1-Siyam - Karşılıklı, Beraberce Oruçlu Olmak
1-Siyam - Karşılıklı, Beraberce Oruçlu Olmak
Kur’an’da İşteşlik Konusu
Allah Bakara 183. ayette oruç demiyor, savm demiyor, siyam size farz oldu buyuruyor. Siyam, savm’ın işteşlik ifadesidir. Siyam sözcüğünün işteşlik anlamı vardır. Bu demektir ki; ramazan ayında müslümanlar bireysel değil topluca oruçlu olacaklardır. Zaten ayetin başındaki “Ey Müminler diye hitap etmesinin sebebi de budur.
Siyam - Karşılıklı, Beraberce Oruçlu Olmak
Bakara 183,184. Ey iman etmiş kimseler! Karşılıklı, beraberce oruç tutmak, Allah’ın koruması altına giresiniz diye, sizden öncekilere, ‘sayılı günlerde, o nedenle sizden her kim hasta olursa veyahut çiftçilik, ticaret, askerlik, eğitim- öğretim gibi gidiş gelişli; hareketli bir iş üzere olursa diğer günlerden sayısıncadır. Oruca gücünü kaybetmiş olanlar/gücü yetenler üzerine ise bir yoksulun yiyeceği, kurtulmalık olarak borçtur. Kim de gönüllü hayır-iyilik yaparsa bu kendisi için çok hayırlıdır/yararlıdır. Ve eğer bilirseniz oruç tutmanız sizin için hayırlıdır/yararlıdır’ şeklinde farz kılındığı gibi, size de farz kılındı.
Demek oluyor ki istisnalar hariç olmak üzere şartları uygun olanlar Ramazan ayında işlerini, mesailerini oruç şartlarına göre ayarlayacaklar ki orucun amacı gerçekleşebilsin. Ramazan ayı müslümanların kendini revize edecekleri, özeleştiride bulunacakları ve kendilerini geleceğe hazırlayacakları bir aydır. Ramazan ayında bizler akıl, bilgi, bilinç ile kendimizi geleceğe hazırlamamız gerekiyor. Orucun amacı budur.
Ramazan ayında insanın kendisini tutması (oruç/savm) eyleminin işteş halinde yapılması (siyam) bugün modern tıptaki grup terapisidir. Grup terapisi dediğimiz zaman bugün tıp, eğitim vb alanlarda grup çalışmaları en verimli çalışmadır. Bilim dünyasında bireysel çalışmaların dönemi kapanmış, yerini tamamen kitle-grup çalışması almıştır.
Öyleyse ayette geçen Siyam ifadesi; orucun/savm’ın da tamamen grup halinde olmasını gerektirir.
Allah insanların yaptığı suçlarda da; kanunu çiğnemiş, sözleşmeleri/yemin, bozmuş, hacda eğitim-öğretimden kaçma, zıhar yapmış vb. İslam’ın ön görmediği suçları yapmış insanları da Allah belirli dönemlerde kimi suçun karşılığında; altmış gün üst üste, kimi suça on gün siyam yani işteş halde mutlaka kendini tutmasını emretmiştir.
İslam’da suçların hapisle cezalandırılması diye bir şey yoktur. Hapishane yoktur. İslam’da kanuna aykırı hareket edenlere işteş halde kendini tutması, kendini içe kapatması yaptığı hatanın bilincine varmasının sağlanması esastır. Kur’an’daki ifadelerden anlaşıldığına göre; aynı suçu işlemiş, aynı dertten muzdarip insanları bir araya getirip, onların iyiden iyiye düşünmesini, nefis muhasebesi yapmasını, otokontrol mekanizmalarının çalıştırmasını istemektedir.
Grup terapisinin yararları
• Sosyal çekinceleri olanlar bunu grup içinde aşar, aidiyet ve kabullenilme duygusu sağlar.
• Sosyal beceriler geliştirilir, topluma uyum kolay sağlanır.
• Başkalarının da aynı sorunu olduğunu görmek problemleri normalleştirir, çözüm için umut verir.
• Grupta paylaşılan sorunlar, katılımcıları sorunlarını paylaşmak için onları cesaretlendirir.
• Gruptaki diğer üyelerin sorunları konusundaki paylaşımları kişinin kendi davranışları ile ilgili farkındalığı arttırır.
• Farklı bakış açılarını dinlemek sorunları ele almanın birden fazla yolu olduğu fikirini verir.
• Başkalarına yardımcı olma hissi kendine güveni arttırır.
