39Araf Suresi 65-72
Hatalı Çevrilen Ayetler
39Araf Suresi 65-72
Hatalı Çeviri:
65. Âd kavmine de kardeşleri Hûd'u (gönderdik). O dedi ki: «Ey kavmim! Allah'a kulluk edin; sizin O'ndan başka tanrınız yoktur. Hâla sakınmayacak mısınız?»
66. Kavminden ileri gelen kâfirler dediler ki: Biz seni kesinlikle bir beyinsizlik içinde görüyoruz ve gerçekten seni yalancılardan sanıyoruz.
67. «Ey kavmim! dedi, ben beyinsiz değilim; fakat ben âlemlerin Rabbinin gönderdiği bir elçiyim.
68. Size Rabbimin vahyettiklerini duyuruyorum ve ben sizin için güvenilir bir öğütçüyüm.
69. Sizi uyarmak için içinizden bir adam vasıtasıyla Rabbinizden size bir zikir (kitap) gelmesine şaştınız mı? Düşünün ki O sizi, Nuh kavminden sonra onların yerine getirdi ve yaratılışta sizi onlardan üstün kıldı. O halde Allah'ın nimetlerini hatırlayın ki kurtuluşa eresiniz.»
70. Dediler ki: Sen bize tek Allah'a kulluk etmemiz ve atalarımızın tapmakta olduklarını bırakmamız için mi geldin? Eğer doğrulardan isen, bizi tehdit ettiğini (azabı) bize getir.
71. (Hûd) dedi ki: «Üzerinize Rabbinizden bir azap ve bir hışım inmiştir. Haklarında Allah'ın hiçbir delil indirmediği, sadece sizin ve atalarınızın taktığı kuru isimler hususunda benimle tartışıyor musunuz? Bekleyin öyleyse, şüphesiz ben de sizinle beraber bekleyenlerdenim!»
72. Onu ve onunla beraber olanları rahmetimizle kurtardık ve âyetlerimizi yalanlayıp da iman etmeyenlerin kökünü kestik.
Doğru Çeviri:
65Andolsun ki Âd'a da kardeşleri Hûd'u elçi gönderdik. O, “Ey toplumum! Allah'a kulluk edin, sizin için O'ndan başka bir ilâh yoktur. Hâlâ Allah'ın koruması altına girmez misiniz?” dedi.
66Toplumundan, ileri gelen kâfirler; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden kimseler, “Biz seni akıl hafifliği/ cahillik içinde görüyoruz ve gerçekten seni yalancılardan sanıyoruz” dediler.
67-69Hûd, “Ey toplumum! Bende akıl hafifliği/ cahillik yok, velâkin ben âlemlerin Rabbi tarafından gönderilmiş bir elçiyim. Size Rabbimin gönderilerini tebliğ ediyorum ve ben sizin için güvenilir bir öğütçüyüm. Sizi uyarması için içinizden bir adam üzerine Rabbinizden, size bir öğüt/kitap gelmesine şaştınız mı? Düşünün ki O sizi, Nuh toplumundan sonra, HALÎFELER, SONRADAN GELEN NESİLLER YAPTI VE OLUŞTURULUŞTA BOY-POS İTİBARİYLE SİZİ ARTTIRDI. Kurtulmanız için Allah'ın nimetlerini hatırlayın” dedi.
70Onlar dediler ki: “Demek sen Allah'a; başkasını karıştırmadan kulluk edelim ve atalarımızın kulluk ettiklerini bırakalım diye mi bize geldin? Eğer doğrulardan isen, bizi tehdit ettiğin şeyi bize getir!”
71Hûd dedi ki: “Artık size Rabbinizden bir azap ve bir hoşnutsuzluk inmiştir. Haklarında Allah'ın hiçbir delil indirmediği, sadece sizin ve atalarınızın taktığı isimler hakkında mı benimle tartışıyorsunuz? Bekleyin öyleyse, şüphesiz ben de sizinle birlikte bekleyenlerdenim!”
72Bunun üzerine Hûd'u ve onunla beraber olan kimseleri tarafımızdan bir rahmetle kurtardık ve ayetlerimizi yalanlayan ve iman etmemiş olan kimselerin ARKADAN GELECEK NESİLLERİNİ kestik.
Fecr sûresi'nin tahlilinde geniş yer verdiğimiz Âd kavmi ile onlara elçi olarak gönderilen Hûd peygamber arasında yaşananlar, Peygamberimiz ile Mekkeliler arasındakilere benzemesi bakımından dikkat çekicidir. Hûd peygamberin yaptığı tevhîd çağrısına karşı Âd kavmi, Hûd peygamberi kıt akıllılıkla, câhillikle itham etmiş, atalar dininde direnmiş ve geleceğine inanmayarak Allah'ın azabına meydan okumuştur. Mekkeliler de Âd kavmi gibi, tevhîde yapılan çağrıya karşılık olarak Peygamberimizi mecnûnlukla/cinlenmişlikle itham etmişler ve atalar dininde direnmişlerdir:
4,5Ve içlerinden kendilerine bir uyarıcı geldiğine şaştılar da o kâfirler; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden o kimseler, "Bu bir sihirbazdır, çok çok yalan söyleyen birisidir. O bunca ilâhı, bir tek ilâh mı yapmış? Bu gerçekten çok şaşılacak bir şey!" dediler. [Sâd/5]
Âd kavmi, bu direnişi ileri götürmüş ve geleceğine inanmadığı azaba meydan okumuştur. Ne var ki, sonuç onlar için perişanlık olmuştur. Bu kıssa, aynı davranışı göstermekte olan Mekkelilere, Âd kavmi ile aynı "son"u paylaşmamaları için örnek gösterilmektedir.
