47Şuara Suresi 141-159
Hatalı Çevrilen Ayetler
47Şuara Suresi 141-159
Hatalı Çeviri:
141. Semûd (kavmi) de peygamberleri yalancılıkla suçladı.
142. Kardeşleri Sâlih onlara şöyle demişti: (Allah'a karşı gelmekten) sakınmaz mısınız?
143. Bilin ki, ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim.
144. Artık Allah'a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin.
145. Buna karşı sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ecrimi verecek olan, ancak âlemlerin Rabbidir.
146, 147, 148. Siz burada, bahçelerin, pınarların içinde; ekinlerin, salkımları sarkmış hurmalıkların arasında güven içinde bırakılacak mısınız (sanırsınız)?
149. (Böyle sanıp) dağlardan ustaca evler yontuyorsunuz (oyup yapıyorsunuz).
150. Artık Allah'tan korkun ve bana itaat edin.
151, 152. Yeryüzünde bozgunculuk yapıp dirlik düzenlik vermeyen aşırı gidenlerin emrine uymayın.
153. Dediler ki: Sen, olsa olsa iyice büyülenmiş birisin!
154. Sen de ancak bizim gibi bir insansın. Eğer doğru söyleyenlerden isen, haydi bize bir mucize getir.
155. Salih: İşte (mucize) bu dişi devedir; onun bir su içme hakkı vardır, belli bir günün içme hakkı da sizindir, dedi.
156. Ona bir kötülükle ilişmeyin, yoksa sizi muazzam bir günün azabı yakalayıverir.
157. Buna rağmen onlar deveyi kestiler; ama pişman da oldular.
158. Bunun üzerine onları azap yakaladı. Doğrusu bunda, büyük bir ders vardır; ama çokları iman etmezler.
159. Şüphesiz Rabbin, işte O, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir.
Doğru Çeviri:
141Semûd, gönderilmişleri [elçileri, mesajları] yalanladı.
142-152Hani kardeşleri Sâlih, onlara demişti ki: “Allah'ın koruması altına girmez misiniz? Şüphesiz ki ben, sizin için güvenilir bir elçiyim. Artık Allah'ın koruması altına girin ve bana itaat edin. Ben sizden hiçbir ücret istemiyorum da. Benim ücretim ancak âlemlerin Rabbi üzerinedir. Siz burada; bahçelerde, pınarlarda ve ekinlerin, salkımları sarkmış hurmalıkların arasında güven içinde bırakılacak mısınız? Ve siz, dağlardan ustaca evler yontuyorsunuz. Artık Allah'ın koruması altına girin ve benim dediklerimi yapın. Ve yeryüzünde bozgunculuk yapıp ıslah etmeyen o gerçeği eksik gösteren kimselerin emrine uymayın.”
153,154Onlar dediler ki: “Sen, kesinlikle büyülenmişlerdensin! Sen de ancak bizim gibi bir beşersin. Eğer doğru söyleyenlerden isen, haydi bize bir alâmet/gösterge getir.”
155,156Sâlih: “İşte bu Destek Kurumu'dur, onun yaşaması için desteklenmesi gerekir; kazancınızın bir bölümü onun için ayrılmalıdır. Onu ayakta tutun. Yoksa sizi büyük bir günün azabı yakalayıverir” dedi.
157Buna rağmen onlar Destek Kurumu'nu, gelir kaynaklarını kurutarak yok ettiler de pişman olanlar olarak sabahladılar.
158Bunun üzerine onları azap yakalayıverdi. Doğrusu bunda, büyük bir ders vardır, ama onların çoğu iman etmediler.
159Ve Şüphesiz ki Rabbin, kesinlikle en üstün, en güçlü, en şerefli, mağlûp edilmesi mümkün olmayan/mutlak galip olanın, engin merhametlinin ta kendisidir.
141Semûd, gönderilmişleri [elçileri, mesajları] yalanladı.
Bu surede anlatılan önemli haberlerin ve çarpıcı bilgilerin beşincisi, Semud kavmine ait olanlardır. Tarihte yer almış önemli kavimlerden birisi olan Semud kavmi, kıssaları yukarıda nakledilmiş olan Nuh kavmi ve Ad kavmi gibi, kendilerine içlerinden seçilmiş bir elçi vasıtasıyla gönderilen mesajları yalanlamış ve elçilik müessesini toptan inkâr etmiş bir kavimdir.
Nuh ve Ad kavminde olduğu gibi, Semud kavmindeki elçi-kavim ilişkileri de peygamberimiz ile Mekkeliler arasındaki ilişkilere benzemektedir. Salih peygamber ile kavmi arasındaki ilişkilerin dile getirildiği Semud kavmine ait kıssa 159. ayete kadar devam etmekte ve daha evvelki surelerde yer almayan bazı bilgiler kıssanın bu suredeki anlatımında verilmektedir.
