• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Kur'an İncelemeleri

 
Site Menüsü

48Neml Suresi 45-58




Hatalı Çevrilen Ayetler


48Neml Suresi 45-58


Hatalı Çeviri:
45. Andolsun ki, «Allah'a kulluk edin!» (demesi için) Semûd kavmine kardeşleri Sâlih'i gönderdik. Hemen birbiriyle çekişen iki zümre oluverdiler.
46. Sâlih dedi ki: Ey kavmim! İyilik dururken niçin kötülüğe koşuyorsunuz? Allah'tan mağfiret dileseniz olmaz mı? Belki size merhamet edilir.
47. Şöyle dediler: Senin ve beraberindekilerin yüzünden uğursuzluğa uğradık. Sâlih: Size çöken uğursuzluk (sebebi) , Allah katında (yazılı) dır. Hayır, siz imtihana çekilen bir kavimsiniz, dedi.
48. O şehirde dokuz kişi (elebaşı) vardı ki, bunlar yeryüzünde bozgunculuk yapıyorlar, iyilik tarafına hiç yanaşmıyorlardı.
49. Allah'a and içerek birbirlerine şöyle dediler: Gece ona ve ailesine baskın yapalım (hepsini öldürelim); sonra da velisine: «Biz (Sâlih) ailesinin yok edilişi sırasında orada değildik, inanın ki doğru söylüyoruz» diyelim.
50. Onlar böyle bir tuzak kurdular. Biz de kendileri farkında olmadan, onların planlarını altüst ettik.
51. Bak işte, tuzaklarının âkıbeti nice oldu: Onları da, (kendilerine uyan) kavimlerini de (nasıl) toptan helâk ettik!
52. İşte haksızlıkları yüzünden çökmüş evleri! Anlayan bir kavim için elbette bunda bir ibret vardır.
53. İman edip Allah'a karşı gelmekten sakınanları ise kurtardık.
54. Lût'u da (peygamber olarak kavmine gönderdik.) Kavmine şöyle demişti: Göz göre göre hâla o hayâsızlığı yapacak mısınız?
55. (Bu ilâhî ikazdan sonra hâla) siz, ille de kadınları bırakıp şehvetle erkeklere yaklaşacak mısınız? Doğrusu siz, beyinsizlikte devam edegelen bir kavimsiniz!
56. Kavminin cevabı sadece: «Lût ailesini memleketinizden çıkarın; çünkü onlar (bizim yaptıklarımızdan) uzak kalmak isteyen insanlarmış!» demelerinden ibaret oldu.
57. Bunun üzerine onu ve ailesini kurtardık. Yalnız karısı müstesna; onun geride (azaba uğrayanların içinde) kalmasını takdir ettik.
58. Onların üzerlerine müthiş bir yağmur indirdik. Bu sebeple, uyarılan (fakat aldırmayan) ların yağmuru ne kötü olmuştur!




Doğru Çeviri:
45Andolsun ki ‘Allah'a kulluk edin’ diye Semûd'a da kardeşleri Sâlih'i elçi gönderdik. Hemen birbirleriyle çekişen iki grup oluverdiler.
46Sâlih dedi ki: “Ey toplumum! İyilikten önce niçin kötülüğü çabuklaştırmak istiyorsunuz? Merhamet olunmanız için Allah'tan bağışlanma dileseniz ne olur!”
47Onlar, “Senin sebebinle ve seninle beraber olan kişiler sebebiyle başımıza uğursuzluk geldi/seni ve beraberindekileri uğursuzluk belirtisi sayıyoruz” dediler. Sâlih, “Uğursuzluğunuz Allah katındadır. Daha doğrusu siz, kendini ateşe atan/imtihana çekilen bir topluluksunuz” dedi.
48Ve o şehirde yeryüzünde bozgunculuk yapan, iyileştirme yapmayan, Dokuz kişilik bir grup vardı. 49Allah'a yeminleşerek, “Gece o'na ve ailesine baskın yapacağız, sonra da velîsine/haklarını koruyacak yakınlarına, ‘Biz, o ailenin yok edilişine şâhit olmadık/olay sırasında orada değildik ve biz kesinlikle doğru olanlarız’ diyeceğiz” dediler. 50Ve onlar, böyle bir tuzak kurdular, şüphesiz Biz de onların farkında olmadığı bir ceza ile cezalandırdık.
51İşte bak! Onların tuzaklarının âkıbeti nice oldu, şüphesiz Biz onları ve toplumlarını toptan yerle bir ettik. 52İşte, onların, şirk koşmak sûretiyle işledikleri yanlışlar yüzünden çatıları çöküp ıpıssız kalmış evleri. Hiç şüphesiz ki bunda, bilen bir toplum için bir alâmet/gösterge vardır.
53İman eden ve Allah'ın koruması altına girmiş olan kişileri de kurtardık.