NÛH KAVMİNDEN SONRA HALÎFELER:
Halîfe sözcüğü "arkadan gelen, zaman itibariyle bir başkasının arkasından gelip onun yerine geçen" demektir. [Lisanü’l Arab, "hlf" mad.] Buna göre 69. âyetteki ifadeden, Nûh kavminin yaşayıp yok edildiği bölgede Nûh kavminden sonra Âd kavminin yaşadığı ve bu durumun Âd kavmi tarafından bilindiği anlaşılmaktadır. Nitekim Hûd peygamberin ve yaratılışta boy bos itibariyle sizi artırdı şeklindeki ifadesi de, o dönemde Âd kavminin elinde Nûh kavmiyle kendileri arasında bir mukayese yapacak kadar sağlam bilgilerin olduğunu göstermektedir. Hûd peygamberin sözlerindeki boy bos ifadesi, sözcüklerin hakikat anlamlarına göre kavimler arasındaki yapısal farkı niteliyor olabileceği gibi, araç gereç ve iktidar gücü farkını da niteliyor olabilir. Kısacası, Hûd peygambere ait bu ifadeden, Âd kavminin Nûh kavmine nazaran fizikî yapı ya da donanım olarak; yahut her iki bakımdan da daha güçlü olduğu anlaşılmaktadır.
Hûd peygamberin 71. âyetteki Haklarında Allah'ın hiçbir delil indirmediği, sadece sizin ve atalarınızın taktığı isimler hakkında mı benimle tartışıyorsunuz? ifadesiyle, bu sapkın kavmin kendisine ilâh edindiği putların "adı var kendi yok" cinsinden salt birer isim oldukları belirtilmektedir. Putlara atfedilen işlevlerin boş birer adlandırma olduğu Yûsuf sûresi'nde de dile getirilmiştir:
37-41Yûsuf: "Size yiyecek olarak verilecek bir yemek gelmeden önce onun te’vîlini size bildiririm. Bu, Rabbimin bana öğrettiği şeylerdendir. Şüphesiz ben, Allah'a inanmayan bir toplumun –ki onlar âhireti bilerek reddedenlerin; inanmayanların ta kendileridir– dinini, yaşam tarzını terk ettim. Ve atalarım İbrâhîm, İshâk ve Ya‘kûb'un dinine, yaşam ilkesine uydum. Bizim, Allah'a hiçbir şeyi ortak tutmamız olmaz. Bu, Allah'ın bize ve insanlara bir armağanıdır. Velâkin insanların çoğu kendilerine verilen nimetlerin karşılığını ödemiyorlar. Ey benim zindan arkadaşlarım! Ayrı ayrı birçok rabbler mi daha hayırlı, yoksa her şeye hâkim ve galip olan bir tek Allah mı? Sizin, O'nun astlarından o taptıklarınız, sizin ve atalarınızın uydurduğu birtakım isimlerden başka bir şey değildir. Bunlara tapmanız konusuna Allah hiçbir delil indirmiş değildir. Hüküm ancak Allah'a aittir: O, size, Kendisinden başkasına tapmamanızı emretti. İşte bu dosdoğru/koruyan dindir. Fakat insanların çoğu bilmiyorlar. Ey benim zindan arkadaşlarım! Biriniz efendisine yine şarap sunacak. Diğeri de asılacak da kuşlar onu başından yiyecekler. İşte hakkında fetva istediğiniz iş gerçekleşti" dedi. [Yûsuf/37-41]
Âd kavminin taptığı isimden ibaret putlar hakkında bir yabancı kaynakta şu malumat verilmektedir:
Âd kavminin Sâkıye, Hâfıza, Râzîka ve Salime adlarında dört ilahları vardı. Birincisinin yağmur verdiğine, ikincisinin kendilerini her tehlikeden koruduğuna, üçüncüsünün rızk verdiğine, dördüncüsünün de derde uğradıkça kendilerine derman verdiğine inanırlardı. [Sale (Kur’ân'ı İngilizceye çeviren bilgin).]
İsimden ibaret putlara Peygamberimizin tebliğde bulunduğu dönemden verilecek örnekler ise; العزّ [‘ızz] ve الاعزّ[el-e‘azz]dan türemiş olan عزّى[‘Uzzâ] ile "ilâh"tan türemiş olan اللاّت[el-Lât] adlarındaki putlardır. Bu putların herhangi bir fonksiyonlarının olmadığı aslında onlara inananlar tarafından da bilinmektedir. Birer isimden ibaret olan bu ilahlar kimseyi yaratıp yönetemedikleri gibi, hiç kimseye izzet, şeref ve güç de veremezler:
73Ey insanlar! Bir örnek verilmektedir, şimdi ona kulak verin: Sizin Allah'ın astlarından şu yakardıklarınız bir araya gelseler bile, bir sineği asla oluşturamazlar. Ve sinek onlardan bir şey kapsa onu kurtaramazlar. İsteyen ve istenen güçsüzdür.
74Allah'ı gereği gibi değerlendirip bilemediler. Şüphesiz ki Allah çok kuvvetlidir, her şeye üstündür. [Hacc/73-74]*
*İşte Kuran, Araf Suresi
Yorumlar -
Yorum Yaz