54Hicr Suresi 1-2, 12, 3-11, 13-15
Mushafta Bozuntu Yapılan Ayetler
54Hicr Suresi 1-2, 12, 3-11, 13-15
Hatalı Çeviri:
1. Elif. Lâm. Râ. Bunlar Kitab'ın ve apaçık bir Kur'an'ın âyetleridir.
2. İnkâr edenler zaman zaman, keşke biz de müslüman olsaydık, diye arzu ederler.
3. Onları bırak; yesinler, eğlensinler ve boş ümit onları oyalayadursun. (Kötü sonucu) yakında bilecekler!
4. Helâk ettiğimiz hiçbir ülke yoktur ki hakkında (bizce) bilinen bir yazgı olmasın.
5. Hiçbir millet, ecelinin önüne geçemez, ve onu geciktiremez.
6. Dediler ki: «Ey kendisine Kur'an indirilen (Muhammed)! Sen mutlaka bir mecnunsun!»
7. «Eğer doğru söyleyenlerden idiysen, bize melekleri getirmeliydin.»
8. Biz melekleri ancak hak ile indiririz. O zaman onlara mühlet verilmez.
9. Kur'an'ı kesinlikle biz indirdik; elbette onu yine biz koruyacağız.
10. Andolsun, senden önceki milletler arasında da elçiler gönderdik.
11. Onlara bir peygamber gelmeyedursun, hemen onunla alay ederlerdi.
12. İşte böylece biz onu, (inkârcılığı) suçluların kalplerine sokarız.
13. Öncekilerin başına gelenlerden ders almaları gerekirken onlar hala buna (Kur'an'a) inanmıyorlar.
14, 15. Onlara gökten bir kapı açsak da oradan yukarı çıksalar, yine de «Gözlerimiz boyandı, daha doğrusu bize büyü yapılmıştır» derler.
Doğru Çeviri:
Necm: 196
1Elif/1, Lâm/30, Râ/200. Bunlar, Kitab'ın ve apaçık/açıklayıcı bir Kur’ân'ın âyetleridir.
2Zaman zaman kâfirler; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddetmiş olan kişiler, ‘Keşke Müslüman olsaydık!’ temennisinde bulunacaklar.
12Böylece Biz Kur’ân'ı, suçluların kalplerine sokarız.214
3Bırak onları yesinler, yararlansınlar ve boş umut onları oyalasın. Ama onlar yakında bileceklerdir.
4Ve Biz hiçbir memleketi bilinen bir kitabı olmaksızın değişime/ yıkıma uğratmadık.
5Hiçbir ümmet, “süre sonu”nun önüne geçemez ve geciktiremez.
6,7Ve onlar; “Ey kendisine Öğüt/Kur’ân indirilen kişi! Şüphesiz sen gizli güçlerce desteklenen/deli birisin. Eğer doğrulardan isen, bize melekler ile gelmeliydin” dediler.
8Biz o doğal güçleri, ancak hak ile indiririz. O vakit de onlar süre tanınanlardan olmazlar.
9Hiç kuşkusuz Biz, o Öğüt'ü/ Kur’ân'ı Biz indirdik, Biz. Ve kesinlikle Biz, onun için koruyucularız.215
10Ve andolsun ki Biz, senden önce geçmiş topluluklara da elçiler gönderdik.
11Ve onlara herhangi bir elçi gelmeye görsün, kesinlikle onunla alay ederlerdi.
13Onlar indirilen kitaba/gönderilen elçiye inanmazlar, oysa ki evvelkiler ile ilgili yasamız/uygulamamız geçmiştir, size bildirilmiştir.
14,15Ve Biz, onların üzerlerine gökyüzünden bir kapı açsak da onlar oradan yukarı yükselseler bile, kesinlikle “Gözlerimiz döndürüldü/bulandırıldı. Aslında biz büyülenmiş bir topluluğuz” diyeceklerdir.*
214 Resmi Mushaf'taki 12. âyet, burada tertip edilmiştir.
215 Âyetten açıkça anlaşıldığı üzere Kur’an’ın korunmasını Rabbimiz üzerine almıştır, koruyacaktır, bozdurtmayacaktır. Ne var ki, Rabbimiz Kur’an’ı, müdahale etmek isteyenlerin ellerini, ayaklarını kırarak, gözlerini kör ederek, …. canlarını alarak ya da Kur’an’ı şifreli çelik kasalara saklayarak korumaz. Rabbimizin, Kur’an’ı koruması, şu şekilde gerçekleşmektedir:
Lafzı, nazmı ve içeriği itibariyle bir mucize olan Kur’ân, Arabiyyen [en mükemmel ifadeler ve dilbilgisi kurallarına uygun] olarak indirilmiştir. Bu sebeple herhangi bir eksiltme, arttırma veya değiştirme olsa –deyim yerindeyse– hemen sırıtıvermektedir: A) Müslümanlar, daha başlangıçta Kur’ân'ın kitaplaşmasını gerçekleştirmişler; öyle ki en eski yazma nüshalar ile bugünkü baskılar aynıdır. B) İlk günden itibaren pek çok insan, lafızlarındaki armonik özellik nedeniyle Kur’ân'ı kolayca ezberlemiş; böylece tarihin her döneminde binlerce hafız mevcut olmuş, bundan dolayı da Kur’ân'ın tahrif edilme veya nüshalarının kaybolma riski hiç doğmamıştır. C) İnmeye başlamasıyla birlikte Kur’ân'ın eğitim ve öğretimi de başlamıştır. Diğer dinlerdekinin aksine ruhban sınıfının olmadığı İslâm'da, eğitim ve öğretim, köylü-kentli herkese yönelik olmuş; çok sayıdaki nüshasıyla Kur’ân her Müslüman'ın evine girmiş, herkes tarafından okunup öğrenilmiştir. Böylece yaygın bir öğretim sağlanmış, kötü niyetli kişilerin tahrif çabaları sonuçsuz kalmıştır. D) Kur’ân'ın inmeye başladığı Milâdî 610 yılı, diğer dinlerin ortaya çıkış zamanlarına nisbetle tarihin aydınlık bir dönemi olup olaylar kayda geçirilmeye başlanmıştır. Nitekim bazı tarihçiler, Mûsâ ve Îsâ'nın (a.s) yaşadığını kabul etmezken, Peygamberimiz hakkında hiçbir tereddüt yoktur. Dolayısıyla Peygamberimizin tek mucizesi olan Kur’ân da, tereddüde yer vermeyen kayıtlarla günümüze gelmiştir. E) İslâm, Mûsâ ve İsâ (a.s) zamanındaki gibi mağdur, mazlum, zavallı, garip azınlıklar arasında değil, zengin, hâkim, özgür kentlerde doğmuş ve yöneten güçlü toplumların dini olmuştur.
*İşte Kuran, Hicr Suresi
Yorumlar -
Yorum Yaz