***

54,55Lût'u da elçi olarak toplumuna gönderdik. Hani o, toplumuna, “Göz göre göre hâlâ o aşırılığı/hayâsızlığı yapacak mısınız? Şehvet yönünden kadınlardan aşağı olan erkeklere yaklaşacak mısınız? Aslında siz cahillikte devam edegelen bir toplumsunuz!” demişti.
56Sonra da toplumunun cevabı sadece, “Lût ailesini memleketinizden çıkarın; baksanıza onlar temiz kalmak isteyen insanlarmış!” demeleri oldu.
57Bunun üzerine o'nu ve geride kalmasını ayarladığımız kadını dışındaki yakınlarını kurtardık. 58Ve onların üzerlerine öyle bir yağmur yağdırdık ki! Ne kötü idi uyarılanların yağmuru!




45Andolsun ki ‘Allah'a kulluk edin’ diye Semûd'a da kardeşleri Sâlih'i elçi gönderdik. Hemen birbirleriyle çekişen iki grup oluverdiler.

46Sâlih dedi ki: “Ey toplumum! İyilikten önce niçin kötülüğü çabuklaştırmak istiyorsunuz? Merhamet olunmanız için Allah'tan bağışlanma dileseniz ne olur!”

47Onlar, “Senin sebebinle ve seninle beraber olan kişiler sebebiyle başımıza uğursuzluk geldi/seni ve beraberindekileri uğursuzluk belirtisi sayıyoruz” dediler. Sâlih, “Uğursuzluğunuz Allah katındadır. Daha doğrusu siz, kendini ateşe atan/imtihana çekilen bir topluluksunuz” dedi.

48Ve o şehirde yeryüzünde bozgunculuk yapan, iyileştirme yapmayan, Dokuz kişilik bir grup vardı. 49Allah'a yeminleşerek, “Gece o'na ve ailesine baskın yapacağız, sonra da velîsine/haklarını koruyacak yakınlarına, ‘Biz, o ailenin yok edilişine şâhit olmadık/olay sırasında orada değildik ve biz kesinlikle doğru olanlarız’ diyeceğiz” dediler. 50Ve onlar, böyle bir tuzak kurdular, şüphesiz Biz de onların farkında olmadığı bir ceza ile cezalandırdık.

51İşte bak! Onların tuzaklarının âkıbeti nice oldu, şüphesiz Biz onları ve toplumlarını toptan yerle bir ettik. 52İşte, onların, şirk koşmak sûretiyle işledikleri yanlışlar yüzünden çatıları çöküp ıpıssız kalmış evleri. Hiç şüphesiz ki bunda, bilen bir toplum için bir alâmet/gösterge vardır.

53İman eden ve Allah'ın koruması altına girmiş olan kişileri de kurtardık.



45–53. Ayetler:

Bu surede örnek gösterilen toplumların üçüncüsü Semud kavmidir. Yukarıdaki ayetlerde, Salih peygamberin kavmini uyarmak için gösterdiği çaba ile kavminin ona büyüklenerek karşılık vermesi ve bu yüzden de belâsını bulması anlatılmaktadır. Ayrıntıları A’râf suresinde geçmiş olan kıssanın eski anlatımlara ek olarak buradaki anlatımında, Salih peygambere karşı olan grup içinden dokuz kişilik bir çetenin ona suikast düzenlemek üzere yeminleştikleri bildirilmiştir.

