52Hud Suresi 1-4
Hatalı Çevrilen Ayetler
52Hud Suresi 1-4
Hatalı Çeviri:
1. Elif. Lâm. Râ. (Bu sana indirilen), hikmet sahibi (ve) her şeyden haberdar olan (Allah) tarafından âyetleri sağlamlaştırılmış, sonra da açıklanmış bir kitaptır.
2. (De ki: Bu Kitap) «Allah'tan başkasına ibadet etmemeniz için (indirildi). Şüphesiz ki ben, onun tarafından size (gönderilmiş) bir uyarıcı ve müjdeleyiciyim.
3. Ve Rabbinizden mağfiret dilemeniz, sonra da ona tevbe etmeniz için (indirildi. Eğer bu emrolunanları yaparsanız), Allah sizi, tayin edilmiş bir süreye kadar güzel bir şekilde yaşatır, fazlasını yapan herkese de iyiliğinin karşılığını verir. Eğer yüz çevirirseniz, ben sizin başınıza gelecek büyük bir günün azabından korkarım.»
4. Dönüşünüz yalnız Allah'adır. O, her şeye kadirdir.
Doğru Çeviri:
1-4Elif/1, Lâm/30, Râ/200. Bu Kur’ân, Allah'tan başkasına kulluk etmeyin; sadece Allah'a kulluk edin diye, âyetleri,
şirk koşarak yapılan yanlışı; kendi zararlarına işi ve kargaşayı engellemek için konulmuş kanun, düstur ve ilkeler içertilmiş/bozulması engellenmiş,
bir de en iyi yasa koyan, bozulmayı iyi engelleyen/sağlam yapan, her şeyin iç yüzünü/gizli taraflarını da iyi bilen tarafından ayrıntılı olarak açıklanmış bir kitaptır: “Şüphesiz ben sizin için O'nun tarafından bir uyarıcı ve bir müjdeciyim. Ve Rabbinizden bağışlanma isteyin, sonra O'na tevbe edin ki, sizi adı konmuş bir süre sonuna kadar güzelce yararlandırsın. Ve her fazilet sahibine armağanlarını versin. Ve eğer yüz çevirirseniz, ben sizin aleyhinize olan büyük bir günün azabından korkarım. Dönüşünüz yalnızca Allah'adır. Ve O her şeye gücü yetendir.”199
İyi anlaşılması için toplu olarak meallendirdiğimiz bu dört ayet, Hud suresinin özeti mahiyetindedir. Özel bir paragraf teşkil eden bu özeti, içeriğindeki bazı sözcük ve kavramları tek tek ele alarak tahlil etmenin yararlı olacağını düşünüyoruz.
اElif, لlam, رra.
Mukattaa harfleri hakkında daha evvel birçok kez açıklamada bulunmuş, kendi başlarına herhangi bir anlamı olmayan bu harflerin ya Kur’an’ın metin yapısının özel bir öğesini, ya birer uyarı edatını, ya da EBCD tablosunda kendisine karşılık gelen sayıları temsil ettiğini belirtmiştik. Buradaki harflerin EBCD tablosundaki karşılıkları şunlardır:
اElif: 1
لLam: 30
رRa: 200
Ancak bu konuya tatmin edici açıklamalar getiren ciddî bir araştırmanın varlığı konusunda henüz bize ulaşmış bir bilgi bulunmamaktadır.
Burada dikkat edilmesi gereken önemli noktalardan biri, 2-4. ayetlerde yer alan "Şüphesiz ben sizin için O’nun tarafından bir uyarıcı ve bir müjdeciyim. Ve Rabbinizden bağışlanma isteyin, sonra ona tövbe edin ki, sizi adı konmuş bir süreye kadar güzelce yararlandırsın. Ve her fazilet sahibine lütfunu versin. Ve eğer yüz çevirirseniz, ben sizin aleyhinize olan büyük bir günün azabından korkarım. Dönüşünüz yalnızca Allah'adır. Ve O her şeye gücü yetendir" ifadesinin Kur’an tarafından söyleniyor olmasıdır. Söz konusu ifade, edebiyatta bir anlatım tekniği olarak kullanılan " الانطاق İntak" [konuşma yetisi olmayan bir şeyi konuşturmak]" sanatı ile Kur’an’a söylettirilmiştir. Yani, bu sözleri söyleyen Kur’an’dır, Kur’an ayetleridir. İfade bu husus dikkate alınmadan anlaşılmaya çalışıldığı takdirde, o sözlerin peygamberimize ait olduğu gibi yanlış anlamalar ortaya çıkmaktadır.
