• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Kur'an İncelemeleri

 
Site Menüsü

Gök Aydınlığı










GÖKYÜZÜ PARLAKLIĞI - GÖK AYDINLIĞI


5.Ve andolsun ki Biz dünya semasını/en yakın göğü yıldızların ziynetleri ile süsleriyle süsledik ve onları, kâhinlere palavra malzemesi [meteorların yeryüzüne düşmesiyle, insanların uzaydaki varlıkları tanımalarıyla şeytanların; kâhinlerin, falcıların sahtekârlıklarının ortaya çıkmasına malzeme] yaptık. Ve onlar için alevli ateş azabını hazırladık. (Mülk 5)


12.Böylece Allah, onları iki evrede yedi gök olmak üzere gerçekleştirdi ve her göğün kendi işini içine yükledi. Biz en yakın göğü kandillerle ve korumayla süsledik. İşte bu, en üstün, en güçlü, en şerefli, mağlûp edilmesi mümkün olmayan/ mutlak galip olanın, çok iyi bilenin ayarlamasıdır. (Fussilet 12)




Mülk suresi 5. ayetindeki mesabih sözcüğü, çevirilerde yıldızlar olarak çevrilir. Çeviri böyle yapıldığı için evrendeki yıldızların hepsinin birinci kat semada yani dünyanın semasında (en yakın gökte) olduğu gibi hatalı bir anlam ortaya çıkar.



“Sema” sözcüğü, ‘yükseklik, yücelik’ anlamındaki ‘السّموّ es-sümüvv’ sözcüğünün türevlerindendir. Her yüksek ve yüce şeye ‘es-sema’ denilir. Gökyüzüne sema denilmesinin sebebi, yeryüzünden yukarıda olmasındandır. Her bir şeyin üstüne ve üstününe de sema denilir. Meselâ hesaba [matematiğe] da sema denilir. Çünkü matematik üstün bir ilimdir. Herhangi bir şeyin üst kısmına da sema denir. Ayakkabının üstü de, evin tavanı da birer semadır. Hatta bulutlara ve yağmura da sema denmiştir. ‘Es-sema’nın fiili olan ‘semâ’ fiili, ‘حسيب hasîp [ince hesap bilen, muhasebeci]’ ve ‘شريف şerif [onurlu, erdemli]’ kimselerin işleri için kullanılır. Bu demektir ki, iyi hesap [matematik] bilen kimseler de ‘sema’dır.”


Dünyanın semasını tespit etmek gerekirse; Dünyanın seması ya da en yakın sema dediğimiz zaman, bulunduğumuz yerin ilk çatısı, ilk tavanı anlamına gelir. Dünyanın çatısını yıldızlarla süslenmiştir demek, milyarlarca ışık yılı uzaklıktaki yıldızların da bu dünyanın semasında olduğu söylemek olur. Her düşünen insan bu konuda çıkmaza düşer.


Burada mesabih sözcüğü incelenmelidir. Mesabih sözcüğünün öz anlamı; kandil, mum, meşale, çıra gibi küçük çapta aydınlatma aracı demektir. Mesabih, kesinlikle yıldız demek değildir.



Hatalı Çevirinin Gerekçesi
Çevirilerde mesabih kelimesinin anlamı neden yıldız olarak verildi, niçin yanlış anlaşılmalara sebep oldular bunun gerekçesinin de bilinmesi gerekir.


Aynı sözcükler Saffat suresinin 12. ayetinde de kullanılmıştır. Bu ayette; “Biz dünya semasını (en yakın semayı - üzerinizdeki en yakın tavanı) ziynetlerle süsledik” ifadesi geçer. Ziynet sözcüğünden sonra el-kevakip sözcüğü vardır. el-kevakip sözcüğünün çoğulu yıldız demektir. Ziynet sözcüğü, ziynettin okunursa bu nekre olarak bir takım ziynetlerle süsledik demek olur. Buradan da ziynet sözcüğü nedir bakılmalıdır. Ziynet; bedel ya da Arap dil bilgisi kurallarından başka bir adf-ı beyan vardır. Adf-ı beyan yapılmak suretiyle o ziynetlere, el-kevakip-yıldızlar anlamı verildi. Böylece kıraatta, mesabih sözcüğü de yıldız anlamına çekilmiştir.