Dikkat edilirse, Salih peygamber ile kavmi arasında geçen olaylar ile peygamberimiz ve Mekkeliler arasında geçen olaylar bire bir benzerlik arz etmektedir. Salih peygamberin kavmi de tıpkı Mekke halkı gibi iki gruba ayrılmış ve aralarında çekişmişlerdir.

75Toplumundan büyüklük taslayan ileri gelenler, içlerinden zayıf görünen inanmış kimselere dediler ki: "Siz, Sâlih'in, gerçekten Rabbi tarafından gönderilmiş bir elçi olduğunu biliyor musunuz?" Onlar, "Kesinlikle biz o'nunla gönderilene inanıyoruz!" dediler.
76Büyüklük taslayan o kimseler, "Biz, sizin inandığınızı kesinlikle bilerek reddeden kimseleriz!" dediler. 77Hemencecik de o sosyal yardım ve destek kurumlarını ayakta tutan gelir kaynaklarını kuruttular ve büyüklenerek Rablerinin buyruğundan dışarı çıktılar ve "Ey Sâlih! Eğer gerçekten gönderilen elçilerden isen, bizi tehdit ettiğini getir bize!" dediler. [A’râf/75, 76]

47. ayette geçen " تطيّرtatayyür" sözcüğü, " طيرtayr [kuş]" sözcüğünün türevlerindendir ve "uğursuzluk" anlamında kullanılır. Bu anlayış, hurafeler ve kuruntular peşinde sürüklendikleri için imanın netliğine kavuşamamış cahil toplumların geleneklerinden biri hâline gelmiş ve bu anlayışın pençesine düşmüş bilinçsiz insanlar, bir iş yapmak istediklerinde bir kuşa sığınmayı alışkanlık edinmişlerdir. Araplar ise uğursuzluğa en düşkün toplum olup bir yolculuğa çıkacaklarında bile özel olarak ürküttükleri kuşun sola doğru uçması hâlinde bunu uğursuzluk sayarak yolculuğa çıkmazlar, ancak kuş sağa doğru uçarsa bunu uğur sayar ve yollarına koyulurlardı.

Salih peygamber karşıtlarının 47. ayetteki sözleri, peygamberlerini uğursuz kimseler olarak telâkki eden müşrik kavimlerin sözleri ile aşağı-yukarı aynıdır:

18O kentin halkı dediler ki: "Şüphesiz biz sizin yüzünüzden uğursuzluğa uğradık. Eğer vazgeçmezseniz, andolsun ki sizi taşlayarak öldürürüz ve kesinlikle bizden size çok acıklı bir azap dokunur." [Ya Sin/18]

130Ve andolsun ki Biz, Firavun sülâlesini, düşünüp öğüt alsınlar diye senelerle kuraklıklarla/senelerce kıtlık ve ürün noksanlığı ile yakaladık. 131Sonra kendilerine iyilik geldiği zaman, "İşte bu bize aittir" dediler. Eğer kendilerine bir kötülük gelirse, Mûsâ ile yanındakilerin uğursuzluğu olarak kabul ederler. İyi bilin ki, onların uğursuzluğu Allah katındadır. Fakat onların çoğu bilmezler. [A’râf/131]

48. ayette geçen "yeryüzünde bozgunculuk yapan, iyileştirme yapmayan, Dokuzlu bir grup" ifadesinden Arap örfüne göre anlaşılmaktadır ki, Salih peygamberi yok etme işine dokuz sülaleden dokuz kişi kalkışmıştır. Rivayetlerde bu dokuz kişiye farklı adlar bulunmuştur:

el-Kaznevi dedi ki: Bunların isimleri şöyledir: Kudar b. Salif, Misda', Eşlem, Desmâ, Züheym, Za'mâ, Zuaym, Kattal ve Saddâk.