Edebiyatta sık kullanılan bir sanat çeşidi olan İntak, Kur’an’da başka ayetlerde de yapılmıştır:
64Biz Kur’ân âyetleri, yalnızca Rabbinin emri ile ineriz. Bütün geçmiş ve gelecek şeyler ve bunların arasındakiler yalnızca O'nundur. Ve senin Rabbin unutmuş değildir. 65O, göklerin, yerin ve aralarındakilerin Rabbidir. Öyleyse, O'na kulluk et ve O'na kulluk etmekte sabret. Hiç sen O'nun ismiyle isimlenen birini bilir misin? [Meryem/64, 65]
50Öyleyse Allah'a kaçın, Allah'a kaçın!!! Şüphesiz ki ben, sizin için O'ndan apaçık bir uyarıcıyım.
51Ve Allah ile beraber başka bir tanrı oluşturmayın. Şüphesiz ben, sizin için O'ndan apaçık bir uyarıcıyım. [Zariyat/50, 51]
164-166Ve "Bizden her birimizin kesinlikle belli bir makamı vardır. Ve biz kesinlikle saf saf dizilenlerin/dizenlerin ta kendisiyiz. Biz, Allah'ı noksanlıklardan arındıranların da ta kendisiyiz". [Saffat/164-166]
AYETLERİN "HİKMET" İÇERTİLMİŞ OLMASI
Kur’an’ın çok önemli bir özelliğine dikkat çeken bu ifade, Âl-i Imran/7’de bildirilen "Onda muhkem [hikmet içeren] ayetler vardır... Ki onlar Kitap’ın anasıdır" hükmünün bir başka anlatımıdır. Kamer suresindeki açıklamalarımızda belirttiğimiz gibi, "hikmet"; "zulüm ve fesada engel olup adaleti sağlayan ilkeler, yasalar ve kurallar" demektir. "Ayetlerin hikmet içertilmiş olması" ifadesine bu doğrultuda bakıldığında, Kur’an’ın bir bölümünü teşkil eden bu ayetlerin, kişilerin ve toplumların hayatlarında zulüm ve kargaşanın önlenmesine, adaletin sağlanmasına yönelik olduğu anlamı belirgin hale gelmektedir.
Pasajdaki " احكمتuhkimet" sözcüğünün "bozulması engellenmiş, sağlamlaştırılmış" manasında anlaşılması da mümkündür. Ancak biz, "Allah'tan başkasına kulluk etmeyin [sadece Allah’a kulluk edin] diye ayetleri hikmet içertilmiş/bozulması engellenmiş, bir de Hakim [hikmetler koyan/engelleyen], Habir [her şeyden haberdar olan Allah] tarafından detaylandırılmış bir kitaptır" ifadesinden dolayı "uhkimet" sözcüğünün anlamının "zulüm ve fesada engel olup adaleti sağlayan ilkeler, yasalar ve kurallar" şeklinde tevil edilmesinin daha makul olacağı görüşünü taşıyoruz.
SONRA DETAYLANDIRMA
Ayetteki " ثمّsümme [sonra]" edatı ve aynı anlama gelen " بعدba’de" edatı, her zaman "zamanda sonra"lığı ifade etmezler, aynı zamanda kelâmdaki sonralığı da ifade ederler. Nitekim bu edatların Beled, Kalem ve Bakara surelerinde "kelâmda sonralık" anlamında kullanıldığı başka ayetler de vardır. Bu nedenle biz, "sümme" edatını, "zamanda sonralık" şeklinde anlaşılmaması için "sonra" olarak değil de "bir de" olarak meallendirmiş bulunuyoruz.
