43Fatır Suresi 18
Hatalı Çevrilen Ayetler
43Fatır Suresi 18
Hatalı Çeviri:
18. Hiçbir günahkâr başkasının günahını yüklenmez. Yükü (günahı) ağır gelen kimse onu taşımak için (başkasını) çağırsa, bu çağırdığı akrabası da olsa, onun yükünden bir şey yüklenmez. Sen ancak görmeden Rablerinden korkanları ve namazı kılanları uyarabilirsin. Kim temizlenirse o, kendi menfaatine temizlenmiş olur. Dönüş Allah'adır.
Doğru Çeviri:
18Ve günâhkar bir kimse, başkasının günahını çekmez. Eğer çok günahı olan/çok zengin olan bir kimse, günahını çektirmek için birini çağırsa da ondan hiçbir günah alınıp başkasına çektirtilmeyecek. –Bir akrabası olsa bile– Şüphesiz sen ancak Rablerine karşı ıssız yerlerde saygıyla, sevgiyle, bilgiyle ürperti duyan ve salâtı ikame edenleri [mâlî yönden ve destek olma; toplumu aydınlatma kurumlarını oluşturan-ayakta tutanları] uyarırsın. Her kim arınırsa ancak kendisi için arınır. Dönüş de yalnızca Allah'adır.
Bu ayet, sorumluluğun kişisel olduğunu, hiç kimsenin -akrabası bile olsa- başkasının günahını çekmeyeceğini bildirmektedir.
Bu beyan, Mekkeli kodamanların "Eğer Muhammed’e uymamak günah ise siz korkmayın, biz sizin günahlarınızı üstleniriz" diyerek kendi elleri altındaki "müstez’af/gariban" kesime uyguladıkları sömürü ve İslam’a girişi engelleme politikalarını bozmuştur.
Bu ayet aynı zamanda İsa peygamberin başkalarının günahını çektiği yolundaki Hıristiyan inancını da reddetmektedir.
Kur’an’da açıkça ifade edilmiş olmasına rağmen hâlâ bazıları "bir kimsenin bir başkasının günahını çekmeyeceği" hususunu yeterince bilmemektedir. Yanlışa itilmek istenen bu tür insanların direnci hep aynı yolla, "günahın benim boynuma" sözü ile kırılmaya çalışılmıştır. Kur’an’a aykırı bu saçma sözü söyleyenler ya cahil ya da kötü niyetli kimselerdir. Bu söze kanıp direnci kırılanların ise cahil ve bilinçsiz olduklarında hiç şüphe yoktur. Oysa Kur’an’ın açık ifadesine göre, o gün, akraba bile olsalar, kimse kimsenin yükünü çekmez.
Bu konu, önemine binaen Kur’an’da tekrar tekrar dile getirilmiştir:
164,165De ki: "Allah her şeyin Rabbi iken, ben Allah'tan başka Rabb mi arayayım?" Her kişinin kazandığı yalnız kendisine aittir. Yükünü taşıyan kimse, bir başkasının yükünü taşımaz. Sonra sadece Rabbinizedir dönüşünüz. Böylece Allah, ayrılığa düştüğünüz şeyi size haber verecektir. Ve O, sizi yeryüzünde gidenlerin yerine getirilenler yapan, verdikleriyle sizi sınamak için, kiminizi kiminizin üzerine derecelerle yükseltendir. Şüphesiz Rabbin, kovuşturması çabuk olandır ve şüphesiz O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. [En’âm/164, 165]
33-36Sonra, şiddetle çarpanın çıkardığı korkunç ses geldiği zaman; öyle bir gün ki o, kişi, kardeşinden, annesinden, babasından, eşinden, oğullarından kaçar.
37O gün onlardan her kişi için, kendisini boş bırakmayacak bir uğraş vardır. [Abese/33–37]
123Kimsenin kimse yerine bir şey ödemeyeceği, kimseden kurtulmalık kabul edilmeyeceği, yardımın, iltimasın hiç kimseye yarar sağlamayacağı ve suçluların yardım olunmadığı güne karşı Allah'ın koruması altına girin. [Bakara/123]
Ve İbrahim/31, Lokman/33, İsra/15, Zümer/7 ve Necm/38)
Ayetteki "Şüphesiz sen ancak Rabblerine karşı gaybde haşyet duyan ve salâtı ikame edenleri uyarırsın" ifadesi ile ilgili açıklama Yasin suresinin 11. ayetinin tahlilinde verildiği için bu konuya girmiyoruz.
Ayetteki " kim arınırsa ..." ifadesi ile arınmanın gereğine ve önemine dikkat çekilmiştir. Bu hususa daha önce ilk inen surelerden A’la suresinde değinilmişti:
14-17Arınan, Rabbinin adını anıp da salât eden; mâlî yönden ve zihinsel açıdan destek olan; toplumu aydınlatmaya çalışan kimse kesinlikle kendini kurtarmıştır. Fakat siz şu basit dünya hayatını tercih ediyorsunuz. Oysa âhiret daha hayırlı ve devamlı kalıcıdır. [A’la/14 -17]
TEZEKKİ [ARINMAK]
"تزكية Tezkiye" sözcüğü, "زكى zeka" sözcüğünden türemiştir. " زكى Zeka", "temizlik, paklık, artıp büyümek, feyiz ve bereket" demektir. [Lisanü’l-Arab; c.4, s.386, 387. "zky" mad.] Türkçede kullanılan "ذكى zeki, zekâ" sözcükleri ise "ذ zel [peltek ze]" harfi ile yazılır ve anlam itibariyle konumuz olan sözcükten farklıdır.
Buna göre "tezkiye":
-Sözlük anlamı olarak "temizlemek, geliştirmek, feyizlendirmek, büyütmek ve temize çıkarmak";
-Kavram olarak ise "nefsini temizlemek; nefsi şirk, günah, nifak [ikiyüzlülük], rics [pislik], cehalet, kötü duygular ve benzeri şeylerden temizlemek, ona itaati ve takvayı [Allah’ın koruması altına girmeyi] öğretmek" demektir.
Aynı zamanda Allah’ın bir emri ve bir ibadet eylemi olan "tezkiye", takvaya ulaşmak için gösterilen çaba, insanı Allah’tan uzaklaştıracak her şeyden kaçma, nefsi fücur [iman ve din örtüsünü yırtıp atmak] sayılan şeylerden alıkoymak için gösterilen gayret demektir. "Zekât" sözcüğü de bu kökten gelmektedir.*
*İşte Kuran, Fatır Suresi
Yorumlar -
Yorum Yaz