz.

62Ve andolsun, ilk yaratılışı bildiniz, öğrendiniz. Peki, düşünüp öğüt almanız gerekmez mi? [Vâkıa/60-62]

133Eğer Allah, dilerse sizi giderir ey insanlar! Ve başkalarını getirir. Ve Allah, buna en iyi güç yetirendir. [Nisâ/133]

16,17Eğer O dilerse sizi yok eder ve yepyeni bir oluşturmayı/halkı getirir. Bu, Allah'a hiç güç de değildir. [Fâtır/16-17]

38İşte sizler, Allah yolunda harcamaya çağrılan kimselersiniz. Öyleyken sizden kimileri cimrilik ediyor. Ve kim cimrilik ederse, artık kendi benliğinden cimrilik ediyordur. Ve Allah zengindir, siz ise fakirlersiniz. Eğer siz, yüz çevirirseniz, Allah yerinize sizden başka bir toplum getirir. Sonra onlar, sizin benzerleriniz olmazlar. [Muhammed/38]

29Şüphesiz bu, bir öğüttür. Artık dileyen kişi Rabbine doğru yol edinir.

30,31Ve siz, Allah dilemedikçe dileyemezsiniz. Şüphesiz Allah, en iyi bilendir, en iyi yasa koyandır, dilediğini rahmetine sokar. Şirk koşarak yanlış; kendi zararlarına iş yapanlara da, acıklı bir azap hazırlamıştır.


Bu paragrafta, Rahmân sûresi'nden bu yana yapılan beyânnamelerin bir öğüt olduğu ve insanların zorla inanmaya sevk edilmediği bildirilmektedir:

8Ve eğer Allah dileseydi kesinlikle onları bir tek önderli toplum yapardı. Fakat O, dileyeni rahmetinin içine girdirir. Şirk koşarak yanlış; kendi zararlarına iş yapanlar da, kendileri için bir koruyucu, yol gösterici yakın ve bir yardımcı olmayanlardır. [Şûrâ/8]

29Ve de ki: "O gerçek, Rabbinizdendir. O nedenle dileyen iman etsin, dileyen bilerek reddetsin/inanmasın." Şüphesiz Biz, şirk koşarak yanlış, kendi zararlarına iş yapanlar için duvarları, çepeçevre onları içine almış bir ateş hazırladık. Ve eğer yağmur yağsın isterlerse, erimiş maden gibi yüzleri haşlayan bir su yağdırılır. O, ne kötü bir içecektir! Dayanma/sığınma yeri olarak da ne kadar kötüdür! [Kehf/29]

256Dinde zorlamak/tiksindirmek yoktur; iman, Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddetmekten; iyi kötüden, güzel çirkinden, doğruluk sapıklıktan kesinlikle iyice ayrılmıştır. O hâlde kim tâğûta küfreder; onu tanımaz Allah'a inanırsa, kopmak bilmeyen sapasağlam bir kulpa yapışmıştır. Allah, en iyi işitendir, en iyi bilendir. [Bakara/256]

Ve Hûd/28, Zümer/14-16, Yûnus/99, Nahl/9, İsrâ/15, Secde/13, Teğâbün/2, Kâfirûn/6, Fussilet/40, Mâide/48, Nahl/36, 93, Yûnus/108, Şûrâ/20, Hûd/15, İsrâ/18, En‘âm/35, Ra‘d/31 ve Şu‘arâ/3-4. âyetlerine de bakılabilir.*



*İşte Kuran, İnsan Suresi




Yorumlar - Yorum Yaz
Site Haritası
Takvim