İbn İshak dedi ki: Bunların başı Kudar b, Salif île Misda' b. Mehra' idi, bunların arkasından da yedi kişi gelirdi ki, bunlar da Bel' b. Meylâ, Duayr b. Ğunm, Züâb b. Mehrec ile isimleri bilinmeyen dört kişi daha vardı.

ez-Zemahşerî, Vehb b. Münebbih'den naklen onların isimlerini şöylece zikretmektedir: el-Hüzeyl b. Abdi Rabb, Gunm b. Gunn, Riyâb b. Mehrec, Misda' b. Mehrec, Umeyr b. Kerdube, Âsim b. Mahreme, Sübeyt b. Sadaka, Sem'an b. Safî, Kudar b. Salif. Dişi devenin öldürülmesi için çalışanlar da bunlardı. Bunlar Salih kavminin azgınları idiler. Bunlar kavmin en soylularının oğullanndandılar.

es-Süheylî dedi ki: en-Nekkaş yeryüzünde bozgunculuk çıkartıp ıslah etmeyen dokuz kişiyi zikretmiş ve onların isimlerini tek tek saymıştır. Ancak bunun bir rivayet ile tesbiti söz konusu değildir. Şu kadar var ki ben bu isimleri içtihad ve tahmine binaen kaydediyorum. Şu kadar var ki bizler Muham-med b. Habib'in kitabında bulduğumuz şekilde bu isimleri veriyoruz. Bunlar: Misda' b. Dehr -ki Dehm de denilir-, Kudar b. Salif, Hureym, Savab, Ri-yab, Dabb, Da'ma, Herma, Duayn b. Umeyr'dir.

Derim ki; el-Maverdî, İbn Abbas'tan rivayetle onların isimlerini şöylece zikretmektedir: Bunlar Da'ma, Duayn, Herma, Hureym, Dâbb, Savab, Riyab, Mistah ve Kudar idiler. [Kurtubi; el-Camiu li Ahkami’l-Kur’an]

49. ayette geçen "velisine" ifadesi ile Salih peygamberin mensup olduğu kabilenin reisi kastedilmiştir. Çünkü eski kabile geleneğine göre kabile reisi, kabilenin fertlerinin kan davalarını güdebilen kişidir.

Bu ayetlerin vahyedildiği tarihlerde Mekke’de de benzer bir durumun ortaya çıkmış olması dikkate değer bir durumdur. Peygamberimiz görevini sürdürürken Mekke ahalisi de Semud kavmi gibi iki ayrı fırkaya ayrılmış ve bunlar arasında bir mücadele başlamıştır. Salih peygamber gibi peygamberimizin de karşı fırka içinden oluşturulan bir çete güruhunun toplu saldırısı ile öldürülmesi plânlanmıştır. Plân gerçekleştiği takdirde, Salih peygamber gibi, peygamberimizin de cinayetin arkasını arayacak bir "velisi" vardır ve bu "veli" amcası Ebutalib’tir. Yani, eğer Mekke müşrikleri tasarladıkları saldırıyı gerçekleştirip emellerine ulaşabilirlerse, peygamberimizin mensup olduğu Beni Haşim kabilesinin reisi Ebutalib, kabilesi adına bu cinayeti işlemiş olanlara karşı bir kan davası iddiası ile ortaya çıkabilecektir. Ama cinayet, çeşitli kabilelerden müteşekkil bir çete tarafından işlenirse fail bulunamayacak, dolayısıyla Haşimoğulları’nın da olaya karışan kabilelerin hepsiyle birden savaşması mümkün olmayacağından olay kapanacaktır. Mekke ileri gelenlerinin düzenledikleri ama başarısızlıkla sonuçlanan bu komplo, benzer şekilde peygamberimizin hicreti sırasında da düzenlenmiştir.

Görüldüğü gibi, Salih peygamberin kıssası, bu ayetlerin nazil olduğu zamandaki peygamberimizin şartlarına mükemmel bir şekilde işaret etmiş olmaktadır.

