87Bakara Suresi 282 Kur'an ayetleri tarihsel mi evrensel mi?
Hatalı Çevrilen Ayetler
Kur'an ayetleri tarihsel mi, evrensel mi?
Bakara 282. ayetinde; şahitlik ve borçlanma ile ilgili ifadelerin günümüzde geçerliliğini yitirdiği iddia edilmektedir. Bu iddia üzerine, Kur'an'ın bazı ayetlerinin indiği tarih ve indiği coğrafyada kaldığı yani ayetin tarihte yaşandığı ve dönemini kapattığı ve günümüzde hükmünün kalmadığı iddia edilmektedir.
Bakara 282. Ey iman etmiş kimseler! Adı konmuş bir süreye [kadar] borçla borçlaştığınız zaman onu hemen yazın. Aranızda bir kâtip de adaletle yazsın. Ve o kâtip, Allah’ın, kendisine öğrettiği gibi yazmaktan kaçınmasın da yazsın. Hakk kendi üzerinde olan kişi de söyleyip yazdırsın ve Rabbi olan Allah’a takvâlı davransın ve ondan [hakktan] bir şey eksiltmesin. Şayet hakk kendi aleyhine olan kişi [borçlu] bir aklı ermez veya zayıf biri veya bizzat söyleyip yazdırmaya güç yetiremeyen biri ise, velîsi adaletle söyleyip yazdırsın. Erkeklerinizden iki de iyi tanık tutun. Şayet iki erkek tanık] olmazsa, o zaman bir erkekle iki kadın olsun; iki kadın olması, bunlardan birisi yanılırsa, şaşırırsa, öbürü hatırlatsın diyedir. – Tanıklar, razı olacağınız iyi tanıklık yapacak kimselerden olsun.- Tanıklar da çağırıldıklarında kaçınmasınlar. Siz, küçük veya büyük, [olan borcun] onu vadesine kadar yazmaktan üşenmeyin. Bu, Allah nezdinde daha hakkaniyetlidir, şahitlik için daha sağlam ve şüpheye düşmemenize daha elverişlidir. Aranızda hemen devredeceğiniz bir ticaret hariçtir; o zaman bunu yazmamanızda sizin için bir sakınca yoktur. Alım-satım yaptığınız vakit yine şahitlendirin. Yazan ve şahitlik eden bir zarar görmesin. Eğer yaparsanız [onlara zarar verirseniz], şüphesiz o, size dokunacak bir fısk [günah] olur. Allah’a da takvâlı davranın. Allah, size öğretiyor ve Allah, her şeyi en iyi bilendir.
Ayette hatalı verilen anlam: iza dentüm birine borç yaptığınız zaman anlamına gelir.
Ayetteki sözcüğün doğru anlamı: izâ tedâyentüm karşılıklı borçlaştığınız zaman anlamındadır.
Ayetteki izâ tedâyentüm sözcüğünün kök yapısı üç harflidir ancak, bu fiil beş harfe çıkarılmıştır. Bunun nedeni; iki ya da daha fazla kişiler arasında işteşliği sağlamaktır.
Arapça da işteşlik anlamı ifade eden fiili yapmak için iki yol var. Birincisi müfale babı vardır Bir de tefaül babı vardır.
Müfale babı ile iki kişi arasında işteşlik olur.
Bu ayet tefaül babından olmasına rağmen halk arasında müdayene ayeti diye sanki o iki kişi arasında şekillenmiş, o şekilde meşurlaşmıştır.
Ayette geçen "borçlaştığınız zaman" ifadesi ile anlatılmak istenen; öyle bir iş yapılmalı ki; yapılacak o işte ben sana borçlanacağım, sen de bana borçlanacaksın. Benim tek başına sana borçlanmış olmam bu ayetin kapsamına girmiyor.
Örneğin buzdolabı satıcısına gidip borçlanmak, senet imzalamak bu ayet kapsamına girmez. Burada borçlanan sadece ben oldum.
Ayette ifade edilen; yapacağımız işte karşı taraf da bana borçlanmalıdır. Buna bir örnek verecek olursak; sizin bir arsanız var, benim de kat karşılığı inşaat yapan müteahhit olduğumu kabul edelim. İnşaatta on daire yapılacak beşi sizin beşi benim. İnşaat daha ortada yok. Benim inşaatı yapacağıma dair size borçlanmam lazım. Siz de ben inşaatı yaptıkça bana veyahutta benim daireyi sattığım kişilere tapu vermeniz gerekir. Yani sizin de bana borçlanmanız gerekir.
Bir başka örnek; italat - ihracat işlerinde mal bağlantısı yapılır. Taksit taksit para ödüyorlar, karşılığında taksit taksit mallarını alıyorlar. Burada birisi ödeme ile borçlanıyor diğeri de mal temini ile borçlanıyor. Böylece karşılıklı borçlaşma tahakkuk ediyor.
İşte Bakara 282. ayet, bu yönlerden mutlak surette karşılıklı borçlaşmanın kayıt altına alınması, yazanların herhangi bir hile yapmaması için üçüncü bir katibin ayrıca da bu işin şahitlerinin olmasını öneriyor.
Böyle bir işlem 14 asır öncesinde mi kalmış? Şu anda herkes, tüccar, tacir aynı şeyi günümüzde uyguluyor. Bugün noterler bunun için var. Bu ayet tarihsel değildir.
Ayetin devamında; yazacaksın, şahit tutacaksın diyor ya Allah, bunun bir istisnasını getirmiş: Aranızda hemen devredeceğiniz, hemen teslim edeceğiniz bir ticaret hariçtir.
Peşin alışverişte bu hükmün oygulanmasına gerek olmadığını Allah birdiriyor. Zamana yayılmış, vadeli alış-verişlerde uygulanacak ilkeler bu ayette düzenlenmiş ve kayıt altına alınması istenmiştir.
Bugün için tedâyentüm sözcüğüne doğru dürüst anlam veren kişilerin hiçbirisi bu ayete tarihseldir, bunun hükmü 1400 sene öncesinde kaldı diyemez.
Allah'ın koyduğu ilkelerin, yasaların hepsi insanlara yol gösteren ve evrensel ilkeler olduğu Kamer suresinde bildirilir.
3-5.Kur’ân’da kendilerine verilen her emir, “kararlaştırılmış, en üstün seviyede yeterli, haksızlık ve kargaşayı engellemek için konulmuş bir kanun, düstur ve ilke” olduğu hâlde onlar yalanladılar ve tutkularına uydular. Şüphesiz onlara vazgeçirecek haberler de gelmişti. Buna rağmen uyarılar yarar sağlamıyor.(Kamer 3-5)*
*Kuran ve İslam, 256. Bölüm Sorular-Kur'an'dan Cevaplar
Yorumlar -
Yorum Yaz