• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Kur'an İncelemeleri

 
Site Menüsü

50İsra Suresi 9-10



Hatalı Çevrilen Ayetler


50İsra Suresi 9-10


Hatalı Çeviri:
9. Şüphesiz ki bu Kur'an en doğru yola iletir; iyi davranışlarda bulunan müminlere, kendileri için büyük bir mükâfat olduğunu müjdeler.

10. Ahirete inanmayanlara gelince, onlar için de elemli bir azap hazırlamışızdır.



Doğru Çeviri:
9,10Şüphesiz ki bu Kur’ân, insanları en doğru ve en sağlam şeye; rüşde kılavuzlar ve düzeltmeye yönelik işler yapan mü’minlere kendileri için kesinlikle ve kesinlikle büyük bir ecir olduğunu ve âhirete inanmayan kişiler için Bizim can yakıcı bir azap hazırladığımızı müjdeler.



2. ayette İsrailoğullarına kılavuz olarak Kitap verdiğini söyleyen Rabbimiz, burada da Müslümanlara Kur’an’ı verdiğini bildirmekte, Musa’ya verilen kitabın insanları tevhide yönelttiği gibi Kur’an’ın da en doğru, en sağlam şeye kılavuzladığını, iman edip salihatı işleyenleri büyük bir ödülle, ahirete inanmayanları ise can yakıcı bir azapla müjdelediğini açıklamaktadır.

Dikkat edilirse burada teşvik ve korkutma bir arada yapılmış, "müjde" ile başlayan cümle "tehdit" ile bitirilmek suretiyle çok farklı bir üslup kullanılmıştır. Arap edebiyatının önemli yöntemlerinden biri olan bu üslup, Kur’an’da sık sık görülmektedir.

9. ayette Kur’an için kullanılan "en sağlam şeye kılavuzlar" ifadesindeki "en sağlam şey"in ne anlama geldiğini bulmak için Cinn suresinin 3. ayetini hatırlamak gerekmektedir. Çünkü orada Kur’an için "rüşde kılavuzlar" ifadesi kullanılmıştır. Böylece bu ayette "en sağlam şey" ile kastedilenin "rüşd" olduğu ortaya çıkmaktadır.


RÜŞD
"Rüşd" sözcüğü "doğru ve eğriyi ayırt etme bilinci, zihinsel olgunluk, doğru yolu bulup ona girmek, iyi ve doğru olan şeyleri yapabilme olgunluğuna ulaşmak" demektir. [Lisanü’l-Arab, c.4, s. 148, 149 "rşd" mad.] Sözcük, Kur’an’da farklı türevleriyle 19 kez yer almaktadır [Bakara/186, 256, A’râf/146, Nisa/6, Kehf/10, 17, 24, 66, Enbiya/51, Cinn/3, 10, 14, 21, Mümin/29, 38, Hucurat/7, Hud/78, 87, 97].

"Reşit olma", "rüşdüne erme", "irşat etme", "mürşit" gibi türevleri Türkçede de kullanılan "rüşd" sözcüğünün Kur’an ayetlerindeki manasını kısaca "İslâm’ın öngördüğü olgunluğa ulaşmak ve yaşamak" diye tarif etmek mümkündür.

Buna göre "rüşde kılavuzluk eden Kur’an" ifadesi, "Kur’an’ın insanları akıl kullandırtarak bilinçlendirdiği, olgunluğa ulaştırdığı, -başka bir ifade ile- kimseyi büyülemediği, kimsenin beynini yıkamadığı" anlamına gelmektedir.

Bu ayetlerde Kur’an’ın çok önemli özelliklerinden biri ortaya konularak Kur’an’ın rüşde, en sağlama iletme işini, müjde ve uyarma yöntemlerinin ikisiyle birden yaptığını göstermektedir. Kur’an’da nerede bir uyarı yapılmışsa, hemen arkasından cennet ve cehennem sahneleri verilmektedir.


SALİHATI İŞLEMEK:
"عملوا الصّلحات Salihatı işleyenler" olarak çevirdiğimiz kalıp, Kur`an`da toplam 62 ayette yer almıştır. Bu kalıbın pek çok meal ve tefsirde olduğu gibi "amel-i salih işleyenler" şeklinde çevrilmesi yanlıştır.

"اصلاح Islah" sözcüğünden türemiş olan "salihat" düzeltmek demektir. "Salihat işlemek" ise bozuk olan şeyi düzeltmek, düzelticilik yapmak, düzeltmeye yönelik işler yapmak anlamlarına gelir.

Kur`an, bozuklukları düzeltme faaliyetinde bulunanları tek kelime ile ifade etmiş ve bu kimseleri "muslih" olarak isimlendirmiştir [Bakara; 11, 220, A`râf; 56, 85, 170, Hud; 117 ve Kasas; 19].

Diğer taraftan Kur`an; Asr suresinde geçen "hakkı ve sabrı tavsiyeleşme", Bakara/277’de geçen "salat ve zekât verme", Hud/23’te geçen "edep ve gönülden Allah`a boyun eğme" kavramlarını aynı ayet içinde ayrı ayrı zikretmek suretiyle "salihat"tan ayırmıştır. Yani "hakkı ve sabrı tavsiyeleşme", "salat ve zekât verme", "edep ve gönülden Allah`a boyun eğme" gibi hasenat, Kur`an`a göre "salihat"tan sayılmamaktadır.

Kur`an`daki bu hususlar dikkate alınarak "salihat" konusunda şunları söylemek mümkündür: salat etmek, oruç tutmak, zekât vermek, salihatı işlemek değildir. Ama öğüt verme yolu ile salat etmeyeni salat eder hale getirmek, zekât vermeyeni zekât verir hale getirmek, oruç tutmayanı da oruç tutar hale getirmek, salihatı işlemektir. Kavramın toplumsal boyutunun ise şu şekilde tanımlanması mümkündür: Bulunduğumuz zaman ve zeminde adlî, idarî, siyasî, iktisadî ve diğer alanlarda her türlü bozukluğun düzeltilmesi için gösterilecek çaba, yapılacak uygulama, salihatı işlemektir.

Bu konuda, "dışa yansımayan işler" demek olan hasenat ile salihat arasındaki fark iyi anlaşılmalıdır. Rabbimiz bu iki konu arasındaki farkı her bir haseneye on karşılık verirken [En`âm/60], salihat karşılığında cenneti vaat etmek suretiyle çok açık bir şekilde belirlemiştir [Bakara/25, 82, Nisa/57, 122, 124; Hud/23, İbrahim/23, Kehf/107 ve daha birçok ayet].*



*İşte Kuran, İsra Suresi




Yorumlar - Yorum Yaz
Site Haritası
Takvim