8-Birbirini Özendirmek
8-Birbirini Özendirmek
17-20.Kesinlikle sizin düşündüğünüz gibi değil! Doğrusu siz, yetimi, üstün-saygın bir şekilde yetiştirmiyorsunuz. Yoksulun yiyeceği üzerine birbirinizi özendirmiyorsunuz. Oysa mirası yağmalarcasına öyle bir yiyişle yiyorsunuz ki! Malı öyle bir sevişle seviyorsunuz ki, yığmacasına! (Fecr 17-20)
Yani “Rabbinizden kendiniz için bol ikram isterken, O’ndan saygın ve üstün olmaya yönelik şeyler beklerken, yetimlerin saygın ve üstün olmaları için hiç çaba sarf etmiyorsunuz; onları aç, susuz, eğitimsiz bırakıyorsunuz.
Hareket imkânı bulunmayan muhtaçların karınlarını doyurmalarını sağlayacak bir iş sahibi olmalarını temin etmeye yanaşmıyor, buna karşı içinizde bir istek duymuyor, bu konuda birbirinizi teşvik etmiyorsunuz.
Bu hususta yarışmanız gerekirken aksine bundan kaçıyorsunuz. Hatta başkalarının [zayıfların] mirasına [toplumun onlar için harcayacağı birikime, onların toplum zenginliği içindeki paylarına] el koyuyor, onu büyük bir oburluk, düşüncesizlik ve aç gözlülükle yiyorsunuz.
Malı da sınırsız bir sevgiyle öyle çok seviyorsunuz ki, aklınıza ne hesap vereceğiniz geliyor, ne de Rabbiniz.”
Hemen hemen bütün Türkçe meallerde yer alan “yetime ikram etmiyorsunuz” çevirisi, ayetin gerçek manasını ifade etmekten uzaktır. Ayette geçen “ikram”, çay, kahve ve benzeri şeyler ikram etmek anlamına gelmez. Buradaki “اكرام ikram”, üstün kılma, saygın hâle getirme demektir. Bu da eğitim vermekle, fırsat vermekle, iş imkânı vermekle mümkün olabilir. Bir başka ifade ile ikram, “aç, susuz, öğretimsiz, eğitimsiz, becerisiz bırakma, toplumda seviyesiz hâle getirme” demek olan “قهر kahr etmenin” tam tersidir.
Ayette geçen “مسكين miskin” sözcüğü fıkıh literatüründe “Fakirden daha yoksul olan kimse” olarak tanımlanmıştır.
Gerçekte “miskîn” sözcüğü “sakin olmak, hareketsiz durmak” anlamındaki “سكن sekene” sözcüğünün türevlerindendir. Lisanü’l-Arab adlı eserde “sekene” sözcüğünün esas anlamının “واضع eğilen/boynunu büken, tevazu gösteren” demek olduğu belirtilmektedir.[5] Sekene maddesi) Bu iki anlam bir arada düşünülürse, “miskîn”in gerek fakirlik yüzünden gerekse başka bir etken nedeniyle hareketsiz kalmış, serbest hareket imkanını kaybetmiş, boynu bükülmüş kimse” olduğu anlamına ulaşılır. Bu ikinci nedenle miskinleşmenin örneği Kehf suresi 79. ayette görülür. “Miskin” bazı hallerde fakirden üstün olabileceği gibi, bazen de fakirden daha yoksul olabilir. Bunun Kur’an’da birçok örneği mevcuttur.
Özetle bu ayetlerde değinilen hususlar, İslâm’ın sosyal adalet ilkesinin temelini oluşturmaktadır. Günümüzdeki ekonomik sistemlerin bu ilkelerle taban tabana zıt oluşu göz ardı edilmemeli ve İslâm’ın istediği sosyal adalet düzeni ile bu sistemler arasındaki uçurum topluma bir “tez-antitez”, yani “Hakk ile batıl” sunumu ile anlatılmalıdır. Böylelikle insanların en güzel sistemi tercih etmelerine yardım edilmiş olunur.*
*İşte Kur’an, Fecr Suresi
Yorumlar -
Yorum Yaz