Hatalı Çevrilen Ayetler
63Zuhruf Suresi 15-20
Hatalı Çeviri:
15. Ama onlar, kullarından bir kısmını, O'nun bir cüzü kıldılar. Gerçekten insan apaçık bir nankördür.
16. Yoksa Allah, yarattıklarından kızları kendisine aldı da oğulları size mi ayırdı?!
17. Onlardan biri, Rahmân'a isnat ettiği kız çocuğuyla müjdelenince, hiddetlenerek yüzü simsiyah kesilir.
18. Süs içinde yetiştirilip savaş edemeyecek olanı mı istemiyorlar? (Onları Allah'ın parçası mı sayıyorlar?)
19. Onlar, Rahmân'ın kulları olan melekleri de dişi saydılar. Acaba meleklerin yaratılışlarını mı görmüşler? Onların bu şahitlikleri yazılacak ve sorguya çekileceklerdir.
20. Ve dediler ki: Rahmân dileseydi biz onlara tapmazdık. Onların bu hususta bir bilgileri yoktur. Onlar sadece yalan söylüyorlar.
Doğru Çeviri:
15Ve onlar, O'nun için Kendi kullarından bir parça kabüllendiler. Şüphesiz şu insan kesinlikle apaçık bir nankördür.
16Yoksa O, oluşturduklarından kızlar edindi de oğulları size mi seçti?
17Onlardan biri, Rahmân'a [yarattığı bütün canlılara dünyada çokça merhamet eden Allah'a] yakıştırdığı/ kız ile müjdelendiği zaman yüzü simsiyah kesilir. Ve o, yutkunup duran biridir.
18-Süsler içinde; zengin, konforlu bir hayat sürerek tartışmalarda açıkça ortada olmayan, tezini savunamayan; bilgisiz, bilinçsiz, korkak erkek kişi mi bu saçmalığı ortaya atıyor? -
19Onlar Rahmân'ın [yarattığı bütün canlılara dünyada çokça merhamet eden Allah'ın] kullarının ta kendisi olan melekleri de dişi saydılar. Onlar, onların oluşturuluşuna tanık mı oldular? Onların tanıklıkları yazılacak ve onlar sorguya çekileceklerdir.
20Ve onlar: “Eğer Rahmân [yarattığı bütün canlılara dünyada çokça merhamet eden Allah] dileseydi, biz onlara tapmazdık” dediler. Onların buna dair hiçbir bilgileri yoktur. Onlar sadece uyduruyorlar.
Bu ayet gurubunda, kadın ve kızları erkek çocuklarından aşağı gören müşriklerin dinleri adına nasıl tutarsız davrandıklarına değinilmektedir. Bu tutarsızlık, kendilerine oğlan çocuklarını lâyık gören müşriklerin güya dinî bir hava vererek Allah’a kız çocuklar isnat etmeleriydi. O günkü müşrikler kızları kendilerine uygun görmez, kız çocuğu sahibi olduklarını öğrendiklerinde son derece rahatsız olurlardı. Onların kendilerine oğlanları lâyık görüp de kız çocuklarını Allah’a izafe etmeleri hayret edilecek bir tutumdu. Ayette bu tutumlarının yanlışlığına dikkat çekilerek Allah’ın böyle nitelendirilmeden münezzeh olduğu vurgulanmaktadır.
58Ve onlardan biri kız doğum haberi ile müjdelendiği zaman içi öfkeyle dolarak yüzü kapkara kesilir. [Nahl/58]
21Erkek sizin için, dişi Allah için mi? 22İşte bu, bu şekilde olursa, eksik/haksız bir bölüştürmedir. [Necm/21, 22]
18. âyetteki "mücevherler içerisinde yetiştirilip de mücadelede apaçık olmayanı" ifadesi ile "yumuşak, nazik, süslenmeyi seven ve yaratılış olarak bedenen zayıf; savaş meydanlarına çıkmayan kız çocuklarının kastedildiği ileri sürülür. Bu anlayış, çok yanlış bir kabuldür. Zira, ayette açıkça konu edilen kişinin er kişi olduğu "هُو hüve (eril)" zamiriyle de pekiştirilmiştir. Burada işaret edilen kişi/kişiler, daha evvel En’âm/100, 101’de "Ve onlar, görünmez güç ve varlıkları Allah'a ortaklar kıldılar. Hâlbuki onları O oluşturmuştur. Bilgileri olmadan da oğullar, kızlar uydurdular. –O'nun şanı onların nitelediği şeylerden arınık ve yücedir.– O, gökleri ve yeri yoktan var edendir. O'nun sahibesi/eşi olmadığı hâlde, nasıl olur da O'nun çocuğu olur? Ve O, her şeyi oluşturmuştur. Ve O, her şeyi en iyi bilendir." diye bilgi verilenlerdir.
On sekizinci ayetteki "-Süsler içinde; zengin, konforlu bir hayat sürerek tartışmalarda açıkça ortada olmayan, tezini savunamayan; bilgisiz, bilinçsiz, korkak erkek kişi" ifadesiyle kastedilen o dönemin sözde itibarlı, soylu kişileridir. 53. ayette Firavun’un Musa hakkındaki "Hem onun üzerine altın bilezikler atılmalı" şeklindeki sözünden de anlaşılacağı üzere, bu şekilde süslenmenin o dönemdeki soylu kimselerin âdeti olmasından dolayıdır. Firavun ve çevresindeki yakınları o dönemde bu tür altın bileziklerle süslü idiler. Çünkü altın takılarla süslenmek, o dönemin kültüründe bir soyluluk nişanesi idi.
