TEVRİYE SANATI
FİL SURESİ
1,2.Rabbin, filli orduya nasıl etti görmedin mi/ hiç düşünmedin mi? Onların kötü plânlarını boşa çıkarmadı mı?
3-5.Ve onların üzerlerine, onlara pişmiş taşlar ile birlikte iri taneli yağmur yağdıran öbek öbek bulutlar; boran gönderdi de onları bir yenik bitki yaprağı gibi yapıverdi./ Rabbin, ahmaklar, geri zekalılar güruhuna nasıl etti görmedin mi? Onların üzerine necm necm ayetler/ bela üstüne belalar gönderdi de onları hem vicdanen rahatsız etti hem de köklerini kazıyıp yok etti.
...
İkinci şıkka göre surenin izahı:
Yukarıda açıkladığımız gibi “Fîl” sözcüğünün öz anlamı “kıt görüş, feraset (öngörü) zayıflığı; ahmaklık, geri zekalılık” demektir. Bu durumda “Ashab-ı fil” tamlamasının anlamı “ahmaklar, geri zekalılar güruhu” demek olur.
Kur’an’a göre de Kur’an’a karşı koyan, Rasülüllah’a husumet besleyen, ahıreti yalanlayan Mekke ileri gelenleri bu nitelikteki insanlardır:
2-6.Ataları uyarılmamış, bu yüzden de kendileri duyarsız bir toplumu kendisiyle uyarasın diye en üstün, en güçlü, en şerefli, yenilmesi mümkün olmayan/ mutlak galip olanın, engin merhamet sahibinin indirdiği yasalar içeren/ bozulması engellenmiş Kur’ân kanıttır ki sen, o elçilerdensin, hiç şüphesiz sen dosdoğru bir yol üzerinesin. (Ya-Sin/1-6)
59.Peki, şimdi siz bu sözden mi hayrete düşüyorsunuz? 60Ve gülüyorsunuz, ağlamıyorsunuz. 61Ve siz, aklını gereği gibi kullanmayan kimselersiniz. (Necm/59-61)
171.Ve kâfirlerin; Allah’ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddetmişolan kişilerin hâli, sadece bir çağırma veya bağırmadan başkasını işitmeyen şeylere çoban haykırışı/ karga haykırışı yapan kimsenin hâli gibidir; sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Bu yüzden onlar akıl da etmezler.(Bakara/ 171)
58.Ve siz, onları salâta [mâlî yönden ve zihinsel açıdan destek olmaya; toplumu aydınlatmaya] çağırdığınız zaman, onlar, onu alay ve eğlence edinirler. Bu, onların, akıllarını kullanmayan bir toplum olmalarındandır. (Mâide/ 58)
14-16.Onlar, toplu olarak sizinle savaşamazlar, ancak, müstahkem şehirlerde yahut duvarların ardından savaşırlar. Kendi aralarındaki çekişmeleri, kendilerinden az önce, işlerinin günahını tatmış olan, âhirette de kendileri için acı bir azap bulunan kimselerin durumu gibi pek çetindir. Sen onları toplu sanırsın, oysa onların kalpleri, tıpkı, hani insana “Küfret; Allah’ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddet” deyip de küfredince; Allah’ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddedince de “Kesinlikle ben, senden uzağım; şüphesiz ben, âlemlerin Rabbi olan Allah’tan korkarım” diyen o şeytanın örneğinde olduğu gibi darmadağınıktır. Böyledir, çünkü onlar, aklını kullanmayan bir topluluktur. (Haşr 14-16)
Bu durumda bu surede konu edilen “Ashab-ı fil” aklını, fikrini yeterince kullanıp Kur’an’ı kabullenmeyen Mekke’nin ileri gelenleridir. Burada Rabbimiz TEVRİYE sanatını göstermiştir.
Tevriye, edebiyat sanatında “İki anlamı olan bir sözcüğün yakın anlamını söyleyerek uzak anlamını kastetme”dir. Tevriyede bu sözcüğün her iki anlamı da gerçektir.
İşte Kur'an