Halbuki teknik olarak bu ziynetin ifadesi ziynetin el-kevakip değil biziynetil kevakip isim tamlaması izafet yapıldığı zaman ki bu kıraatlar İrabu’l Kur’an da vardır. İlk defa bunları da Hakkı YILMAZ ortaya atmıyor. İrabu’l Kur’an kitaplarına baktığınız zaman; bunun bedel olduğu, adf-ı beyan olduğu veyahut ta izafet olduğu yani üçünün de İrabu’l Kur’an da mevcut olduğu görülür. Ama bunun adf-ı beyan olması veya bedel olması Kur’an’a aykırıdır. Teknik olarak olabilir ama Kur’an’a aykırıdır. Onun için burada izafet anlamı; “Biz dünya semasını veya en yakın göğü yıldızların ziynetleri ile süsleriyle süsledik” olur. Yıldızlarla değil. Yıldızların etkin olduğu, faktör olduğu, onun etmeni ile oluşmuş bir takım ziynetlerle süsledik. Böylece Kur’an kendi kendini tefsir etmiş oldu. Nasıl tefsir etti?


Daha önce Mülk suresinde mesabih geçmişti. Cenabı Hakk, mesabih sözcüğünü bu defa Fussilet suresinde yıldızların oluşturduğu ziynet olarak açıklamıştır.


Birinci kat sema (en yakın sema) neresi olacak? bunun tespiti gerekiyor. Bunu öğrenmemiz için Kur’an’ın iniş sırasına göre bir takım Kurani bilgilere sahip olmamız gerekir.


Fussilet suresi 12. ayeti iniş sırasına göre hem Saffat hem de Mülk suresinden önce inmiştir. Ayette “Böylece Allah, onları iki evrede yedi gök olmak üzere gerçekleştirdi ve her göğün kendi işini içine yükledi. Biz en yakın göğü kandillerle ve korumayla süsledik....” Ayette yedi kat gök tabiri yedi ile sınırlı değil. Arapçada yedi, yetmiş, bin, dokuz sözcükleri çokluktan kinaye olarak kullanılır. Türkçede “sittine sene bu işin olmaz denir.” Bu işin altmış sene olmayacağını değil uzun seneler olmayacağını ifade eder.


Cenabı Hakk ayette; iki evrede semaları oluşturduğunu, her semaya da kendi işini, görevini vahyettiğini, içine kodladığını bildirir. Burada en önemli nokta; en yakın göğü de kandil, meşale, çıra, mum gibi basit küçük ışık kaynaklarıyla süsledik ifadesidir. Birinci kat semanın bir özelliği daha ayette açıklanıyor: Koruyucu olması özelliği.


Rabbimiz her semaya işini, görevini kodlamıştı. En yakın semaya bir de muhafızlık görevi verdi. O halde biz bu muhafızlık görevinden hareketle birinci kat semayı bulabiliriz. Bugünkü bilgilerle en yakın göğün muhafızlık görevi nereye ait ona bakmalıyız. Muhafızlık görevi bizim atmosferimize aittir. Dünyanın en yakın göğü, tavanı atmosferdir.


Bilindiği üzere atmosferin koruyucu özelliği vardır. Atmosfer bizi yıldızlardan ve güneşten gelen tehlikeli ışınlardan korur. İnsan için zararlı ışınları filtre eder. Uzaydan dünyaya gelen meteorları yakarak parçalar, zararsız hale getirir. Uzayın -270 C deki soğukluğundan dünyamızı korur. Buharlaşan suyun, oksijenin uzaya çıkmasına atmosfer engel olur. Yani atmosferin geri döndürücü özelliği de vardır. (Hicr 14,15) Bütün bunlar dikkate alındığında dünyaya en yakın sema/tavan dünyanın atmosferidir.