Semud kavminin helâkine dair daha evvel birçok surede ayrıntı verildiği için burada onları tekrarlamıyor ve bu konuda rivayetçilerin ürettikleri senaryoları da nakletmiyoruz.


54,55Lût'u da elçi olarak toplumuna gönderdik. Hani o, toplumuna, “Göz göre göre hâlâ o aşırılığı/hayâsızlığı yapacak mısınız? Şehvet yönünden kadınlardan aşağı olan erkeklere yaklaşacak mısınız? Aslında siz cahillikte devam edegelen bir toplumsunuz!” demişti.


Lut peygamber ve kavmi ile ilgili detaylar daha evvel Kamer, A’râf ve Şuara surelerinde yer aldığından, burada gayet kısa bir açıklama ile yetinilecektir. Ayrıca bu kıssa ileride Hicr suresinde tekrar gündeme gelecektir.

Yüce Rabbimizin bildirdiğine göre, Lut kavminin "kadınlardan aşağı olan erkeklere şehvetle yaklaşma" eylemi, onlardan önce hiçbir toplumun yapmamış olduğu bir hayâsızlıktı. Bu sapkın toplum, söz konusu hayâsızlığı grup hâlinde yapıyorlardı:

* Lût'u da gönderdik. Hani o toplumuna: "Şüphesiz siz, kesinlikle âlemlerden sizden önce geçmiş olanların yapmadığı bir hayâsızlığı yapıyorsunuz! Siz şüphesiz, kesinlikle erkeklere gidecek, yol kesecek ve toplantılarınızda edepsizlik yapacak mısınız?" demişti. Bunun üzerine toplumunun cevabı, sadece, "Doğru söyleyenlerden isen Allah'ın azabını bize getir!" demeleri oldu. [Ankebut/28,29]

Ayette geçen "cehalet" sözcüğünün burada "ahmaklık, budalalık" olarak anlaşılması bize göre daha isabetlidir. Ama anlam "cahillik, ilimden yoksunluk" olarak kabul edilse bile, sözcüğün içinde yer aldığı ifade şu manaya gelir: "Siz bu aşırı eğlenmenin, cinsel sapkınlığın kötü sonuçlarını bilmiyorsunuz."



56Sonra da toplumunun cevabı sadece, “Lût ailesini memleketinizden çıkarın; baksanıza onlar temiz kalmak isteyen insanlarmış!” demeleri oldu.

57Bunun üzerine o'nu ve geride kalmasını ayarladığımız kadını dışındaki yakınlarını kurtardık. 58Ve onların üzerlerine öyle bir yağmur yağdırdık ki! Ne kötü idi uyarılanların yağmuru!


56–58. Ayetler:

Bu ayet grubunda, Lut peygamberin tebliğine alaylı ifadelerle karşı koyan kavminin onu ve yakınlarını anayurtlarından kovma niyetinde olduğu bildirilmiş ve bu davranışları sonrasında kavmin başına gelen felâket açıklanmıştır.

58. ayette sözü edilen yağmurun volkanik patlamaya bağlı bir taş yağmuru olduğu daha önce de ifade edilmişti. Bu dehşetli olayın ayrıntıları A’râf, Kamer ve Hicr surelerindedir.

Bu olay Kitab-ı Mukaddes’te şöyle geçmektedir:

RAB Sodom ve Gomora'nın üzerine gökten ateşli kükürt yağdırdı.

Bu kentleri, bütün ovayı, oradaki insanların hepsini ve bütün bitkileri yok etti.

Ancak Lut'un peşi sıra gelen karısı dönüp geriye bakınca tuz kesildi.

İbrahim sabah erkenden kalkıp önceki gün RABB'in huzurunda durduğu yere gitti.

Sodom ve Gomora'ya ve bütün ovaya baktı. Yerden, tüten bir ocak gibi duman yükseliyordu. [Tekvin, 19. Bab, 24–28. Cümleler]*



*İşte Kuran, Neml Suresi




Yorumlar - Yorum Yaz
Site Haritası
Takvim