Semud kavminin bahsi şimdiye kadar Fecr, Necm, Şems, Büruc, Kaf, Kamer, Sad ve A’râf surelerinde geçmiş ve bu surelerin tahlillerinde bu kavim hakkında ayrıntılı bilgiler verilmişti.
Salih peygamber ile Semud kavminin kıssası, İsrailoğulları veya Uzakdoğu kıssalarından olmayıp bir Arap kıssasıdır. Bize göre, Arapların bu kıssayı iyi bilmeleri ve aralarında sıkça anlatmaları sebebiyle Rabbimiz bu kıssaya Kur’an’da birçok kez yer vermiştir.
142-152Hani kardeşleri Sâlih, onlara demişti ki: “Allah'ın koruması altına girmez misiniz? Şüphesiz ki ben, sizin için güvenilir bir elçiyim. Artık Allah'ın koruması altına girin ve bana itaat edin. Ben sizden hiçbir ücret istemiyorum da. Benim ücretim ancak âlemlerin Rabbi üzerinedir. Siz burada; bahçelerde, pınarlarda ve ekinlerin, salkımları sarkmış hurmalıkların arasında güven içinde bırakılacak mısınız? Ve siz, dağlardan ustaca evler yontuyorsunuz. Artık Allah'ın koruması altına girin ve benim dediklerimi yapın. Ve yeryüzünde bozgunculuk yapıp ıslah etmeyen o gerçeği eksik gösteren kimselerin emrine uymayın.”
153,154Onlar dediler ki: “Sen, kesinlikle büyülenmişlerdensin! Sen de ancak bizim gibi bir beşersin. Eğer doğru söyleyenlerden isen, haydi bize bir alâmet/gösterge getir.”
155,156Sâlih: “İşte bu Destek Kurumu'dur, onun yaşaması için desteklenmesi gerekir; kazancınızın bir bölümü onun için ayrılmalıdır. Onu ayakta tutun. Yoksa sizi büyük bir günün azabı yakalayıverir” dedi.
157Buna rağmen onlar Destek Kurumu'nu, gelir kaynaklarını kurutarak yok ettiler de pişman olanlar olarak sabahladılar.
142–157. Ayetler:
Kıssada geçen "dişi deve" ifadesi ile ilgili olarak Şems suresinde yaptığımız açıklamaları oradan okunmasında yarar görüyoruz.
Söz konusu deve için ayette "ناقة اللّه Allah'ın devesi" ifadesi kullanılmıştır. Devenin Allah'a izafe edilişi, üzerinde dikkatle düşünülmesi gereken bir husustur. Burada konu edilen, devenin Allah tarafından yaratılması veya devenin Allah'ın varlık ve birliğine kanıt olması değildir. Zaten evrendeki her şeyin yaratıcısı Allah'tır ve zerreden küreye canlı-cansız her yaratık Allah'ın varlığına ve birliğine kanıttır.
Ayetteki "en-Nakah" ifadesi, o güne göre toplumun fakirlerinin, yetimlerinin, miskinlerinin, kısaca ihtiyacı olan herkesin, ortak ve serbestçe sütünden, gücünden ve yavrusundan istifade edeceği, kamu malı, beş yaşında güçlü bir dişi devedir. Günümüzde ise bu deyim hayır kurumlarına, sosyal yardım vakıflarına, sosyal güvenlik kuruluşlarına karşılık gelmektedir.
Aç, fakir insanların bu kurum [النّاقة en-nakah] sayesinde açlıktan, sefaletten, kula kulluktan kurtulmaları, o günkü Semud kavmi ileri gelenlerinin hoşuna gitmemiştir. Çünkü kendilerine kulluk edenlerin kulluktan kurtulması, kendilerini bütün ihtiyaçların üzerinde gören bu tağutların işine gelmemiştir.
158Bunun üzerine onları azap yakalayıverdi. Doğrusu bunda, büyük bir ders vardır, ama onların çoğu iman etmediler.
159Ve Şüphesiz ki Rabbin, kesinlikle en üstün, en güçlü, en şerefli, mağlûp edilmesi mümkün olmayan/mutlak galip olanın, engin merhametlinin ta kendisidir.
Semud kavmi ile ilgili kıssanın ardından bu kavmin acıklı akıbeti bildirilmiş ve yine inkârcılara bir tehdit, inanan ve inanacaklara da umut ve mutluluk mesajı verilmiştir.*
*İşte Kuran, Şuara Suresi
Yorumlar -
Yorum Yaz