Cenabı Hakkın mesabih-kandiller dediği olayı atmosferde arayacağız. Mesabihi de atmosferde arayacağız, yıldızların oluşturduğu ziyneti de atmosferde arayacağız. Ayetlerin ifadesi ile dikkat çekilen iki özellik olan “Koruyuculuk ve Yıldızların Ziyneti” özellikleri yalnızca atmosferde var.


O halde atmosferde arayacağımız kandiller nedir? Sıra bu sorunun cevabına geldi. Bilimin “Gök Aydınlığı” dediği bir olay var. Gök Aydınlığı veya Gece Aydınlığı; gezegensel atmosferin yaydığı çok zayıf bir ışıktır. Çok zayıf ışık mesabih ile ifade edilmişti. Kandilin ışığı çok zayıftır. Meşalenin, mumun ışığı zayıftır.


Dünyayı ele alacak olursak; bu olgu geceleri gökyüzünün hiçbir zaman tamamen karanlık olmamasına, kandillerle, meşalelerle, çıralarla az da olsa aydınlanmasına neden olur. Bu olay dünya seması içerisinde ziynetlere; mavi, sarı, kızıl renklerin oluşmasına sebep olur. İşte bu sayede semanın içinde renk oluşuyor. Bu ışıklar sayesinde biz gökyüzüne baktığımız zaman bazen kızıl, bazen sarı, bazen beyaz görürüz. Eğer bu yıldızların etkisi ile atom, molekül değişimi oluşarak gök aydınlığı oluşmaktadır. Biz bu sayede göğe baktığımızda gökyüzünü mavi olarak görürüz. Eğer gök aydınlığı oluşmasaydı, bu sistem olmasaydı gökyüzüne baktığımızda kapkaranlık görürdük. İşte bu kandiller, meşaleler gök aydınlığı denen olaydır.


20.nci yüzyılda bilim insanları tarafından keşfedilen “Gökyüzü Parlaklığı” Kur’an’ın mucizevi yönüne dikkat çekmektedir.


Rahman; 33. ayette; Sultana, güce, bilime, tekniğe sahip olursanız semavatı geçersiniz diye buyurur Rabbimiz. Bu gün için insanlar birinci kat semayı bilimiyle tekniğiyle aştı, atmosferin dışına çıktı. Cenabı Hakk semavat diyor, bir tanesini aşar demiyor, başkalarını da aşarsınız diyor. İnsan oğlu diğer semaları da ama ışınlama yaparak ama başka yöntemlerle, teknolojilerle aşarlar.


Rum 26, Neml 65-87, Enbiya 19, Müminun 71, Nur 41, Rad 15, İsra 44, 55, Meryem 93, Zümer 68, Şura 29 ayetinde men fissemavatı der. -men canlı ve aklılı insanlar için kullanılan bir edattır.


Bu ifadeden;

1. Uzayda, evrende başka canlıların da, akıllı varlıklarında varlığını da kabul edebiliriz.

2. Cenabı Hakk Rahman 33. ayette ey ins ve cin topluluğu (bildik-bilmedik topluluk) ifadesine göre; ins ifadesi ile dünyadaki insanlar, cin(bilmedik) ifadesi ile evrende başka akıllı varlıklara işaret ediyor olabilir.*


*Kur’an ve İslam 157. bölüm







Gökyüzü Parlaklığı






Gökyüzü parlaklığı; gökyüzünün görsel parlaklığı, ışığı nasıl yansıttığı ve yaydığı. Gökyüzünün gece tamamen karanlık olmadığı gerçeği kolaylıkla gözlemlenebilir. Eğer ışık kaynakları gökyüzünden uzaklaştırılsaydı (örneğin şehirlerden gelen ışık kirliliği ve ay ), gökyüzü tamamen kirli gözükürdü. Gökyüzüne doğru olan cisimlerin silüetleri mümkün olmazdı.