Suç işleyen bireylerin tek başlarına oruçlu olmaları nasıl olabilir denildiğinde söyle denilebilir: Bireysel oruçlu olmak (savm) toplumun içinde kolaylıkla sağlanabilir. Kefarete maruz kalmış bir insan toplum içindeyken oruçlu olduğunu belli edecek kolluk, şapka gibi bir şey takacak olursa hiç kimse o kişiyi rahatsız etmez. Toplum ona saygı duyar, kefaretini yerine getirmesine izin verir.
Savm sözcüğünün anlamında daha önce dinginlik olduğu ifade edilmişti. Konuşmama olduğunu ilk açıkladığımızda bu çok yadırgandı. Oruçluyken konuşmazsa işinin, gücünü nasıl yapacak diye itiraz edildi. Terk-i kelâm yani konuşmama, Savm’ın anlamından niye çıkarıldı derseniz oruç hiç işe yaramasın diye çıkarıldı. Çünkü konuşmakla düşünmek ters orantılıdır. Bir insan ne kadar çok konuşursa o, o kadar az düşünür. Konuşan adam düşünmeyi bir kenara bırakmıştır. Ben bunu kendim yaşadım. Yaşadığım ilçede bir avukat bakana kürsüdeyken sordu; bu ilçenin kömür madeni ile ilgili düşünceleriniz nelerdir diye dediği zaman, bakan şöyle söyledi: “Kardeşim görmüyor musun? Nutuk çekiyoruz şimdi düşünme sırası mı?” Bu konuyu açıklayan güzel bir anıdır.
Konfiçyus’a sormuşlar: “Bir insanın ne akıllı olduğunu nasıl bilirsin?” Konfiçyus: “Bir insan ne kadar az konuşursa o adam o kadar akıllıdır” demiş. Peki “Adam hiç konuşmazsa, onun aklının hangi derecede olduğunu nasıl biliriz” demişler. Konfiçyus: “Dünyaya şimdiye kadar dünyaya o kadar akıllı adam gelmedi” demiş. Yani akılla konuşma ters orantılı olduğu buradan anlaşılıyor.
Terk-i kelâm maddesinin Savm’ın anlamından dışarı çıkardığınız zaman, orucun ana amacı olan insanı takvaya ulaştırma maddesi zaten ortadan kalkıp gidiyor. O nedenle Allah’ın koyduğu ifadelere hassasiyetle riayet etmek gerekiyor.
Hastalık (Maraz)
Ayette Allah hastaysanız sağlıklı olacağınız güne kadar erteleyeceksiniz diyor. Hastalık sözcüğü kesinlikle ağır hastalık yani kanser, ülser, tansiyon, şeker gibi büyük hastalıkları ifade etmez. Yani fonksiyon bozukluğu olduğu zaman o kişi hastadır.
Sefer
Sefer sözcüğü; ağaçların dallarının sallanması, rüzgarın yerdeki yapraklarını sürüklemesi ve kişinin eline aldığı süpürgeyi ileri geri süpürmesi bu sözcükten gelir. Sefer dediğimiz zaman litaratüre girdiği gibi fıkıhçıların uydurduğu gibi; sefer, yaya olarak 15 saatlik bir yola gitmek veya 90 km’lik bir yola gitmek demek değildir. Fıkıha göre; 15 saat yol yürürsen veya 90 km araçla yol gidersen sefer olursun oruç tutmasan olur. Bu tanımlar Allah’ın ifade ettiğinin dışındadır. Allah mutlak sefer demiş, hareketli iş demiş.
Müzzemmil Suresinin 20.nci ayetinde Allah müslümanlara seferi anlatırken, ruhsat verirken şu ifade kullanılır. Herkezin Kur’an çalışmasını, kendini eğitmesini ister. Peşinden sefer sözcüğünün açılımı olan şu ifadeler gelir: Bir kısmınızın yeryüzünde dolaşıp Allah’ın fazlından bir şeyler isteyeceğini (ticaret), diğer bir kısmının da Allah yolunda çarpışacaklarını (asker) bildi. O halde ondan kolay geleni öğrenin öğretin. İşte sefer sözcüğünü Allah böyle tanımlar. Çiftçi, öğrenci, öğretmen, asker, tüccar gibi evinin dışında, hareketli bir işte olan kişi orucu-savmı müsait olduğu zamana erteleyecek. İllaki hem yola gidip, çiftçilik, öğrencilik, öğretmenlik, askerlik, tüccarlık yapıp hem de yemeden içmeden durmak oruçlu olmak demek değildir. Oruçlu olacak bir insan, kesinlikle ve kesinlikle normal şartlarda olacak seferde olmayacak ve hasta da olmayacak.*
*İşte Kur’an; Savm ve Siyam 3. bölüm video
Yorumlar -
Yorum Yaz