"Kitap" sözcüğü; "yazılan-okunan" anlamına geldiği için, bir defa buradan hemen anlıyoruz ki, Kur'an ayetleri ilk vahyden itibaren yazıya geçirilmiştir. İkinci olarak; Kur'an'nın henüz tamamlanmadığı dönemlerde eldeki mevcut olan bölümler de Kur'an'da "kitap" olarak tanımlandığı için anlıyoruz ki, "kitap" sözcüğü Kur'an'ın tamamını temsil etmemektedir. Nitekim yukarıda sunduğumuz ayetlerin bazılarındaki "kitap ve hikmet" kalıbına karşılık, Ahzab suresinin 34. ayetinde; "...Allah'ın ayetlerini ve hikmeti anın" şeklinde "ayetler" sözcüğü kullanılarak bir kalıp oluşturulmuştur. Yani "kitap" ve "ayetler" sözcükleri, Kur'an'ın bölümleri için kullanılmıştır.
Bizim görüşümüze göre "kitap ve hikmet" kalıbıyla verilen ayetlerdeki "kitap"; Zümer suresinin 23. ayetinde bahsedilen "müteşabih kitap"tır. Yani mucize nitelikli, anlamları gayet açık olmasına rağmen birbiriyle benzeşen birçok anlamı ifade edebilen eşsiz sanat mucizeleri konumundaki müteşabih ayetlerin oluşturduğu metindir.
Bilindiği üzere Kur’an indiği dönemde Araplar arasında henüz kültür ve edebiyat, yazılı konumda değildi. Arap dil ve edebiyat bilginlerinin eserleri dilden dile dolaşmaktaydı. Arap dili gramer ve edebiyat açısından henüz kuramlaştırılmamıştı. Gramer ve edebiyat bilgileri ediplerin kasidelerinde, halk deyimlerinde kendini göstermekteydi.
Arapçaya ait bu günkü dilbilgisi kuralları Kur'ân'ın inişinden yaklaşık 150–200 sene sonra Sibeveyh, Ahfeş (ölümü H. 177 M. 793), Kisâî, Îsâ b. Ömer, Yûnus b. Habib ve Ebû Ubeyde Ma'mer b. Müsenna gibi bilginlerce Kur’an metinleri ve İmruü'l-Kays, Tarafe ibnü'l-Abd (539-564), Haris bin Hilliza (veya A'şa)., Amr bin Kulsum, Antere bin Şeddad (veya Nabiğa), Züheyr bin Ebu Sulme, Lebid ve diğer ediplerin eserleri dikkate alınarak oluşturuldu.
Kur’an’ın metni Arap dilinin gramer ve edebiyat ilkelerini kuramlaşmış haliyle insanlığa sunmuş ve derli toplu olarak göstermiştir. Hem de Arap dili gramer ve edebiyatını bilmeyen birisi tarafından. Kur’an’ın nüzulünden sonra Arap dil ve edebiyatının temel kaynağı artık Kur’an metni (Kitap) olmuştur. İşte Kur’an’da "Kitap" diye konu edilen, Kur’an’ın yazılı metnidir, içeriği de Hikmet olarak yer almaktadır. Bunu, A’raf/2, Yûnus/1, Hûd/1, Yûsuf/1, Ra’d/1, İbrahim/1, Hıcr/1, Kehf/1, Şûra/2, Neml/1, Kasas/2, Lokman/2, Secde/2, Sâd/29, Zümer/1, 2, 23, 41 Mü’min/2, Fussıllet/3, Zuhruf/2, Duhan/2, Câsiye/2, Ahkaf72 ve Bakara/151’de görmekteyiz.