Gökyüzü gün içinde büyük ölçüde değişir ve bunun yannında ana sebebi farklılıklara sebep olur. Gündüz boyunca, Güneş ufku geçtiğinde, Güneş ışınlarının doğrudan saçılması (Rayleigh scattering),  baskın ezici ışık kaynağıdır. Alacakaranlıkda, Güneş'in doğuşu ve batışı arasındaki sürede, durum daha karışıktır ve ileri farklılaşım gereklidir. Alacakaranlık Güneş'in ufuk üzerinden 6° segmentte ne kadar yukarı çıktığına göre üç bölüme ayrılır.


Gün batımından sonra, sivil alacakaranlık setleri, ve güneş ufukta  6 ° den fazla düştüğünde biter. Bu Güneş  –6° ve –12° yüksekliğine ulaştığında, –12° ve –18° periyodu olarak tanımlanan astronomik Alacakaranlık geldikten sonra, nautical twilight tarafından takip edilir. Güneş ufuktan 18° aşağı battığında, gökyüzü genelde minimum parlaklığını elde eder. 


Bazı kaynaklar, gökyüzü parlaklığının esas kaynağını, gök aydınlığı adı verilen, güneş ışınlarının, yıldız ışıklarının, yapay ışık kirliliğinin doğrudan olmayan saçılımı olarak tanımlar.[1]






Gök aydınlığı




Fizikçi Anders Jonas Ångström Kutup ışıkları spekturumunu incelediğinde, çift gecelerde, aura olmadığında, onun yeşil karakteristik çizgisinin hala hazırlandığını keşfetti. 1920 lere kadar bilim insanları  auraların ve gökyüzünün kendisinin yayılan çizgilerini ve onlara neyin sebep olduğunun anlamamış ve tanımlamamıştı. Yeşil çizgi Angstrom dalga boyu 557.7 nm olan yayılan bir dalga olarak gözlemlenmişti, bu yukarı atmosferdeki oksijenlerin yeniden birleşmesinden kaynaklanmıştı.


Gök aydınlığı foton yayılımı, Güneş'ten gelen ana UV ışıması olan itici güçün sonucunda yüksek atmosferde meydana gelen çeşitli işlemlerin kolektif ismidir. Bazı yayılan ışınlar , yeşil çizgiden oksijene 557.7 nm, sarı çizgiden sodyum dubletinde 589.6 nm, ve kırmızı çizgiden oksijene 630.0 ve 636.4 nm şeklinde baskındır.


Mezapoz üstünde ve iyonosfer D-tabakasında, 100 km - sodyum emisyonları 90 rakımda ince sodyum tabakasının yaklaşık 10 km kalınlığına gelir.   Kırmızı oksijen hatları F-katmanda, yaklaşık 300 km irtifada kaynaklanır. Yeşil oksijen emisyonları daha uzaysal dağıtılır. Sodyumun mezosfer yüksekliğinde nasıl dağıldığı hala tam anlaşılmadı, ama deniz tuzu ve meteora ait yukarı taşıma kombinasyonu olduğuna inanılıyor.


Gündüz, sodyum ve kırmızı oksijen baskınken, gündüzleri gece yayılmasından yaklaşık 100 kaz fazla ışık çıkarır, yukarı atmosferin tamamen UV ışımasına maruz bırakılır. Ancak, bu etki direk saçılan güneş ışınlarının göz alan parlaklığının tamamen rengini soldurduğundan insan gözüyle fark edilemez.