Ve bu ayet parantez bir ifade olup En’âm/100, 101, 116-146 ve Saffât/149 – 160. âyetlerde ayrıntılı olarak yer alan müşriklerin (özellikle de Cuheyne, Huzaa, Benî Muleyh, Benî Seleme ve Abdudüddar Oğulları) zavallılıklarını açıklamaktadır. Bunlarla ilgili, Saffât suresinde de şöyle bilgi verilmişti.
149Şimdi sor onlara: Kız çocuklar Rabbinin, oğlan çocuklar onların mı?
150Yoksa Biz melekleri dişi oluşturmuşuz, onlar da şâhitler miymiş?
151,152Gözünüzü açın! Onlar, şüphesiz uydurdukları iftiralarından dolayı "Kesinlikle Allah doğurdu" diyorlar. Ve hiç şüphesiz onlar, kesinlikle yalancıdırlar.
153Allah, kızları oğullara tercih mi etmiş?
154Size ne oluyor? Nasıl hüküm veriyorsunuz?
155Hâlâ düşünmüyor musunuz?
156Yoksa sizin için açık bir güç mü/kanıt mı var?
157O hâlde, eğer doğru kimseler iseniz getirin kitabınızı.
158Ve onlar, Allah ile gizli güçler arasında bir hısımlık bağı kurdular. Oysa andolsun, gizli güçler kendilerinin kesinlikle hazır edilenler/mahşerde toplananlar olduklarını bilirler.
159Allah, onların nitelediği şeylerden arınıktır.
–160Ancak Allah'ın arıtılmış kulları Allah'ı böyle ortak kabulü ile nitelemezler.–
Ayrıca En’âm/116-146’ya da bakılmalıdır.
Bu müşrik kesimin kız çocukları hakkındaki görüşleri birçok ayette yer almıştır.
57Ve onlar, Allah'a kızlar isnat ediyorlar. –Allah, bundan arınıktır.– Kendileri için de iştahlandıkları oğlan çocukları vardır.
58Ve onlardan biri kız doğum haberi ile müjdelendiği zaman içi öfkeyle dolarak yüzü kapkara kesilir.
59Kendisine verilen haberin kötülüğü dolayısıyla toplumundan gizlenir; aşağılık ve horluğa rağmen kızı yanında mı tutsun yoksa toprağa mı gömsün! Dikkat edin, onların verdikleri hüküm/töreleri ne kötüdür! [Nahl/57- 59]
136Ve onlar, Allah'ın yarattığı ekinlerden ve hayvanlardan Allah'a bir pay ayırdılar da kendi sapık inançlarına göre, "Bu, Allah için; şu da ortaklarımız içindir" dediler. İşte, ortakları için olan pay Allah'a ulaşmaz, Allah için olan şey ortaklarına ulaşır. Verdikleri hüküm ne kötüdür! [En’am/136]
21Erkek sizin için, dişi Allah için mi? 22İşte bu, bu şekilde olursa, eksik/haksız bir bölüştürmedir. [Necm/21- 22]
45Ve sen, elçilerimizden senden önce gönderdiğimiz kişilere sor, "Biz Rahmân'ın [yarattığı bütün canlılara dünyada çokça merhamet eden Allah'ın] astlarından kulluk edilecek ilâhlar tanımış mıyız?" [Zuhruf/45]
20. ayette yer alan "Eğer Rahman dileseydi, biz onlara tapmazdık" ifadesinden müşriklerin yine kusuru Allah’a buldukları anlaşılmaktadır. Müşriklerin sıkışınca böyle bahanelere sıkça başvurdukları birçok ayette dile getirilmiştir:
47Onlara: "Allah'ın sizi rızıklandırdığı şeylerden harcamada bulunun" denildiği zaman da kâfirler; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddetmiş o kişiler, şu iman etmiş kişiler için: "Allah'ın dileyince doyurabileceği kimseyi biz mi doyuracağız? Siz, ancak apaçık bir sapıklık içindesiniz" dediler. [Ya Sin/47]
148Allah'a ortak koşan kimseler diyecekler ki: "Allah dileseydi biz ortak koşmazdık, atalarımız da ortak koşmazlardı, hiçbir şeyi de haram kılmazdık." Onlardan önce yalanlayanlar da azabımızı tadıncaya kadar işte böyleydi. De ki: "Yanınızda bize çıkarabileceğiniz bir bilgi mi var? Siz, sadece zanna uyuyorsunuz ve siz sadece saçmalıyorsunuz." [En’am/148]
27,28Ve andolsun ki Biz, düşünüp öğüt alsınlar diye pürüzsüz Arapça bir okuma olarak; Allah'ın koruması altına girsinler diye bu Kur’ân'da insanlar için her türlüsünden örnek verdik. [Zümer/27, 28]*
*İşte Kuran, Zuhruf Suresi