KİTABIN İNDİRİLİŞ SEBEBİ
Bu husus ayette net olarak açıklanmış ve Kur’an’ın indirilme gayesi "Allah’tan başkasına kulluk etmeyin diye" sözleriyle ifade edilmiştir. Kur’an’ın tek ve ortağı olmayan Allah'a kulluk etmeyi sağlamak için indirildiği başka ayetlerde de bildirilmiştir:
25Ve Biz senden önce hiçbir elçi göndermedik ki ona: "Gerçek şu ki, Benden başka ilâh diye bir şey yoktur. Onun için Bana kulluk edin" diye vahyetmiş olmayalım. [Enbiya/25]
36Ve andolsun ki Biz her ümmete, "Allah'a kulluk edin ve tağuttan sakının" diye bir elçi gönderdik. Artık Allah, bu ümmetlerden bir kısmına doğru yolu gösterdi, bir kısmına da sapıklık hak olmuştur. Şimdi yeryüzünde bir gezip dolaşın da bakın yalanlayanların sonu nasıl olmuş? [Nahl/36]
97Erkek-dişi, mü’min olarak kim iyi amel işlerse kesinlikle onu güzel bir hayat ile yaşatırız. Ve kesinlikle onların ücretlerini, yapmış oldukları amellerin daha güzeliyle ödüllendireceğiz. [Nahl/97]
KİTABIN DETAYLANDIRILMASI
Kur’an’da tevhide, peygamberliğe, ahiretin gerçekliğine, yasalara, öğütlere ve kıssalara ait deliller iyice açıklanmış, insana yararlı ve zararlı şeylerin hepsi bildirilmiştir. Bu yapılırken de ayetler topluca değil, insanların iyi sindirmelerine elverişli bir şekilde, parça parça, fasıl fasıl, necm necm indirilmiştir. Böylece olay ifrat ve tefritten uzak tutulmuştur.
Kur’an’ın yeteri kadar detaylandırıldığı, yani bildirilenden daha fazla detay aranmasına gerek kalmayacak kadar ayrıntılı kılındığı birçok kez bildirilerek insanlar uyarılmıştır:
41Biz, bu Kur’ân'da, onların akıllarını başlarına almaları için türlü şekillerde evirip çevirdik/farklı farklı şekillerde açıklama yaptık. Ve bu açıklamalar, ancak onların nefretini artırmıştır. [İsra/41]
113Ve işte böylece Biz Allah'ın koruması altına girsinler yahut onlara yeni bir öğüt oluştursun diye onu Arapça bir Kur’ân olarak indirdik. Onda tehditlerden tekrar tekrar açıklama yaptık. [Ta Ha/113]
55Ve Biz âyetleri işte böyle ayrıntılı olarak açıklıyoruz. Ve suçluların yolu ortaya konsun/sana belli olsun diye. [En’âm/55]
31Ey Âdemoğulları! Her mescidin yanında; toplum içinde süslerinizi alın, yiyin-için fakat savurganlık etmeyin; kesinlikle Allah, savurganları sevmez.
32De ki: "Allah'ın, kulları için çıkardığı zînetleri ve tertemiz rızıkları kim haram etmiş?" De ki: "Bunlar, iğreti dünya hayatında inananlar içindir –kıyâmet gününde yalnız onlar için olmak üzere–." İşte böylece Biz, âyetleri bilen bir topluluğa ayrıntılı olarak açıklıyoruz. [A’raf/31, 32]
Bu konuda ayrıca İsra/89, Kehf/54, Ahkaf/27, Furkan/50, En’am/46, 65, 105, A’raf/58, 174, Tövbe/11, Rum/28, Yunus/5, 24, Ra’d/2 ve Fussılet/3’e de bakılabilir.*
199 Burada dikkat edilmesi gereken önemli noktalardan biri, 2-4. âyetlerdeki, Şüphesiz ben sizin için O'nun tarafından bir uyarıcı ve bir müjdeciyim. Ve Rabbinize bağışlanma isteyin, sonra ona tevbe edin ki, sizi adı konmuş bir süreye kadar güzelce yararlandırsın. Ve her fazilet sahibine lütfunu versin. Ve eğer yüz çevirirseniz, ben sizin aleyhinize olan büyük bir günün azabından korkarım. Dönüşünüz yalnızca Allah'adır. Ve O her şeye gücü yetendir ifadesinin Kur’ân tarafından söyleniyor olmasıdır. Söz konusu ifade, edebiyatta bir anlatım tekniği olarak kullanılan “intak” [konuşma yetisi olmayan bir şeyi konuşturmak, dile getirmek] sanatı ile Kur’ân'a söylettirilmiştir. İfade, bu husus dikkate alınmadan anlaşılmaya çalışıldığı takdirde, o sözlerin Peygamberimize ait olduğu gibi bir yanlış anlamaya sebep olmaktadır. Edebiyatta sık kullanılan bir sanat çeşidi olan intak, Kur’ân'da başka âyetlerde (Resmi Mushaf: Meryem/64, Zâriyât/50-51, Sâffât/164-166) de yapılmıştır.
*İşte Kuran, Hud Suresi
Yorumlar -
Yorum Yaz