Dolaylı güneş ışığı saçılması
Dolaylı Güneş ışığı saçılması iki yönden gelir. Atmosferin kendisinden ve uzayın dışından. İlk durumda, ama,  Güneş yukarı atmosferi direkt olarak aydınlatmaya devam etmektedir. Çünkü yayılan ışık miktarı görüş alanı çizgilerindeki yayılma sayısıyla (örneğin hava molekülleri) orantılıdır, Güneş ufuktan aşağı battığında ve atmosferdeki aydınlanma azaldığında, bu ışıkların yoğunluğu aniden düşer.


Güneş'in Dünya'nın gölgesindeki Zenith 'deki atmosferinin %99 undaki rakımı -6° küçük olur ve ikinci dereceden yayılma düşer. Ufukta, ancak, görüş alanı çizgileri boyunca olan atmosferin %35'i direk aydınlanır, ve Güneş -12° ye ulaşana kadar devam eder. -12° ve -18° de ufuktaki atmosferin sadece an baştaki, Güneş'in olduğu lekenin direk üzerinde olduğunda, aydınlanmaya devam eder. Bundan sonra, bütün direk aydınlanmalar yansıma ve astronomik karanlık setleri sona erer.


İkinci Güneş ışığı kaynağı yansımadan ve gezegenler arası toz bulutundan kaynaklanan Zodyak ışığıdır. Zodyak ışığı Dünya'nın pozisyonuna, gözlemcinin yerine, yılın zamanına, kompozisyon ve yansıyan tozun yayılımına bağlı olarak çok fazla çeşitlenir.


Dünya dışı kaynaklardan gelen dağınık ışık
Havadaki moleküller tarafından sadece güneş ışınları yayılmaz. Yıldız ışınları ve Samanyolu galaksisinin yayılan ışınları da hava tarafında yayılır, ve V büyüklüğündeki 16 ışın , yıldız ışını yayılması için katkı sağlamıştır.


Galaksi ve nebulalar gibi diğer kaynakların buna önemli ölçüde katkıları yoktur.


Bütün yıldızların toplam parlaklığı 1899 yılında Burns tarafından, daha sonraki ölçümleri ile 2000 ilk yıldızla eşdeğer[2] olduğu başkaları tarafından[3] hesaplanacak şekilde, ölçülmüştür.


Işık kirliliği
Işık kirliliği şehirleşmiş bölgelerde giderek artan ıık kaynağıdır. Yoğun nüfuslu ışık kirliği kontrolü olmayan bölgelerde, gelen gece ışığı, bütün lambalar kapatıldığında, ışık kirliliğinde çok etkilenerek, 5 ten 50 kata kadar daha parlaktır. (ay dahil)


Alacakaranlık
Güneş ortaya çıktığında, gökyüzünün parlaklığı ani düşer, dolayısıyla bize Güneş ufukta 12 dereceden daha fazla batana kadar hala tamamen gündüz olmasıyla yuksek irtifa sonucunda gök aydınlığını görme fırsatı verir. o zaman zarfında, sodyum katmanından gelen sarı yayılımlar  ve 630 nm boyundaki oksijen çizgilerinden gelen kırmızı yayılımlar baskın olur, ve civil ve nautical alacakaranlık boyunca bazen morumsu renkte görülürler.


Nautical alacakaranlığın sonunda bu irtifalar için Güneş çıktıktan sonra, daha önceden azalan çizgilerden yayılan ışınların yoğunluğu,oksijen - yeşil sabit kalana kadar baskın kaynak olur.


Astronomik karanlık başladığında, yeşil 557.7 nm dalga boylu oksijen çizgisi baskın olur ve yıldız ışınlarının atmosfer yayılımı ortaya çıkar.


İlgili katkılar
Aşağıdaki tablo zenitteki ay ışığı olmaksızın enlem ortasındaki tam karanlıktaki ve ışık kirliliği yokluğundaki gece karanlığına dair kesin ve ilgili katkılar verir.


