Kasem, Âdiyât Suresi 1-11
Kasem
Adiyat Suresi 1-8
1-5.Soluk soluğa koşanlar, sonra ateş saçanlar, sonra sabahtan baskın yapanlar, derken orada tozu dumana katanlar, sonra bir topluluğun en değerli kaynaklarına, varlıklarına kadar dalanlar kanıttır ki 6.kesinlikle insan, Rabbine karşı çok nankördür, 7.kendisi de buna kesinlikle tanıktır. 8.Şüphesiz o, mal sevgisinden dolayı da kesinlikle çok katıdır.
Klâsik meal ve tefsirlerde ayetlere parantez içinde ilâveler yapılmış ve sure giriş bölümünde açıklanan uyum gözetilmeden, daha çok İbn-i Abbas’tan yapılan nakiller dikkate alınarak yorumlanmıştır.
Bu yorumlara şu örnekler verilebilir: “Soluk soluğa koşanlar” ayeti ile develerin koşmalarının kastedildiğini söyleyenler olduğu gibi, bu koşanların Allah yolunda baskın yapanların atları olduğunu söyleyenler de olmuştur. Bazıları da İslâm’ın ilk savaşı olan Bedir savaşında Müslümanların sadece iki atının olduğu yolundaki rivayete dayanarak bu ayette atların kastedilmiş olamayacağını; “soluk soluğa koşanlar”ın, hacc günlerinde Arafat’tan Müzdelife’ye, oradan da Mina’ya koşan hacılar olduğunu ileri sürmüşlerdir. Keza, “tozu dumana katanlar” deyimini hacc veya savaş esnasında binek hayvanlarının ayak bastığı yerden çıkan toz ve duman olarak anlayanlar olduğu gibi, Allah yolunda savaşanların yaptıkları baskınlar sırasında tozu dumana katarak inkârcıların aralarına dalmaları şeklinde anlayanlar da olmuştur.
Nakillere dayanan bu yorumlarda hemen göze çarpan bazı bilgi yanlışlıkları ve mantıksızlıklar vardır. Meselâ bu surenin indiği dönemde hacc vazifesi henüz emredilmemişti, ortada ne Arafat vakfesi, ne Müzdelife, ne de Mina vardı. Medine dönemine ait bu hükümlerin ilgili ayetlere açıklama olarak getirilmesi tarihsel olarak yanlıştır. “ضبح Dabh” sözcüğü sadece ve sadece “koşan atın çıkardığı nefes sesi” demek iken, “والعاديات ضبحا Ve’l-âdiyâti dabhan” ifadesinden “deve”nin anlaşılması da çok belirgin bir dil bilgisi yanlışıdır. Bu yanlışların yanı sıra “فالموريات قدحا fe’l-mûriyâti kadhan [kıvılcım saçan]” ifadesi “nalların taşlara çarpması sonucu oluşan kıvılcım” anlamına gelirken, koşanların “deve”ler olduğunun söylenmesi de “nal” ile “deve”yi yan yana getiren bir mantıksızlık örneğidir.
-Bize göre, sureyi tahlile başlamadan önce şu tespitlerin yapılmasında yarar vardır:
İlk olarak, 1. ayette geçen “ضبح dabh” sözcüğü, koşanların kesinlikle “at” olduğunu göstermektedir. 2 ilâ 5. ayetlerde anlatılanlar da 1. ayette soluk soluğa koştukları ifade edilen atların sebebiyet verdiği sonuçlardır. Nitekim 2 ilâ 5. ayetlerde “ف fe” bağlacı kullanılmıştır ki, bu bağlaç hem cümlenin devam ettiğini, hem de ifadeler arasında sebep-sonuç [nedensellik] ilişkisi olduğunu gösterir.
İkinci olarak, kasem cümlesinin cevap bölümünü oluşturan 6 ilâ 8. ayetler ile kasem bölümünü oluşturan 1 ilâ 5. ayetler arasında anlam bakımından herhangi bir çelişkinin olmaması gerekir. Cümlenin cevap bölümü olan 6 ilâ 8. ayetlerde “Kesinlikle insan Rabbine karşı çok nankördür” denildiğine göre, 1 ilâ 5. ayetlerde sözü edilen “koşan atlar”ın “Allah yolundaki savaşlarda koşan atlar” olması mümkün değildir. Çünkü bu takdirde, 1 ilâ 5. ayetlerde Allah yolundaki savaşlarda koşan atlara ve bu savaşlarda ortaya çıkan görüntülere dikkat çekildikten sonra, 6 ilâ 8. ayetlerde insanın nankörlüğü dile getirilmiş olmakta, bu da cümlenin yemin bölümü ile cevap bölümü arasında bir anlam uyuşmazlığı, bir mantıksızlık ortaya çıkarmaktadır. Bu durum aynen “senin dindarlığına, dürüstlüğüne, çalışkanlığına bakılırsa sen çok kötü bir insansın” ifadesindeki mantıksızlığa benzemektedir. Oysa doğru mantık, bu cümlenin sonunun “sen iyi bir insansın” şeklinde olmasını gerektirir. Sureye dönecek olursak, 6 ilâ 8. ayetlerde nankörlük vurgulandığına göre, 1 ilâ 5. ayetler kötü insanların davranışlarını anlatıyor olmalıdır. Başka bir ifade ile; cümlenin cevap bölümünde Rablerine karşı nankör oldukları açıklanan insanların nankörlüklerinin kanıtı, cümlenin kasem bölümünde gösterilmekte ve kanıt olarak bu insanların menfaat hırsıyla, gözleri dönmüşçesine yaptıkları talan, kapkaç, vurgun, soygun gibi kötü davranışları sıralanmaktadır.
Bu tespitlerin ışığı altında 1 ilâ 5. ayetlerde bize göre; çıkar sağlamak, vurgun vurmak, talan etmek, kapkaç yapmak, çapulculuk yapmak için gözü dönmüş insanların, henüz günün başlangıcında, iyi koşan ve nal vuruşlarıyla kıvılcım çıkartan atlarla baskınlar yapmaları ve baskın yaptıkları topluluğun ortasına/ en hayırlı, en değerli yerlerine tozu dumana katarak dalmaları anlatılmaktadır. İman etmemiş insanların genel karakteri olan bu davranışlar, her zaman ve zeminde aynı özellikleri gösterir. Bu davranışlar eski çağlarda ayette canlandırıldığı şekilde, atlarla ve küçük topluluklara yönelik olmuştur. Günümüzde ise ateş ve ölüm saçan jetlerle, füzelerle, tanklarla, uçak gemileriyle olmakta ve bir ülkenin işgal ve talan edilmesi, bir milletin çeşitli kargaşalar [toz-duman] içine itilmesi biçiminde tezahür etmektedir.
İşte, insanlar tarafından oluşturulan bu görüntülere 1 ilâ 5. ayetlerde dikkat çekilmekte ve bu gerçekler kasem cümlesinin cevap bölümünde söylenenlere kanıt gösterilmektedir: “İnsanların ortaya koyduğu bu görüntüler kanıttır ki …”
İşte Kur'an
Yorumlar -
Yorum Yaz