Gece gökyüzü parlaklığı

Neden

Yüzey parlaklığı [S- 10]

Yüzde

Airglow

145

65

Zodyak ışık

60

27

Dağınık starlight

15 ~

7



Zenith'deki toplam gökyüzü parlaklığı V bandında ~220 S10 or 21.9 mag/arcsec² şeklidedir. Gök aydınlığı ve Zodyak ışığının zamanla çeşitlenmesinden, güneş çemberinden, gözlemcinin enleminden doğan katkıları kabaca şöyle not edin:


S in olduğu yer  MJy'deki 10.7 cm lik akı, 0.8 ve 2.0 arasında 11 güneş çemberi yılıyla  çeşitlenen sinüs grafiği, güneş maksimumunda yaklaşık 270 S1 yüksek katkısını sonucunu verir.


Zodyak ışığını yoğunluğu gök yüzünün gözlemlenmeye başladığı noktadaki eliptik enleme ve boylama bağlıdır. Helioecliptic boylamın 90 dereceden büyük olduğu yerde şöyle çeşitlenir:


betanın eliptik enlem ve 60 dereceden küçük olduğu verildiği yerde, 60 dereceyi geçtiği yerdeki katkısı tabloda verilmektedir. Zodyak ışığının Güneş'in yanında çok parlak olduğu ve Güneş'e 180 derece boylamında zıt olduğu ki maksimum durumunda eliptik düzlemde arttırma vardır.


Ekstrem durumlarda, doğal zenith gökyüzü parlaklığı  ~21.0 mag/arcsec² yüksekliğinde ve yaklaşık temsili koşulların kabaca iki katı şeklindedir.


Kaynakça
1. ^ F. Patat, The Brightness of the Night Sky, European Southern Observatory (retrieved 27 Nov. 2015)

2. ^ Burns, G. J., "The total amount of starlight and the brightness of the sky," The Observatory, Vol. 33, p. 123-129, March 1910; available at SAO/NASA Astrophysics Data System (retrieved 27 Nov. 2015)


3. ^ Yntema, L., "On the Brightness of the Sky and Total Amount of Starlight," Publications of the Kapteyn Astronomical Laboratory Groningen, vol. 22, pp.1-55 (1909); available at SAO/NASA Astrophysics Data System (retrieved 27 Nov. 2015)

https://www.wikizero.com/tr/G%C3%B6ky%C3%BCz%C3%BC_parlakl%C4%B1%C4%9F%C4%B1 19.02.2019 tarihli erişim.




Olağanüstü Bir Manzara! NASA Astronotlarından Biri Dünya'yı Saran Turuncu Parlak Işığı Fotoğrafladı

NASA: ''Dünyayı saran bu ışık hüzmesine 'gök aydınlığı' deniyor yani atmosferin 50 ile 400 km altında oluşan bir ışık topluluğundan meydana gelen doğal bir oluşum.''


''Bu doğal olgu, moleküllerin (çoğunlukla hidrojen ve oksijen) gün ışığından ve UV ışınlarından enerji almasıyla meydana geliyor. Bu enerjiyi yansıtması için, atomların alçak atmosferde birbirine rastlaması ve birleşme sırasında enerji kaybetmesi gerekiyor. Sonuçta da böyle renkli bir parlaklık ortaya çıkıyor.''


NASA, bu parlaklıkların bilim insanlarının hava olayları ile Dünya'nın nasıl bir etkileşim içinde olduğunu anlamalarına yardımcı olmakta olduğunu söylüyor.



https://onedio.com/haber/olaganustu-bir-manzara-nasa-astronotlarindan-biri-dunya-yi-saran-turuncu-parlak-isigi-fotografladi-848553           19.02.2019 tarihli erişim.


https://guaix.fis.ucm.es/skyucm    19.02.2019 tarihli erişim.






Yorumlar - Yorum Yaz
Site Haritası
Takvim